“Bir topluluğu topluluk yapan ortak amaçtır”

“Bir topluluğu topluluk yapan ortak amaçtır”

Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı (TSGA) Webinarlarının ikincisi “Burak Ülman’la Topluluk Araçları” 19 Mart Perşembe günü gerçekleşti.  Başka Bir Okul Mümkün’ün (BBOM) kurucularından ve gönüllülerinden olan Burak Ülman, bir topluluğun kendisini güçlendirmesi gereken dört alan üzerine bir konuşma yaptı. Bu dört alan arasında topluluğun birbiriyle nasıl ilişki ve iletişim kurduğu, kararları kimin aldığı, iş bölümünün nasıl yapıldığı ve anlaşmazlıkların nasıl çözüldüğü sorularının cevabı yer alıyor.

Topluluğun ortak bir amaç için bir araya gelen insanlardan oluştuğunu belirten Burak Ülman, “Ortak amacımızı ne kadar netleştirirsek, işimiz de o kadar kolaylaşır. Amacımızı belirledikten sonra, bu amaca yönelik neler yapacağımız sorusuna iş bölümü diyoruz. İş bölümü yapıldığında insanların topluluğa katılımı için yer açılmış olur. İnsanlar bu topluluğa katılarak bir kültür oluşturur. Bu da aidiyettir. Aidiyet oldukça üretim de olur, ürettikçe ulaşmak istediğimiz hedefe yaklaşırız ve böylece daha derin bir topluluk oluşur. Bu da bir döngüdür. Topluluk araçları ise bir toplumun kendisini güçlendirmesi gereken alanları ifade eder. Bu alanlarda topluluk kendini geliştirmez sorunlar yaşar. Bir topluluğu güçlü ya da kırılgan yapan bu eksenler ‘Birbirimizle nasıl ilişki ve iletişim kuruyoruz?’, ‘Kararları kim alıyor?’, ‘İş bölümü nasıl yapılıyor?’ ve ‘Anlaşmazlıkları nasıl çözüyoruz?’ sorularıdır” şeklinde bir açıklama yaptı.

“Diyalog, iletişimin ve topluluğun temelidir”

Toplulukta iletişim kurma konusunda, eğitim ve sosyalleşme süreciyle duygularımızı bastırmayı öğrenirken kendimizle olan bağlantımızın da yavaş yavaş azaldığını dile getiren Ülman, “Böylece duygularımızdan uzaklaşıyoruz ama aslında duygularımız ihtiyaçlarımızın simgesidir ve bu ihtiyaçlar evrenseldir. İhtiyaçlarımızın ana başlıklarını, kutlama, özerklik, bütünlük, fiziksel korunma, karşılıklı bağlılık, manevi birlik, oyun olarak sıralayabiliriz. Birey olarak ihtiyaçlarımızla varız. O yüzden insanların ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalıyız. Ancak bu şekilde diyaloğun kapısı açılır. Diyalog dediğimiz iletişim ve topluluğun temelidir. Toplulukta var olabilmek için diyaloğa girilmeli. Bunun için de önce kendi duygularımızın daha sonra da karşımızdakilerin duygularını anlamalıyız” dedi.

“İnsanlara işlerinde özerklik tanınmalı ama aynı zamanda yapılanlar şeffaf olmalı”

İş bölümü hakkında toplulukların yatay bir şekilde örgütlenmesi gerektiğin ifade eden Ülman, “Bunun için ben sosyokrasiyi, diğer adıyla holokrasiyi öneriyorum. Bu sistem bir insan vücuduna benziyor. Departmanlar hem organlar gibi özerk hem de organların vücuda bağlı olduğu gibi bir bütün halinde çalışıyorlar. Sosyokraside alanlar arasında çakışma veya kopukluk olmamalı, herkesin alanı net bir şekilde tanımlanmalı. İnsanlara işlerinde özerklik tanınmalı ama aynı zamanda yapılanlar şeffaf olmalı. Süreçler, geri bildirimlerle desteklenmeli” şeklinde konuştu.

Ülman, derin demokrasiyi önerdi

Toplulukların karar alma süreçleri için ise hiyerarşik ve yatay yapılanmayı karşılaştıran Ülman, “Hiyerarşik yapılanmada karar alma süreci hızlı olsa da en tepedekinin dünyası neyse, aşağısının fikri de anca o kadar ortaya çıkabilir. Bütün paydaşları içeren yatay karar alma sürecindeyse çok görüşlülük sağlansa da bu süreç hızlı ilerleyemez. Bizim aradığımız tam ortasında bir karar alma mekanizması. İçermeci karar almanın bir yolu olarak derin demokrasiyi öneriyorum” dedi.

Anlaşmazlıkların temelinde önyargılar var

Toplulukta çıkan anlaşmazlıklar konusunda ise insanların birbirini anlamasını, duymasını sağlamanın gerektiğini belirten Ülman, insanların birbirini duymasının önünde önyargıların ve ön kabullerin olduğunu, bu noktada da onarıcı adaletin bize faydalı bir yöntem sağladığını açıkladı.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar