Everest Dağ tırmanışlarının artan popülaritesi kirlilik yaratıyor

Everest Dağ tırmanışlarının artan popülaritesi kirlilik yaratıyor

Everest Dağı’nın artan popülaritesi, bölgenin kırılgan ekosistemini bozan kirlilik olaylarına neden oluyor. Bu kirliliğe yol açan temel nedenlerin incelenmesi ve sorunu hafifletmek için sorumlu turizm ve sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor.

Nepal’deki Himalayalar’ın Mahalangur Himal bölgesinde yer alan Everest Dağı, deniz seviyesinden 8.850 metre yüksekliğe ulaşan dünyanın en yüksek dağı. Everest’e 1953 yılında ilk tırmanan Yeni Zelandalı dağcı Edmund Hillary ve Tibetli rehber Tenzing Norgay’dan bu yana, dağa tırmanmak dünyanın dört bir yanındaki yürüyüş meraklıları için popüler bir keşif gezisi haline geldi.

Everest Dağı’na ev sahipliği yapan Sagarmatha Ulusal Parkı’nı ziyaret eden turist ve dağcıların sayısında önemli bir artış oldu. 2021’de yayınlanan resmi verilere göre, dağ keşif gezileri 1979’da 3.600 kişi ile sınırlıyken 2019’da 58.000’den fazla turiste ulaştı. 

Geleneksel olarak Everest’in zirvesine çıkmak, yıllarca süren pratik ve deneyim gerektiren dağcılık becerileri ile birlikte fiziksel dayanıklılık gerektiriyor. Everest’e tırmanmak hipotermi, donma, çığ, ölümcül irtifa hastalığı gibi hayati riskler barındıran oldukça riskli bir faaliyet.

Günümüzde ise durum değişti. Geçmişten farklı olarak, dağcılık turizminin ticaretleşmesiyle birlikte, 32.000 ila 200.000 ABD doları arasında değişen keşif ücretlerini ödeyen dağcılar zirveye ulaşmayı deneyebiliyor. 2023 yılında tırmanıcı sayısında rekor bir artış olduğu belirtiliyor.

Artan kirlilik

Bölgedeki dağcılık turizminde katlanarak artan ziyaretçi sayısı kirlilikle ilgili önemli sorunlara yol açıyor.

1.Ölü bedenler

1990 ile 2019 yılları arasında 300’den fazla kişi Everest macerasında hayatını kaybetti. Her yıl ortalama altı kişi zirveye çıkarken veya inerken ölüyor. 

2023 yılı, en az 12 dağcının yaşamını yitirdiği ve beş dağcının kayıp olduğu rekor sayıda can kaybına sahne oldu.

Dağın aşırı iklimi ve yarattığı lojistik zorluklar nedeniyle çoğu zaman cesetler asla bulunamıyor ya da çıkarılamıyor. Ölü bedenleri ana kampa geri taşımak çok zorlu bir operasyon ve aynı zamanda kurtarma ekipleri için ölümcül riskler taşıyor.

Dolayısıyla ölü bedenler dağın çeşitli yerlerinde bırakılıyor. British Broadcating Corparation (BBC) tarafından 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre Everest’in yamaçlarında 200’den fazla ceset bulunuyor.

2.İnsan dışkısı

Katı atık yönetim sisteminin olmaması, insan dışkısı akıntılarının dağdaki buzullar tarafından düzenli olarak dolaşıma girmesi anlamına geliyor. Yerel dağcılar her ne kadar insan atıklarını Everest ana kamplarından aşağıya varillerle taşıyarak Gorak Shep köyü yakınlarındaki çöplüklere atmak için toplasalarda, atıklar özellikle yazın muson mevsiminde sık sık akıntıya kapılıyor.

Dağ jeoloğu Alton Byers, ana kamplardan her yıl yaklaşık 5.400 kilogram insan atığı toplandığını tahmin ediyor.

İnsan dışkısı, eylemsizlik ve etkisiz tedbirlerin bir araya gelmesiyle Sagarmatha Ulusal Parkı’nda her yıl hızla kötüleşen bir sorun haline gelmeye devam ediyor.

Bazı dağcılar ihtiyaçlarını biyolojik olarak parçalanabilen torbalarla gideriyor, ancak pahalı oldukları için bu torbaların tercih edilmediği belirtiliyor.

Insan dışkısı ana kampa veya Şerpa topluluklarına sızdıkça, manzarayı kirletmenin yanı sıra hava yoluyla yayılabilir. Bu durum da bağırsak ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına zemin yaratabilir. Ayrıca dağcılar ve yerel topluluklar arasında kolera ve hepatit A gibi su kaynaklı hastalıklara neden olabilir.

3. Katı atık

Yüksek irtifa keşif gezileri, çadırlar, halatlar, taşınabilir gaz sobaları, merdivenler, teneke kutular gibi pahalı yaşam destek ekipmanlarına yatırım yapılmasını gerektirir. Tüm bunlar atık sorununa önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Dünya’nın en yüksek noktasının yaklaşık 30 ton çöp ile kaplı olduğu tahmin ediliyor.

Nisan ve Mayıs 2019 tarihleri arasında Everest Dağı’ndan alınan akarsu ve kar örnekleri üzerinde yapılan bir değerlendirme, toplanan kar örneklerinin tamamında mikroplastik bulunduğunu ve en yüksek mikroplastik konsantrasyonunun Everest Ana Kampı’nda olduğunu ortaya koydu.

Toplam 56 kar örneğinin 53’ünde bulunan mikroplastikler dış mekan giysilerinden elde edilen liflerle ilişkilendirildi. Özellikle polyester hem kar hem de akarsu örneklerinde tespit edilen en yaygın polimer (%56) oldu. Bunu %31’ile akrilik, %9 ile naylon ve %5 ile polipropilen takip etti.

Yetkililer gerekenleri yapıyor mu?

Nepal hükümeti, dağcılar tarafından üretilen katı atıklarla mücadele etmek amacıyla 2014 yılında, tüm zirve tırmanışlarının başlangıcı öncesinde 4.000 ABD doları ödemelerini gerektiren bir depozito programını uygulamaya koydu. Depozitoyu geri alabilmek için, her bireyin tırmanış sırasında ürettiği tahmin edilen en az 8 kilogram atıkla Ana Kampa dönmesi gerekiyor.

Bununla birlikte Nepal hükümeti Everest Dağı’na temizlik seferleri düzenlemek üzere ordusunu sık sık seferber ediyor. Örneğin, 2019 yılında Nepal ordusu sivil toplum kuruluşları ile birlikte 2 tondan fazla atık topladı. 2023 yılında ise ordu öncülüğündeki Dağ Temizleme Kampanyası Everest Dağı, Lhotse Dağı, Annapurna Dağı ve Baruntse Dağı olmak üzere dört dağda 35 ton atık topladı.

Birçok sivil toplum kuruluşu ve özel şirket de temizlik kampanyaları düzenleyerek dağcıları ve yerel toplulukları katı atık yönetiminin önemi konusunda eğitiyor.

Bu girişimlere örnek olarak, insan atığı krizinin üstesinden gelmeyi amaçlayan, yerel topluluklara sürdürülebilir yakıt sağlamak için insan atıklarıyla çalışan güneş enerjili biyogaz sistemi inşa eden Everest Dağı Biyogaz Projesi gösterilebilir.

Hükümet, sivil toplum ve özel sektör atık kirliliğini yönetmek için işbirliği içinde çalışıyor olsalar da, on yıllar boyunca dağcıların sayısında çok önemli bir artış göze çarpıyor. 

Nepal’de Everest keşif gezileri için alınan düzenleyici tedbirler, keşif gezisi oluşumu, keşif gezisi trafiğinin akışı, güvenlik düzenlemeleri ve çevrenin korunması üzerindeki kontrolün güçlendirilmesi açısından diğer ülkelerin yaptıklarının yanında sönük kalıyor.

Bunun en güzel örneği Çin’de uygulanıyor. Çin Tibet Dağcılık Derneği tarafından belirlenen standartlar çerçevesinde Everest’e Nepal rotasından tırmanma hak kazanan dağcılık ekiplerinin Tibet’ten tırmanmasına izin verilmiyor. Trafik kontrolüyle ilgili olarak Çin, yabancılara yılda yalnızca 300 tırmanış izni veriyor. Ülkedeki güvenlikle ilgili hükümler arasında her zirve tırmanışçısı için bir rehber bulunması ve Nepal’in geçen yıl uygulamaya koyduğu bir kural olan yabancı turistlerin tek başlarına turmanış yapmalarına izin verilmemesi yer alıyor.

Nepal’in ekonomisi büyük ölçüde turizme dayandığından, bölgenin çevresinin bozulması mevcut sorunları daha da kötüleştirebilir ve karayla çevrili ülke için istenmeyen bir geleceğe yol açabilir.

Everest Dağı’nın iklim değişikliği nedeniyle maruz kaldığı ekolojik hasar, turistlerin çevreye bıraktığı çöpler, mikroplastik kirliliği ve insan atıkları nedeniyle kötüleşiyor. Dolayısıyla, Everest rüyasının popülaritesini korumak adına gereken adımların hızlıca atılması ve daha proaktif şekilde çalışılması gerekiyor.

Kaynak:

https://earth.org/amidst-growing-mountain-tourism-in-nepal-mount-everest-confronts-the-perils-of-pollution/?mc_cid=39cb37d682&mc_eid=7fe4053e85

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar