“Türkiye’nin sosyal ve etnik faylarını kapsayan konulara yönelmek gerekiyor”

“Türkiye’nin sosyal ve etnik faylarını kapsayan konulara yönelmek gerekiyor”

Sosyal girişimciliğin dünyadaki ilk ve en geniş platformu Ashoka’nın Türkiye Eş Direktörü Zeynep Meydanoğlu; Türkiye’deki sosyal girişimciliği, sosyal girişimcilerin dikkat etmesi gereken noktaları ve Ashoka’nın yakın dönem hedeflerini anlattı.

Ashoka Türkiye’nin #HerkesFarkYaratabilir hashtagiyle hedeflediği değişimden bahsedebilir misiniz? İnsanlarda nasıl bir hissiyat veya tepki uyandırmak istiyorsunuz?

Dünyanın ilk ve en geniş sosyal girişimcilik platformu Ashoka’da tüm çalışmalarımızın temelinde, herkesin zorlukları fırsatlara dönüştürmek için ihtiyacı olan özgürlüğe, özgüvene, fırsatlara ve becerilere sahip olduğu bir dünya inşa etmek var. 21’inci yüzyılın karmaşık, girift ve inatçı sosyal, toplumsal ve çevresel sorunlarını tek bir kişi, kurum veya sektörün çözmesi mümkün değil. Eğitim, iklim, hak temelli çalışmalar, sağlık ve pek çok farklı alanda, toplumsal barış ve refah için her birimizin harekete geçmesi gerekiyor. Hepimiz, pozitif değişim yaratabilme gücümüzü dünyayı daha iyi bir hale getirmek için kullanabiliriz, hepimiz fark yaratabiliriz.

Ashoka’nın global bir oluşum olmasının sosyal girişimlere etkisi nasıl oluyor?

40 yıldır dünyada toplumsal sorunlara etkin ve kalıcı çözümler getiren sosyal girişimcileri, namı diğer Ashoka Fellowlarını tespit ediyor, onları küresel bir destek ağında buluşturarak potansiyellerini gerçekleştirmelerini ve çözümlerini yaygınlaştırmalarını sağlıyoruz. Küresel Ashoka Fellowship Ağı’nda Jimmy Wales (Vikipedi), Kailash Satyarthi (Rugmark, Nobel Barış Ödülü sahibi), Bedriye Hülya (b-fit) ve Tülin Akın’ın (TABİT) da aralarında olduğu 3 bin 600’den fazla Ashoka Fellow’u bulunuyor ve küresel Ashoka Fellowship değerlerini benimsedikleri sürece Ashoka’nın desteklerinden faydalanabiliyorlar. Küresel bir ağa dahil olmak ihtiyaç duydukları bağlantılara, uzmanlık ve finansal desteğe ulaşmalarını kolaylaştırıyor, fon/yatırımın eleme süreçlerine bir adım önden başlama fırsatı sunuyor. Küresel ağın değerli katkılarından bir diğeri ise aynı ekosistemde fakat farklı coğrafyalarda benzer sistemleri dönüştürmeye çalışan Ashoka Fellowları ve Ashoka’ya destek veren iş dünyası liderlerini bir araya getiren ve fikir alışverişinde bulunmalarını sağlayan bir ortak alan sunması.  

Ashoka Türkiye, pandemi döneminde neler yaptı?

Ashoka Topluluğu olarak fırtınanın içinden toplumsal, bireysel, kültürel, ekolojik, ekonomik, teknolojik, empatik dönüşümün tam ortasından, geleceğin her zaman daha iyi olacağını ümit ederek ve olması için tek tek ve hep birlikte elimizden gelenin en iyisini yaparak geçtik ve geçiyoruz.

Pandemi öncesi gündemimizde, üç senedir ilkbaharda sosyal girişimciler, ekosistem paydaşları ve iş dünyası liderlerine ilham, yeni araçlar ve bağlantılar sunmak amacıyla düzenlediğimiz Sosyal Girişimcilik Günü’nün içerik ve lojistik organizasyonu vardı. Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilanından sonra sıfır noktasından başladık ve Sosyal Girişimcilik Günü’nü çevrim içi gerçekleşecek şekilde yeniden ördük. Tahmin ettiğimizden de etkili bir organizasyon gerçekleştirince çevrim içi etkinliklere ağırlık verdik ve mayıs, haziran ve ağustos aylarında yerel ve küresel Ashoka Topluluğunu bir araya getirdiğimiz çevrim içi buluşmalar düzenledik. Mayıs ayını sabırsızlıkla bekliyorduk. Uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve Türkiye’deki sosyal girişimcilik ekosisteminin mevcut ve gelecek potansiyelini ve kapasitesini artırması ve zihinsel dönüşümü tetiklemesi arzusuyla uzun zamandır pişirdiğimiz “Sistem Dönüşümü” makalemiz Harvard Business Review Türkiye Mayıs sayısında kapak konusu olarak yerini aldı.
 
Mayıs ayı sonlarında, dünyanın dört bir yanından binden fazla dönüşüm lideriyle, Nobel Barış Ödülü ve dünyada çocuk işçiliğiyle mücadelenin lideri ve Ashoka Fellow’u Kailash Satyarthi’nin ev sahipliğinde, aralarında Teyit’in kurucusu Mehmet Atakan Foça’nın da bulunduğu 20 Ashoka Fellow’u Covid- 19 pandemisi ile mücadele sürecinde ürettikleri inovatif çözümlerini paylaşmak üzere ChangemakersUnited için bir araya geldi.

Türkiye’deki sosyal girişimciliğin yayılmasında ekonomik ve sosyolojik nedenlerin rolü var mı? Bunların nasıl bir etki yarattığını düşünüyorsunuz?

Bu sosyolojik boyutunda Dünya Değerler Araştırması’nda yer alan sosyal sermayenin üç temel kavramı sivil toplumu ve sosyal girişimciliği düşünürken hep ilgimi çekmiştir: güven, hoşgörü ve kamu ruhu. Güven ve hoşgörü konusunda Türkiye oldukça düşük düzeydeki ülkelerden. Bu durum kuşkusuz bireylerin sosyal sorunlar için bir araya gelip inovatif ve etkili çözümler geliştirmelerini zorlaştırıyor. Dahası, bireyler aileleri ve yakın çevrelerine yüksek güven ve hoşgörü beslerken, bir adım uzaklaştıklarında, örneğin apartman komşusu bile söz konusu olduğunda, her iki boyutta da paranoyak derecede güvensizleşiyor ve hoşgörüsüzleşiyor. Başka dil konuşan, başka din veya ırktan kişileri komşu olarak istemiyor. Bu durum pilot aşamasında, kendi yerelinde veya küçük topluluğunda başarılı olan girişimlerin ölçeklenmesini, toplumun farklı kesimlerini de kapsamasını son derece zorlaştırıyor. Türkiye’nin klasik sosyal ve etnik fay hatlarını çapraz kesebilecek konular bulmak gerekiyor. Tüketici hakları bu konulardan biri olabilir, son yıllarda büyüyen orta sınıfı birleştirip aktive edebilir.

Ekonomik açıdan ise üst-orta gelir tuzağında bir ekonomi olduğumuz söylenebilir. Bu ekonomilerde yatırımlar düşük düzeyde kalır, imalat sanayisinde gelişme yavaş olur, sanayide çeşitlenme ortaya çıkmaz ve emek piyasası koşulları zayıf kalır. Bu sorunların tümünün çözümü sosyal girişimcilik ve sosyal girişimler için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Sosyal girişimler imalat sanayisinde insana ve doğaya saygılı, negatif dışsallıkları pozitiflere çevirebilen, insanca istihdam olanakları sağlayan yapılar olarak yükselebilirler diye düşünüyorum.

Bugüne kadar birçok girişim karşınıza gelmiştir. Sosyal girişim projelerinde en çok karşılaştığınız eksikler neler? Bunların çözümü için tavsiyeleriniz ne olur?

Dinlemek, dinlemek, dinlemek: Faydalanıcı grubu dinlemiş olmak, bir tasarım sürecinin objesi olarak “dinledik mi dinledik” deyip yanına bir çizik atmak için değil, gerçekten tüm hayallerini ve planlarını değiştirmek pahasına dinlemek. Bunu sürekli yapmak. Çözüm önerim sosyal girişimin içinde faydalanıcı gruplara en üst karar mercisinden en alt saha uygulaması düzeyine kadar yer vermek, “dinlemeyi” tıpkı finansal süreçleri gibi bir sürece oturtmak.

Ele aldığı soruna değil, çözümüne aşık olmak: “Elinde çekiç olana, herşey çivi gözükür” sözünü severim. Bazen sosyal girişimciler çözümlerine o kadar gönül veriyor ki, onları değiştirmekte, bırakmakta zorlanıyor. Aynı çözümü kopyala-yapıştır şeklinde farklı faklı grup ve bağlamlar için kullanmaya çalışıyor. Oysa ki, aslolanın sorun olması gerekiyor diye düşünüyorum, sosyal girişimcinin her müdahalesiyle evrilecek ve değişecek sorunla farklı farklı çözümlerle dansetmesi.

İletişim ve pazarlamayı ikinci planda bırakmak: Bizim işimiz zaten kendi için konuşur, biz kapitalistler gibi reklam yapmayalım dememek gerekiyor. Ekipte bu yetkinlikten kişilerin olması veya bu konuda bir uzman desteği alınması önemli olabiliyor. Pek çok piyasa ile rekabet edebilecek düzeydeki ürün ve hizmet bu sebeple potansiyeline erişemeyebiliyor.

Son olarak, Ashoka Türkiye’nin yakın dönem hedefleri neler?

Çocuklar için sosyal girişimcilik becerilerini teşvik etmeyi amaçladığımız programımızla ilgili Milli Eğitim Bakanlığıyla iletişim halindeyiz. İlkokul öğretmenlerine çocuklarda empati, yaratıcı problem çözme, yeni liderlik ve fark yaratma konularında masrafsız, basit ama etkili 200’ün üzerinde iyi uygulamayı barındıran içeriklerimizi MEB’in önde gelen dijital platformlarında görecek olmak çok heyecan verici.

Ashoka Changemaker Summit ile Türkiye sosyal girişimcilik ekosistemini küresel ekosistemle bağlamak istiyoruz. Dünyadan sosyal girişimcilik ekosisteminden 5 bin kişiyi online olarak buluşturacak etkinlik için geri sayım başladı. Kasım ortasında üç gün boyunca sürecek etkinlik için kayıtlar kısa süre içinde açılacak.

Ashoka Fellow Burs Fonu’nda da bu yıl Ashoka Fellowship başvuruları çok bereketli geçti. Birbirinden etkileyici sekiz adayla ilerliyoruz. Ashoka, sosyal girişimcilere üç yıl boyunca verdiği koşulsuz burs desteğiyle bilinen bir kurum. Eşi benzeri bulunmayan bu desteğin Jimmy Wales, Kailash Satyarthi gibi dünya çapında ölçeklenmiş sosyal girişimcilere sorduğumuzda etkisi yadsınamıyor. 10 yıl sonra bile yüzde 92’si bu bursun verdiği özgürlüğün çalışmalarında büyük etkisi olduğunu söylüyor. Bu burs fonuna Türkiye’den katkı yapacak bireysel ve kurumsal destekçiler arıyoruz.

Kerem Efendioğlu
ADMINISTRATOR
PROFİL

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar