“Doktorlar çocukları iyileştirir, Sevgi Doktorları ise onların hayallerini iyileştirir”

“Doktorlar çocukları iyileştirir, Sevgi Doktorları ise onların hayallerini iyileştirir”

Türkiye’nin de içinde bulunduğu yedi farklı ülkenin hastanelerinde faaliyetlerini sürdüren ve hastane ortamında uzun süre tedavi görmek zorunda kalan binlerce çocuğa kahkaha ve neşe armağan eden THEODORA Sevgi Doktorları’nın İletişim ve Kaynak Geliştirme Sorumlusu Seda Mediano ile derneğin kuruluş hikâyesini ve Türkiye ayağında nasıl çalışmalar gerçekleştirdiklerini konuştuk.

Theodora Sevgi Doktorları’nı internette aradığımız zaman karşımıza rengârenk bir logo ve eğlenceli, renkli karakterler çıkmasına rağmen aslında oldukça zor bir alana yönelik faaliyet gösteriyorsunuz. Bize biraz Theodora Doktorları’nın nasıl ortaya çıktığından ve neler yaptığından bahseder misiniz?

Theodora Sevgi Doktorları’nın çok güzel bir kuruluş hikayesi var. İsmini İsviçre’deki Theodora Vakfı’ndan alıyor. Vakfı kuran iki kardeşten biri olan André Poulie, henüz çocukken geçirdiği bir kaza sonrasında birkaç yılını hastanede geçirmek zorunda kalıyor ve annesi Theodora, düzenli olarak gerçekleştirdiği neşeli ziyaretleriyle André’nin iyileşmesine katkıda bulunuyor. Bu tecrübeden yıllar sonra, 1993’te Poulie kardeşlerin aklına, hastanede yatan çocukları bu süre boyunca neşelendirecek bir kurumun temelini atma fikri geliyor. Lozan Üniversite Hastanesi’nin pediatri bölümünde filizlenen bu fikirle birlikte kurulan vakıf, bugün yedi ülkede Sevgi Doktorları projesini yürütüyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye. Dile kolay ama Türkiye’de 1998 yılından beri faaliyet gösteriyoruz. Cerrahpaşa hastanesinde başlayan ilk Sevgi Doktorlarımız olan Dr. Bebiş ve Dr. Aliş, 24 sene sonra hâlâ bizimle birlikteler.

Şu an Türkiye’de kaç hastanede çalışmalar yürütüyorsunuz?

İstanbul ve Ankara’da toplam dokuz hastanede faaliyet gösteriyoruz. Genelde sadece kanser olan çocuklara gittiğimiz düşünülüyor ama bu doğru değil. Nerede bir çocuk uzun süre tedavi görüyorsa o hastane odasına mutlaka bir Theodora Sevgi Doktoru giriyor. Ama en çok onkoloji, çocuk cerrahisi, nefroloji, ortopedi ve travmatoloji bölümlerinde bizi bulabilirsiniz. Burada heyecan verici nokta şu: Sevgi Doktorları hastanede rotasyonlu şekilde çalışıyorlar. Yani her hafta aynı günde çocuk başka bir Sevgi Doktoruyla, başka bir sanat performansıyla, başka bir unutulmaz anla karşılaşıyor. Her yıl yaklaşık 26 bin çocuk ziyaret ediyoruz.

Sevgi Doktorları hastane odasına girince tam olarak ne oluyor?

Defalarca kendi gözlerimle görmeme rağmen, bu soruya çok zor cevap verebiliyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki harika bir şey oluyor. Hastanede kalmak, bir çocuk için zor ve alışılmadık bir durum. Çocuk, ailesi ve arkadaşlarıyla olan düzenli temasını kaybediyor, alışık olmadığı bu ortamla başa çıkmak zorunda kalıyor. Theodora Sevgi Doktorları bu can sıkıcı ortamda çocuklara yepyeni bir kapı aralıyor, ziyaret ettikleri her çocuğu merkeze yerleştirerek gösterilerini çocuğun özel durumuna göre şekillendiriyor. Böylece küçük hasta, güvenini sarsan gündelik hastane yaşamından kısa bir süreliğine de olsa uzaklaşıyor ve renkler, müzik, sihir, hayal gücü ile oyundan oluşan kendi çocuk dünyasına geri dönebiliyor.

Sevgi Doktorları odaya girmeden önce hazırlanıyorlar, kostümlerini giyiyorlar, makyaj yapıyorlar, ellerini yıkıyorlar. Sonra hastane personeliyle görüşüyorlar. Bazen enfeksiyon veya başka nedenlerden dolayı belirli odalara giremiyorlar. Bu yüzden hemşireler ve doktorlarla yakın bir iletişim bizim için çok önemli. Ziyaretler bizim klasik “tık tık tık – girebilir miyim” sorumuzla başlıyor. Anne ve babadan önce çocuğun rızasını almak bizim önceliğimiz. İzin aldıktan sonra ise “şov” başlıyor. Kapıdan sadece bir sanatçı değil, bir enerji patlaması giriyor aslında ve her yere yayılıyor. Hastane odası birden bir sahneye dönüşüyor, atlar koşuyor, uzay gemisi uçuyor, dinozorlar dans ediyor. O andan itibaren imkânsız diye bir şey kalmıyor.

COVID-19 pandemisinde hastane ziyaretlerinizi gerçekleştirebildiniz mi?

Ne yazık ki hayır. Fakat birkaç ay içinde hızlıca VİZİ VİZİ (deo yareti) programımızı geliştirerek başlattık. Bu program kapsamında her hafta çocuklara özelleştirilmiş videolar gönderdik. Bunun için ebeveynden isim, yaş, en sevdiği renk, hayvan, hobiler gibi bilgileri rica ettik. Çocuklar uzaktan bir iletişim bile olsa bununla çok mutlu oldular çünkü pandemi nedeniyle daha da sıkı bir izolasyon yaşadılar hastanede. Her gülücük onlar için daha değerliydi. Şimdi düzenli ziyaret ettiğimiz çoğu hastaneye tekrar geri dönebildik çok şükür. Ama geçtiğimiz süreçte VİZİ VİZİ programımız harika bir ara çözüm oldu.

Bünyenizde yer alan Sevgi Doktorları aslında çok zor bir iş yapıyorlar ve psikolojik olarak da oldukça etkileniyorlardır diye tahmin ediyoruz. Bu kapsamda Sevgi Doktoru olmadan önce herhangi bir eğitimden geçiyorlar mı? Onları süreç içerisinde destekleyecek programlarınız var mı?

Sevgi Doktorları yetenek sınavını geçtikten sonra 1,5 yıllık bir eğitimden geçiyor. Bu eğitimde hem hijyen kuralları ve hastalıklarla ilgili bilgiler alıyorlar hem de kendilerini artistik performans dallarında geliştiriyorlar. Derneğimiz aynı zamanda her altı ayda bir Sevgi Doktorları’nın seçtiği bir konuda ekibin devamlılık eğitimleri almasını sağlıyor. Sanatçılarımız ne kadar hazırlıklı ve profesyonel de olsalar, bazen psikolojileri doğal olarak etkilenebiliyor. Bu yüzden biz dernek olarak onları koruma amaçlı, her üç ayda bir psikolojik grup seansı düzenliyoruz. Özel istek üzerine ise birebir seans imkânı da sağlıyoruz. Sevgi Doktorları’nın duygusal yükünü atması ve yine enerjik şekilde hastanede çalışmaya devam etmesi bizim açımızdan en önemli husus.

Web sitenizde “Gülmenin bulaşıcı gücü bizi bir arada tutuyor” diyorsunuz. Buradan yola çıkarak bir araya geldiğiniz çocukların iyileşme süreçlerinde gülmenin, eğlenmenin nasıl etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?  

Yapılan araştırmalara göre ziyaretlerimiz çocukların iyileşme sürecini pozitif etkiliyor. Çocuk gülünce, anne baba da güler, kan almak için gelen hemşire de güler, ameliyata giren doktor da. Bu yüzden gerçekten gülmenin bulaşıcı bir gücü var. Herkesin bildiği kasvetli hastane ortamı birden yumuşuyor ve sıcacık bir yere dönüşüyor. Fakat burada her zaman altını çiziyoruz ki çocukları güldürerek iyileştirmek gibi bir iddiamız yok. Çizgimiz çok net: Doktorlar çocukları iyileştirir, Sevgi Doktorları ise onların hayallerini iyileştirir.

Dernek varlığını nasıl devam ettiriyor? Bu aşamada bireysel ve kurumsal bağışlar ya da ortaklıklar ne derece önem taşıyor?

Bireysel ve kurumsal bağışlar sayesinde 24 yıldır faaliyetlerimizi sürdürebiliyoruz. Kurumsal şirketler, bir hastane seçip onun haftalık, aylık veya yıllık ziyaretlerini karşılayabiliyor. Bu şirketlere “Sevgi Kahramanları” diyoruz. Her ay hastanedeki çocuklara bir gülücük hediye eden bireysel bağışçılarımızın ismi ise “Kahkaha Arkadaşı”. Bunun dışında özel gün sertifikaları, doğum günü kampanyaları, maraton koşuları, atölyeler ve birçok başka yöntemlerle misyonumuzu finanse edebiliyoruz.

Kurumlarla ne tarz iş birlikleri gerçekleştiriyorsunuz? Sizinle bir araya gelmek isteyecek kurumlara ne gibi destek önerilerinde bulunabilirsiniz?

Kurumlardan alabileceğimiz en büyük destek tabii ki Sevgi Kahramanlığı sponsorluğudur. Çalışanların çocuklarıyla bir etkinlik yapmayı da her zaman öneriyoruz. Mesela bir kurumsal şirketin çalışanlarının çocuklarıyla beraber yastık kılıfları boyadık, çocuklar onları paketleyip küçük mesajlar yazdılar ve biz de onları hastanede yatan çocuklara hediye ettik. Ama farklı konularda da gerçekten çok yaratıcıyız. Kurumun bize sadece, 10 kişilik bir oda, 300 metre karelik bir teras veya 50 kişilik bir zoom toplantısı demesi yeterli. Sonrasında biz etkinliği fark yaratarak, güzel bir amaç için unutulmaz bir hale getiriyoruz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar