Türkiye’de Gönüllülük Araştırması sonuçları açıklandı

Türkiye’de Gönüllülük Araştırması sonuçları açıklandı

BİLGİ Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi (BİLGİ STÇM) ve BİLGİ Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİLGİ GÖÇ) tarafından düzenlenen “Türkiye’de Gönüllülük: Katılım, Koşullar ve Hukuk Konferansı” 13 Aralık 2019 tarihinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşti. Etkinlikte, Türkiye’de Gönüllülük Araştırması sonuçları açıklandı.

BİLGİ STÇM ve BİLGİ GÖÇ tarafından yürütülen ve Türkiye’de sivil toplum alanında çalışan gönüllülerin koşullarını, sorunlarını ve beklentilerini ele almayı amaçlayan Türkiye’de Gönüllülük Araştırması’na, 16 Ekim-20 Kasım 2019 tarihleri arasında farklı kurumlarda gönüllülük yapan 1016 kişi katıldı. Araştırma kapsamında Eylül – Kasım 2019 aylarında 20 STK’nın gönüllü yöneticisi ile yarı yapılandırılmış mülakatlar ve gönüllülerle iki odak grup çalışması gerçekleştirildi. 

Etkinliğin açılış konuşmacılarından İstanbul Bilgi Üniversitesi Vekil Rektörü Kübra Doğan Yenisey, Türkiye’de bir gönüllülük hukuku olmadığını, düzenlenecek hukukun hem gönüllülerin korunma ihtiyacını gözeten hem insanları gönüllülüğe teşvik eden hem de sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini güçleştirmeyecek hassas bir dengede düzenlenmesi gerektiğini anlattı. Açılış konuşmacılarından bir diğeri olan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları Merkez Müdürü Nurhan Yentürk ise yaptıkları araştırmanın Türkiye’de bir ilk olduğunu ve bu sebeple bu konuda bir başlangıç noktası olabileceklerini belirtti.

Gönüllülük ortalama 59 ay sürüyor

“Türkiye’de Gönüllülük Araştırması Sonuçları 2019” adlı ilk oturumda BİLGİ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Emre Erdoğan ve BİLGİ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Pınar Uyan Semerci araştırmanın sonuçlarını dinleyicilerle paylaştı. Buna göre, Türkiye’de sivil toplum kuruluşları çoğunlukla eğitim, çocuk ve gençlik alanlarında faaliyet gösteriyor. Gönüllülerin sivil toplum kuruluşlarıyla çalışma süresi ortalama olarak 59 ay yani yaklaşık beş yıl. Gönüllüler, gönüllülük işlerine çoğunlukla haftada ortalama iki saat civarında zaman ayırıyor. Bu da aslında gönüllülüğün çok büyük bir zaman gerektirmediğini gösteriyor. 

Araştırmaya göre, gönüllülük en çok kişisel ilişkilerle, kulaktan kulağa yayılıyor. Bu da gönüllünün sivil toplum kuruluşları açısından itibarı ve güvenirliği sağlayan bir faktör olduğunu gösteriyor. Buna ek olarak da gönüllülükten profesyonelliğe geçiş, birçok sivil toplum kuruluşunda mevcut. Yani, sivil toplum kuruluşları işe alımlarında öncelikle kendi gönüllülerini tercih ediyor.

Türkiye’de gönüllüyü tanıyan bir kanun yok

Etkinliğin “Türkiye’de Gönüllülük ve Hukuki Yapı” adlı ikinci oturumunda Nurhan Yentürk araştırmanın hukuki sonuçlarını sundu. Kanunun gönüllülüğü tanımak olduğunu belirten Yentürk, gönüllülüğü devam ettirmek için gönüllüyü tanımak gerektiğinin ama Türkiye’de gönüllüyü tanıyan bir kanun olmadığının altını çizdi. Yentürk, araştırma bulguları doğrultusunda, STK’larda sözleşme ve sigorta konularına değindi.

Araştırmaya göre, gönüllüye sözleşme yapılma yüzdesi 28 yaş altında 25,8 iken 59 yaş üstünde 10,1. Gönüllü çalışılan süre arttıkça sözleşme yapma oranı azalıyor fakat bu süre 60 ay üzerine çıkınca artıyor. Herhangi bir işte çalışmayana sözleşme yapılma oranı ise daha yüksek. Sigorta konusunda ise kamu alanında gönüllüler için GSS sigortası ve buna ek olarak önerilen kaza ve meslek hastalığı sigortası mevcut. Özel sektörde ise gönüllü, STK çalışanları ve katılımcı için özel ferdi kaza sigortası, 3. şahıslar için şahıs mali sorumluluk sigortası ve STK tüzel kişilik için de işveren mali sorumluluk, mesleki sorumluluk ve üçüncü şahıslar mali sorumluluk poliçesi bulunuyor.

Gönüllülük, katılım ve gençlik

“Bir Katılım Yöntemi Olarak Gönüllülük” oturumunun ilk konuşmacısı Avrupa Genclik Politikalari Kıdemli Uzmanı Hanjo Schild, “Gençlerin Gönüllülüğü: Avrupa Perspektifi” başlıklı konuşmasında gençlerin gönüllülüğü konusunda, küresel olarak en önemli gelişmenin 2016-2030 yıllarını kapsayan, barış ve kalkınma amacıyla hayata geçirilen Genç Gönüllülüğü Birleşmiş Milletler Aksiyon Planı olduğunu belirtti. Schild, bu konuda Avrupa’da 1990 yılından itibaren çeşitli programların ve politik girişimlerin başladığını, 1996’da 17-30 yaş arasındaki gençler için Avrupa Gönüllü Hizmeti’nin kurulduğunu, 2011 yılının “Aktif Vatandaşlığı Destekleyen Avrupa Gönüllü Faaliyetler Yılı” seçildiğini ve 2016 yılında ise Avrupa Dayanışma Birliği’nin ve AB Yardım Gönüllüleri’nin faaliyete geçtiğini açıkladı.

“Gönüllülük ve Katılım: Faydadan Güçlendirmeye” adlı sunumuyla İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Laden Yurttagüler oturumun bir sonraki konuşmacısı oldu. Yurttagüler, gönüllülük, katılım ve öznenin güçlenmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirtirken, örgüt içi katılımlarda, daha geniş kaynakları olan ve hizmet sağlayan örgütlerde gönüllülerin kararlara katılımının sınırlı olduğunu, orta ve küçük ölçekteki sivil toplum kuruluşlarında ise bu katılımın arttığını ifade etti. 

Günün “Gönüllü, Gönüllülük ve Etik” adlı son oturumunda Pınar Uyan Semerci, tek bir gönüllü tipi olmadığını, birbirleriyle keskin çizgilerle ayrılmasalar da farklı gönüllülük biçimlerinin olduğunun altını çizdi. Gönüllülüğün bir aidiyet/kimlik hali olduğunu, sosyalleşmeye yaradığını, kırılgan gruplarla iç içe olmanın motive ediciliğini ve aktif bir yurttaşlık olduğunu anlatan Semerci, gönüllülükte etiğin topluma, çevreye, gelecek nesillere saygı duyulması olduğunu belirtti. 

2 yorumlar

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar