Çocuk hakları nedir ve nasıl koruma altına alınmıştır?

Çocuk hakları nedir ve nasıl koruma altına alınmıştır?

YÖRET Vakfı’nın çarşamba günleri gerçekleştirdiği Online Merak Ediyordum Öğrendim Dizisi’nin 6 Mayıs’taki yayınında, İstanbul Barosu Çocuk Merkezi Başkanı Avukat Aşkın Topuzoğlu “Çocuk Haklarının Korunmasının Hukuki Boyutları” hakkında konuştu. Topuzoğlu, çocuk hukukunu, çocuklara ilişkin uluslararası sözleşmeleri, çocuk adalet sistemini ve Türkiye’deki durumu anlattı.

Hak ve hukukun birbirinden ayrılmaz kavramlar olduğunu dile getirerek söze başlayan İstanbul Barosu Çocuk Merkezi Başkanı Avukat Aşkın Topuzoğlu, “Hak, en yalın ifadeyle bize bir şeyi isteme ve gerçekleştirilmesini başkalarından talep etme yetkisi; hukuk ise bunları güvence altına alan kurallardır. Çocuk hakları dediğimiz zaman, çocuğun ailesine, topluma ve devlete karşı olan haklarını ifade ediyoruz. Bu hakların hepsinin güvence altına alınmasına da çocuk hukuku diyoruz. Ancak, Türkiye’de çocuklarla ilgili yasal düzenlemelerin tek bir başlık altında toplanmadığını görüyoruz. İşte bizim için en zor olan kısım da bu. Başta anayasa olmak üzere Medeni Hukuk, Ceza Hukuku gibi bütün yasalarda çocuklarla ilgili düzenlemeler var fakat tek bir yerde toplanmamışlar” diyerek Türkiye’nin çocuk hukuku konusundaki sıkıntısını belirtti.

Çocuk haklarını güvence altına alan uluslararası sözleşmeler hangileri?

Çocuk hakları konusundaki uluslararası sözleşmelere değinen Topuzoğlu, “Bunlardan ilki Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi. Türkiye, bu sözleşmeyi 1989 yılında imzaladı. 1995 yılında, sözleşme iç hukuk normu haline geldi. İkinci uluslararası sözleşme, çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol. Bu da bizim iç hukukumuza yansıdı ve ceza kanununda çocukların cinsel istismarı tek bir başlık altında toplandı. İstismar mağduru çocukların dinlenmesinde özel usul ve yöntemlerin gerektiği, bunun için de düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu kabul edildi. Buna göre, çocuklar sadece bir kez dinlenmeli, görüşme esnasında ses ve görüntü kaydı alınmalı ve mutlaka çocuğun yanında hukuki destek verecek bir avukat ve uzman olmalı. Bu, aynı zamanda Çocuk İzlem Merkezleri’nin oluşmasını da sağladı. Bir diğer sözleşme, çocukların sadece özel hukuktaki haklarını güvence altına Çocuk Haklarının Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi. Bu sözleşmeye göre boşanma, nafaka, ayrılık, velayet ve babalığa hükmedilmesi davalarında çocuklar özel usul ve yöntemlerle dinlenmelidir. Çocuk önceden, yaşına uygun, kendini iyi hissedeceği bir ortamda ve uygun bir dille uzmanlar tarafından bilgilendirilmelidir. Bu davanın sonuçlarının ve seyrinin onu nasıl etkileyeceği anlatılmalı ve karar sürecine katılımı sağlanmalıdır. Türkiye bu sözleşmeyi 2002 yılında imzaladı ve sözleşme, Aile Mahkemeleri’nin kuruluşunda önemli bir rol oynadı. Bunun dışında çocukların cinsel istismarının önlenmesi ile ilgili Lanzarote Sözleşmesi var. Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’nde de şiddete uğrayan veya ebeveynler arasındaki şiddete tanık olan şiddet mağduru çocukların yaşadıkları travmanın önlenmesi, çocukların korunması ve yeniden topluma katılabilmesi için ayrıntılı düzenlemeler yer alıyor” dedi.

Konuşmasında Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ayrıntılı bir şekilde yer veren Topuzoğlu, “Sözleşme, çocukların yaşama, gelişme, koruma, katılım, eğitim, sağlık, hukuk haklarını ve ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını çok ayrıntılı bir şekilde düzenler. Bu düzenlemeyi yaparken beş temel ilkeyi esas alır. Buna göre; 18 yaşına kadar her birey çocuktur; bütün çocuklar doğuştan, hiçbir ayrımcılığa tabii olmaksızın eşit olarak bütün haklardan faydalanacaktır, çocuğun üstün yararı önceliklidir, katılım hakkı da dediğimiz çocukların yaşları ve gelişimleriyle orantılı olarak kendileri ifade edebilme hakları vardır ve çocukların ailelerinin yanında yetişmeleri esastır. Sözleşmeye taraf ülkeler bu hakları sağlamak için sonuna kadar uğraşmalıdır” diyerek en önemli noktaları vurguladı.

“Çocuk adalet sisteminde gizlilik esastır”

Çocuk adalet sisteminden de bahseden Topuzoğlu, “Bu sistem yetişkinler için olandan çok farklıdır. En temel ilke gizlilik, kapalılık ilkesidir. Çocuğun özel hayatı korunmalıdır. Çocukla ilgili haber yapılmamalıdır. Bunun yanı sıra, sosyal araştırma ve inceleme, çocuk adalet sisteminin olmazsa olmazıdır. Sisteme dahil olan çocukların sisteme dahil olma amaçlarının gerçekleşebilmesi, onların yeniden topluma kazandırılabilmesi, bütünleştirilebilmesi, çocuğun kendi saygısının ve topluma olan saygısının artabilmesi için bu süreçte onunla ilgili yapılacak sosyal araştırma ve inceleme çok önemlidir. Türkiye’de çocuk adalet sistemi içerisinde çocuk mahkemeleri ve çocuk ağır ceza mahkemeleri yer alır. İki mahkemenin oluşu aslında ayrımcılığı önlenmesi ilkesine aykırıdır. Aynı zamanda, Çocuk Koruma Kanunu, alt başlık olarak korunma gereksinimi olan ve suça sürüklenen çocuk ayrımını yapar ve bu da ayrımcılığın önlenmesi ilkesine aykırıdır” ifadesiyle çocuk adalet sistemine değindi.

“18 yaşına kadar, daha erken yaşta ergin olsa bile, her birey çocuktur”

Son olarak konuşmasında Türkiye’deki sisteme yer veren Topuzoğlu, “İç hukukumuzda BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun olarak 2005 yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu söz konusudur. Biz bu kanunun yaptığı çocuk tanımını kullanırız. Tanıma göre; 18 yaşına kadar, daha erken yaşta ergin olsa bile, her birey çocuktur. Daha erken yaşta ergin olmak, Medeni Kanun’umuzda ilgili kişiyi ergin kılar. Mahkeme gerek görürse, önemli sebeplerin varlığı halinde 18 yaşından önce de evliliğe izin verebilir. Ayrıca, Medeni Kanun’da evlilik yaşı kadın ve erkek için 17’dir. Bu çok büyük bir çelişkidir ve çocuk hakları kültürünün oluşmasının en büyük engelidir. Bu sebeple, medeni kanundaki bu düzenlemelerin en kısa zamanda değişmesi gerekir. Çocuk hakları konusunda her vatandaşın bir çocuğa suç işlendiğini gördüğü an bunu bildirme zorunluluğu vardır. Kamu görevlileri, sadece 183’e değil aynı zamanda durumu kolluğa ve savcılığa da bildirmelidir” dedi.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar