“Türkiye’deki geri dönüşüm oranı sadece yüzde 13”

“Türkiye’deki geri dönüşüm oranı sadece yüzde 13”

Çağımızın en büyük sorunlarından birini, yönetilmesi giderek daha da zorlaşan atık problemi oluşturuyor. Giderek azalan kaynaklar da atık problemine eklenince, verimli bir geri dönüşüm süreci ve bu sayede kaynakları tekrar kazanabilmek şart oluyor. Gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak amacıyla sürdürülebilirlik yolunda çalışmalarına yön veren Evreka, tüm atık yönetimi ve geri dönüşüm süreçlerini dijitalleştirerek global ölçekte iklim krizinin etkilerini düşürmek, karbon emisyonlarını azaltmak ve atıklardan yeni kaynaklar yaratmayı kolaylaştırmak için çözümler sunuyor. Yakın bir süre önce 2,2 milyon dolarlık bir yatırım alan Evreka’nın Kurucu Ortağı ve CEO’su Umutcan Duman ile Evreka’nın hikayesini, Türkiye’deki atık yönetimini ve yakın zaman önce başlatılan depozito sisteminin faydalarını konuştuk.

Evreka’nın hikayesi nasıl başladı?

Hikayemizin başlangıcı 2015 yılına dayanıyor. O zaman bizi harekete geçiren şey dünyada sürdürülebilirliği sağlamak amacına hizmet etmek oldu. Bu konuyu ele alırken atık toplama süreçlerinin optimize bir şekilde yönetilmediğini fark ettik.  Yaşanan optimizasyon probleminin ana kaynağı, konteynerlerin doluluk oranlarına göre değil, geleneksel toplama şemalarına göre toplanmasıydı. Bu sorunu çözebilmek için doluluk oranını ölçebilecek bir sensörle yazılım geliştirdik. Zamanla içinde bulunduğumuz endüstriyi daha iyi kavradık, geri dönüştürülebilir atıklar ve ticari atıkların yönetimi üzerine çözümler üretmeye başladık. Bu yolculuğumuzda atık yönetiminin her alanında optimizasyon ve kaynak yönetimi sorununun yaşandığını gözlemledik. Tüm bunları göz önüne alarak ürün yelpazemizi genişlettik, müşterilerimize ve işbirlikçilerimize daha iyi çözümler sunmaya başladık. Bugün bütün atık yönetimini uçtan uca yönetebilen bir yazılım altyapısına sahibiz.

Hangi alanlarda ne tip hizmetler sunuyorsunuz?

Atık yönetiminde birçok dikeyi kaplayarak elektronik atık yönetimi, tehlikeli madde atıkları yönetimi, yerel yönetimlerin atık toplama yönetimleri, geri kazanım tesis yönetimi gibi alanlarda yazılım ve donanım modülleriyle atık yönetimi sektörü için çözümler üretiyoruz. Yerel Yönetimler, Tehlikeli Sıvı Atık, Uluslararası Atık Toplama Şirketleri, Medikal Atık, Yerel Atık Toplama Şirketleri, Elektronik Atık, İnşaat ve Yıkım Sektörü, Geri Dönüşüm Merkezi, Konteyner Kiralama ve Geri Kazanım Tesis Yönetimi olmak üzere dokuz kategoride hizmet sunuyoruz. Atık yönetiminde her bölgenin beklentileri değiştiği için bu kategoriler müşteri ya da iş ortağının beklentilerine göre değişebiliyor. Projeler bazında müşterilerimize özel hizmetler sunuyoruz.

Amacımız sürdürülebilir ve döngüsel ekonominin temel parçalarından biri olan atık yönetimini dijitalleştirerek global çapta daha iyi bir noktaya getirmek ve dünyayı daha yaşanabilir kılmak. Bu kapsamda APAC, MENA, ABD, Singapur ve Hollanda gibi kritik pazarlarda payımızı artırarak kamu kurumları ve özel sektördeki çözüm ortaklarımızla dünyanın geleceğini tehlikeye atan atık sorununu çözmeye devam ediyoruz. Endüstriyel, medikal ve elektronik atıkların sağlığımızı riske atmadan doğru şekilde bertaraf edilmesinin; plastik atıkların su altı yaşamını tehdit etmeden doğru şekilde yönetilmesinin ancak sektörler arası işbirlikleriyle sağlanabileceğinin bilincindeyiz. Bu noktada atık sektöründeki bütün oyuncuları bir araya getirerek regülatörler, özel şirketler, üreticiler ve perakendecilerle birlikte atıkların yaşam döngüsüne ve yeni kaynaklar yaratmaya yönelik teknolojiler geliştirmek için çabalıyoruz. Bu sayede atık sorununun yanı sıra kaynak ve kaynak yönetimi sorunu için de sürdürülebilir çözümler üretmeyi hedefliyoruz.

Türkiye’deki atık yönetimi dünyaya kıyasla ne durumda?

2019 verilerine göre dünyadaki geri dönüşüm oranı yüzde 34, Avrupa Birliğinde yüzde 46, Türkiye’de ise bu oran sadece yüzde 13. Dünya çapında, bir insanın yıllık ürettiği atık miktarı ortalama 280 kg iken, bu miktar Türkiye’de 425 kg. Görüldüğü gibi Türkiye’de atık yönetimi konusundaki bilincin ve verimliliğin artırılarak diğer ülkelerdeki seviyeye getirilmesi gerekiyor. Öncelikle atık miktarının azaltılması, sonra da atıkların doğru yöntemlerle toplanarak bertaraf edilmesi ve geri dönüşüm oranının artması lazım. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmak için atık yönetimi konusunda daha iyi bir tabloya ihtiyacımız var.

Peki Türkiye’de durumun bu şekilde olmasının sebebi ne? Nasıl düzeltilebilir?

Temele indiğimizde problemin çözülmesi için ilgili yönetmeliklerin çıkması ve gerekli eğitimlerin verilmesi gerekiyor. Daha etkin çevre ve ekonomi politikaları geliştirilip, çevrenin korunması ve doğal kaynakların daha az tüketilmesi farkındalığı oluşturulursa atık yönetimi kavramının önemi akıllarda daha iyi yer edecektir. Buna ilave olarak kamu ve özel sektörde dijitalleşme eksikliği olduğunu görüyoruz. Atık toplama aşamasından geri dönüşüme kadar geçen sürede merkezin sahadan haberi olmuyor ve operasyon kişilere bağlı olarak yönetilmiş oluyor. Dolayısıyla toplanan atık miktarı ya da süre yanlış aktarılabiliyor. İkinci önemli sorun ise planlama, çünkü sahadan doğru bilgi gelmediği için operasyonlar doğru planlanamıyor. Gidilecek noktalar, gereken araç sayısı ve süre gibi bileşenlerin planlaması operasyonlar dijitalleşmeden hem çok zor hem de insan hatasına açık durumda. Üçüncü sorun da veri eksikliği. Kullanılan sistemlerde dijitalleşme olmadığı için geriye ve dolayısıyla ileriye dönük verilere erişim imkanı yok. Yöneticiler operasyonları düzeltmeye çalıştıklarında yeterli veri olmadığı için bir sürü soru işareti çıkıyor ve veriye dayalı karar verememek büyük verimsizliğe yol açıyor. Yani en büyük problem dijitalleşme eksikliğinden doğan verimsizlik. Rota optimizasyonunun sağlanamaması, hangi konteynırlara gidileceğinin bilinmemesi, sürücülerle anında iletişime geçilememesi gibi durumlar zaman, iş gücü ve yakıtın boşa harcanmasına neden oluyor. İsrafın önlenmesi, doğal kaynaklarımızın daha verimli kullanılması, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrılarak geri dönüşüme kazandırılması noktasında mevcut sistem daha düzenli ve uygulanabilir bir temele oturtulmalı. Dolayısıyla tüm kişi ve kurumların dijital dönüşüme ayak uydurması sağlanmalı.

Türkiye’de geri dönüşüm oranları en çok hangi bölgelerde yüksek?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2018 yılı verilerine göre çoğu belediyenin geri dönüşüm oranı Türkiye ortalamasının altında kaldı. Ancak şaşırtıcı oranlarla öne çıkan iki şehir olduğunu söyleyebiliriz; Ankara’da toplam belediye atıklarının yüzde 57’si, Adana’da ise yüzde 69’u geri kazanım tesislerine gidiyor.

Türkiye’deki dijitalleşme süreci sizce kaç yılda tamamlanır? Önümüzdeki süreci nasıl görüyorsunuz?

İklim krizinin etkilerinin iyiden iyiye hissedildiği ve sürdürülebilir ekonomi politikalarının öne çıktığı bir dönemdeyiz. Sorumlu üretim ve tüketim prensibiyle birlikte kaynakların yaşam döngüsüne odaklanan yeni ekonomi modelinde en çok öne çıkan adımlardan biri de akıllı atık yönetimi. Örneğin, İstanbul Politikalar Merkezi’nin “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2050’de Net Sıfır” raporuna göre 30 yıl içinde karbonsuz bir ekonomiye ulaşmak mümkün. Rapora göre bir dönüm noktasındayız ve bu hedefe ulaşabilmek için yenilenebilir kaynak kullanımı, sıfır atık ve geri dönüşümle ilgili yeni teknolojilerin kullanılmasına ihtiyaç var. Bunu gören yetkililer de sıfır atık ve sıfır karbon emisyonu hedeflerini ön plana çıkararak dijital atık yönetimi çözümlerini önemsemeye başladı. Geri dönüşüm ve dijitalleşme konusunda eksik yanlar olsa da özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve kamu işbirliğiyle birlikte sürecin hızlandığını da görüyoruz. 

Yakın bir süre önce Türkiye’de depozito sistemine geçildi. Bu sistem nasıl avantajlar sağlayacak? Dünyada bu sisteme geçen ülkelerde durum nedir?

Bu sistemlegeri dönüşüm oranları ciddi şekilde artacak. Depozito sistemi; atık ayrıştırma ve daha az atık çıkarma konusunda halkın bilinçlenmesine de katkı sağlayacaktır. Bu noktada bakanlığın hedefleri doğrultusunda Türkiye’de depozito sistemi sayesinde toplanacak yüksek kaliteli atıkların (kaynağın) kapalı döngü geri dönüşüm oranı ilk yılda yüzde 70, ikinci yılda yüzde 80 ve üçüncü yılda da yüzde 90 seviyesine çıkarılabilir. Örnek ülkeler arasında Danimarka yüzde 95 toplama hedefi koyarak ülkeler arasında en yüksek maliyetle bu işi yürütüyor ve toplam iade oranını yüzde 90 civarında tutarak verimli şekilde sistemini halen devam ettiriyor. Litvanya hedefini 2025 itibarıyla ambalajların yüzde 90’ını geri dönüştürmek olarak belirledi. 2017 rakamlarına göre toplam iade oranı yüzde 91,9. Kutu: yüzde 93, PET: yüzde 92, Cam: yüzde 83. Litvanya, Depozito İade Sistemi’ne en yeni başlayan ülkelerden biri ve kalabalık olmayan nüfusuyla çok başarılı bir sistem kurmuş. Ayrıca yüksek toplama oranlarıyla sisteme geçmek isteyen ülkeler arasında en çok gözlemlenen ülke durumunda. Ülke ekonomisinde ‘çöp’ diye yok olan kaynaklar ekonomi içinde kalacak ve büyük bir çevresel ve finansal kaybın önüne geçilmiş olacak.

Selin Babacan
ADMINISTRATOR
PROFİL

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar