“Koruyucu ailelik bir çocuğun aile ortamında yaşayabilmesi için son şanstır”

“Koruyucu ailelik bir çocuğun aile ortamında yaşayabilmesi için son şanstır”

YÖRET Vakfı’nın Online Merak Ediyordum Öğrendim Dizisi’nin 3 Şubat’ta gerçekleşen söyleşisinin konusu “Türkiye’de Koruyucu Aile ve Evlat Edinme” oldu. Söyleşide Uzman Sosyal Çalışmacı Ahmet Baysal; devlet koruması altındaki çocukların kimler olduğundan, çocukların nasıl hizmetler alabileceğinden, koruyucu aile ve evlat edinme modellerinden bahsetti.

Koruyucu aile yanına verilen çocuklar devlet koruması altında olduğunu belirterek sözlerine başlayan Uzman Sosyal Çalışmacı Ahmet Baysal, “Koruma altındaki çocuklar, ihmal ve istismar sebebiyle risk altında bulunan çocuklardır. Koruma altına alınmazlarsa yaşam hakları dahil birçok hakları ellerinden alınmış olur. Çocuk koruma altına alınınca öncelikle çocuğun annesi-babası, anne veya babası varsa ve çocuk onların ihmali veya istismarı sonucu koruma altına alınmamışsa, çocuğun biyolojik ailesinin yanına dönmesinde bir engel yoksa, bu yol izlenir. Eğer ekonomik bir sıkıntı varsa aile maddi olarak desteklenir. Çocuk biyolojik ailenin yanına dönemeyeceği zamanlarda aynı fırsat akrabalara tanınır. Bu iki yol denendikten sonra çocuk, kurum bakımı dediğimiz devlet koruması altına alınır” diyerek izlenen süreci özetledi.

“Yurt ve yuvalar 2017 yılında kapatıldı”

Koruma altına alınan çocukların öncelikle evlat edindirilmeye uygun olup olmadığına bakıldığını belirten Baysal, “Çocuk, evlat edindirilmeye uygunsa bu işleme tabii tutulur ve çocuk evlat edinen ailenin yanında yaşamını devam ettirir. Evlat edinilmeye uygun olmayan çocuklar koruyucu aileler yanına yerleştirilir. Koruyucu aile yanına yerleştirilemeyen çocuklar, çocuk evinde kalır. Burada maksimum sekiz çocuk birlikte kalır ve çocukların uyumlu olmasına önem verilir. Özel gereksinimli çocuklar için çocuk evlerinin bir benzeri de umut evleri altında faaliyet gösterir. Bir diğer hizmet modeli çocuk evleri sitesidir. Bunlar genellikle villa tipi, etrafı çevrili en fazla 16 çocuğun kaldığı ev dizaynı şeklinde düzenlenmiş alanlardır. Ağırlıklı olarak suça sürüklenmiş, cinsel istismara uğramış, madde kullanımı olan çocuklar gibi gerçekten yoğun rehabilitasyon programına tabii tutulması gereken çocuklar ise çocuk destek merkezlerinde kalır. Yurt ve yuvalar 2017 yılında kapatılmıştır” sözleriyle aile ve kurum odaklı hizmet modellerini aktardı.

“Çocuklarda davranış problemi görülme oranı kuruluş bakımında yüzde 43”

Türkiye’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan Baysal, “Çocuklarda davranış problemi görülme oranı biyolojik aile yanında büyüyen çocuklarda yüzde 10, koruyucu aile yanında büyüyenlerde yüzde 13, kuruluş bakımında büyüyenlerde ise yüzde 43’tür. Eğer çocuk üç yaşından önce koruyucu aile yanına yerleşmişse, biyolojik aile yanında büyüyen çocuklara çok yaklaşır, aradaki puan farkı bire kadar iner. Bunun nedeni bağlanma teorisidir. Teoriye göre, çocuk doğduğu andan itibaren bulunduğu ortam sıcak, güvenilir ve huzurluysa; çocuğun bilinçaltına dünyanın iyi, güzel, güvenilir bir yer olduğu ve kendisinin iyi bir insan olması gerektiği kodlanır. Kuruluşlarda 24 saat içerisinde üç bakım veren değiştiğinden, kaygılı kaçıngan ya da güvensiz bağlanma gerçekleşir. Dolayısıyla yüzde 43 beklenen bir sonuçtur. Bu oranlar, koruyucu aile modelinin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösterir. Koruyucu ailelik bir çocuğun aile ortamında yaşayabilmesi için son şanstır” dedi.

“21 bin koruma altındaki çocuğun yedi bin 259’u koruyucu aile yanında kalıyor”

Devlet koruması altındaki çocukların aile yanında kalma oranlarının zaman içerisinde arttığını ifade eden Baysal, “2011’den önce bu oran yüzde sekizdi. 2013 yılındaki çalışma ve düzenlemelerden sonra yüzde 20’lerin üzerinde çıktı.  2019 yılı verilerine göre ise devlet koruması altındaki çocukların yüzde 34’ü koruyucu aile yanında kalıyor. Yani toplam 21 bin koruma altındaki çocuğun yedi bin 259’u koruyucu aile yanında kalıyor. Yüzde sekizlerden 34’lere gelen bir artış var. Önümüzdeki beş yılda da bu oranın ivme kazanarak artması öngörülüyor. Sonuçta koruma altındaki çocukların yüzde 70-80’inin aile yanında kalması hedefleniyor. Bu da sosyal hizmetin gelişmiş olduğu İskandinav ülkelerindeki orana eş değer” açıklamasında bulundu.

“Birçok konuda devlet maddi olarak aileyi destekler”

Devlet koruması altında olan çocuklara kısa veya uzun süreli, ücretli veya gönüllü olarak bakım veren, çocuğun günlük bakımı, eğitimi, sağlığı gibi bütün ihtiyaçlarını karşılamak için devletle sorumluluğu paylaşanların koruyucu aileler olduklarını belirten Baysal, “T.C. vatandaşı olup Türkiye’de ikamet eden, 25-60 yaş arasında, en az ilkokul mezunu, düzenli bir gelire sahip, evli ya da bekar, çocuklu ya da çocuksuz herkes koruyucu aile olabilir. Müracaat işleminin ardından inceleme ve onaylama süreçleri gerçekleşir, görüşmelerle ailenin koruyucu aile olup olamayacağına karar verilir. Ailenin uygun bulunması durumunda ailenin istediği yaş ve cinsiyet grubuna göre sıraya alınır. Kuruluşlardan uygun çocuk bilgileri aileyle paylaşılır, çocukla tanışmak istemeleri durumunda kısa bir ilk görüşme yapılır. Ardından çocuk hafta sonu aileye yatılı olarak verilir, daha sonra bu süre bir haftaya çıkar. 15 ila 60 gün arasında bir uyum sürecinin ardından ise iki tarafın da istemesi durumunda çocuk aileyle birlikte yaşamaya başlar. Aileye atanan bir uzman süreçleri takip eder, izlemeyi yapar. İlk yıl ayda bir, ikinci yıldan itibaren üç ayda bir haberli ya da habersiz denetimler gerçekleşir. Birçok konuda devlet maddi olarak aileyi destekler. Genellikle çocuk evlat edinilmeye uygun hale gelirse süreç evlat edinmeyle sonuçlanır. Biyolojik aile durumu düzeltir ve koruma kararı kaldırılırsa çocuk ailesine de teslim edilebilir” dedi.

“Evlat edinilebilecek çocuklar koruyucu aileye verilemez”

Koruyucu aile ve evlat edinme modellerinin toplumda birbirine çok karıştırıldığını vurgulayan Baysal, “Çocuğu olmayan aileler evlat edinmeye müracaat eder. Yapılan incelemeler sonucunda mahkeme kararıyla çocuğun vekaleti evlat edinen aileye geçer. Koruyucu aile sisteminde ise çocuğun velayeti çocuğun biyolojik ailesindedir. Koruma altında olan çocuklardan üç statüde olan çocuklar evlat edinilmeye uygundur. Bunlar dışındaki çocuklar evlat edindirilemezler. Bunlardan birincisi terk durumudur. Bir aylık incelemenin sonucunda anne babasının kim olduğu tespit edilemeyen çocuklar terk edilmiş çocuk statüsüne girer. İkinci statüde olan çocukların ailesi bellidir fakat anne çocuğunu evlatlık vermek istediğine dair rıza dilekçesi bırakmıştır. Genellikle evlilik dışı birliktelik ve tecavüz sonucunda doğan istenmeyen çocuklardır. Rızasız evlat edinme statüsü ise biyolojik ailenin çocukla ilgilenmediği, çocuğun biyolojik ailesine dönme ihtimalinin çok düşük olduğu durumlardır. Bu üç statüdeki çocuklar evlat edindirilebilir ancak evlat edinilebilecek çocuklar koruyucu aileye verilemez, bu model evlat edinme öncesinde basamak olarak kullanılamaz” şeklinde konuştu.

YÖRET Vakfı’nın bir sonraki etkinliği 10 Şubat günü “Nörobilim Işığında Öğrenme” üzerine gerçekleşecek.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar