Okyanus sağlığının insan sağlığı üzerindeki etkileri

Okyanus sağlığının insan sağlığı üzerindeki etkileri

Okyanuslar, kıyı şeridinde yaşayan insanların gıda, geçim kaynakları ve refahını korumak için oldukça önemli. Bununla birlikte Okyanus Paneli tararfından yaptırılan yeni araştırma, okyanus sağlığının sadece kıyı şeridindeki değil dünya genelindeki tüm insanların sağlığıyla doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Bu yeni araştırma, sağlıklı bir okyanus ve biyoçeşitliliğinin tüm insanlara yeni ilaçlar ve teknolojiler, besleyici ve sürdürülebilir diyetler, fiziksel ve zihinsel refahı destekleme fırsatları gibi kritik faydalar sunabileceğine işaret ediyor.

1.Sağlıklı bir okyanus fiziksel ve ruhsal sağlığı ve toplum refahını geliştirir

Yapılan araştırmalar, özellikle sosyoekonomik açıdan dezavantajlı olan ve doğaya erişimi daha az olan topluluklarda, okyanusa erişimin insan sağlığına doğrudan fayda sağlayabileceğini gösteriyor.

Araştırmalar, kıyı kesimlerinde yaşayanların iç kesimlerde yaşayanlara göre önerilen fiziksel aktivite düzeylerini karşılama olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bu da kardiyovasküler hastalıklar ve diyabet gibi bulaşıcı olmayan birçok hastalık riskini azaltıyor.

Okyanusun ruh sağlığı üzerinde de olumlu etkileri var. Örneğin Covid-19 salgını sırasında Endonezya’da okyanusa maruz kalma ve okyanusla etkileşim, depresyon ve anksiyete gibi olumsuz sonuçlara karşı koruyucu bir tampon görevi gördü.

Bu etkiler o kadar güçlü ki, bazı tıp doktorları sağlığı iyi etmek adına ilaçlar yerine doğal okyanus ve kıyı alanlarında zaman geçirmeyi teşvik eden ‘’mavi reçeteler’’ uygulamaya başladı.

Turizm açısından da önemli olan kıyı ve deniz bölgelerinde ziyaretçileri ağırlamak için her yıl 5 trilyon dolar harcanıyor. Toplam turizm endüstrinin yaklaşık yarısını temsil eden bu rakam, ziyaretçilerin okyanus kenarında geçirdikleri zamana verdikleri değeri gösteriyor.

Araştırmalar, daha fazla korunan okyanus alanlarına sahip ülkelerde ölüm oranlarının daha düşük olduğunu gösteriyor. Buna karşılık, artan okyanus kirliliğinin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri de biliniyor. Örneğin, deniz ürünlerinde önemli miktarda toksik mikroplastik bulunması gibi. Damarlarında mikroplastik tespit edilen bireylerin kalp krizi, ölümcül olmayan inme veya herhangi bir nedenden ölüm riskinin, bu tür maruziyeti olmayan bireylere göre 2,1 kat daha fazla olduğu kanıtlandı.

2. Okyanus biyoçeşitliliği yeni ilaçlara ve biyoteknolojiye ilham verebilir

Deniz canlıları, çeşitli ve bazen de aşırı okyanus ortamlarında hayatta kalabilmek için milyonlarca yıl boyunca birbirleriyle rekabet içinde evrimleşmiştir. Bu süreç içinde, yeni ilaçların ve sağlıkla ilgili biyoteknolojilerin yaratılmasına yardımcı olabilecek çok çeşitli uyarlamalar geliştirildi. Örneğin, bazı bryozoan (hareketsiz, süzerek beslenen su omurgasızları) hücreleri gıdayı enerjiye dönüştürürken bryostatin adı verilen kimyasal bir bileşik oluşturur. Bu madde halihazırda bazı kanser ilaçlarının yapımında test ediliyor.

Denizden elde edilen ilaçlar yeni bir kavram değil. En eski örnek yaklaşık 5.000 yıl öncesine, M.Ö. 2953 yılına Çin’e dayanıyor. Ayrıca ABD Gıda ve İlaç Dairesi tarafından onaylanan ilk deniz kaynaklı ilaç olan Cytarabine 1960’ların sonunda geliştirildi. Bugüne kadar denizden elde edilen yirmi üç ilaç onaylandı ve 33 ilaçda klinik çalışmalar ve geliştirilme aşamasında. Bu ilaçlar halihazırda iltihaplanma, bağışıklık sistemi bozuklukları, cilt patolojileri, bulaşıcı hastalıklar ve kanserleri tedavi etmek için kullanılıyor.

Denizcilikte ‘’yeşil kimya’’ alanındaki gelişmeler, fosil yakıt bazlı ürünlerden kaynaklanan sağlık sorunlarına da çözüm getiriyor. Örneğin, günümüzde fosil yakıt bazlı plastiklere alternatif olarak deniz yosunundan yapılan ‘’biyoplastikler’’ üretiliyor. Petrol bazlı olanların aksine, bu plastikler biyolojik olarak parçalanabiliyor. 

Bu yenilikler muhtemelen buzdağının görünen kısmı. Sadece deniz kaynaklı farmasötikler için pazar değerinin şu anda 4,1 milyar dolar olduğu belirtilirken, 2033 yılına kadar 9,1 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

3. Sağlıklı bir okyanus küresel gıda güvenliğini destekleyebilir

Halihazırda 3 milyardan fazla insan ana protein kaynağı olarak deniz ürünlerine bağımlı. Sürdürülebilir bir şekilde yönetilen okyanus, çok daha fazlasını beslemeye yetecek kadar gıda üretebilir. Bu durum, yaklaşık 828 milyon insanın açlık çektiği ve 3,1 milyardan fazla insanın sağlıklı beslenemediği günümüz dünyasında gıda güvenliğini artırmaya yönelik bir yol olarak karşımıza çıkıyor.

Ancak okyanus bazlı gıda kaynakları birçok yönden tehdit altında.

İklim değişikliği okyanusu ısıtıyor, asiditeyi artırıyor ve oksijen miktarını azaltıyor. Bu durum, denizlerdeki besin zincirlerini bozmakla birlikte daha besleyici ve ticari açıdan önemli deniz ürünleri dahil balık popülasyonlarının azalmasına neden oluyor. Küresel ısınma 2C’nin altında tutulsa bile, türlerin azalması nedeniyle avlanan balıklardan elde edilen demir, kalsiyum ve omega-3 gibi temel besin maddelerinin yüzde 10 oranında düşmesi bekleniyor.

Deniz kirleticileri, aşırı avlanma, yasadışı balıkçılık ve küreselleşme de balıkçılık stoklarını zorluyor ve balıkçıların geçim kaynaklarını riske atıyor. Yasa dışı, düzenlenmemiş ve kayıt dışı balıkçılığın düşük ve orta gelirli ülkelere yılda 2 milyar ila 15 milyar dolara mal olduğu tahmin ediliyor.

4. Sürdürülebilir okyanus temelli ekonomi, sağlığın iyileştirilmesi ve eşitsizliğin giderilmesi için fırsatlar yaratır

Okyanus sadece ilaç, gıda ve eğlence kaynağı değildir. Okyanus temelli endüstriler ve faaliyetlerin küresel ekonomiye her yıl yaklaşık 2,5 trilyon dolar katkıda bulunması önemli bir ekonomik güce işaret ediyor. 

Balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği faaliyetleri ve balıkçılık tedarik zinciri dünya genelinde 500 milyondan fazla insana istihdam sağlıyor. Bu sektörde çalışanların gelirleri, gıda, sağlık hizmetleri ve diğer ihtiyaçlara erişim yoluyla kendileri ve ailelerinin sağlığını doğrudan etkiliyor. Sağlam kıyı ekosistemleri aynı zamanda evleri, geçim kaynaklarını ve altyapıyı tahrip edebilecek fırtına ve sel gibi iklim değişikliği etkilerine karşı bir tampon görevi görüyor.

Bu faydalar ancak okyanus kaynakları ve ekosistemleri sorumlu bir şekilde yönetildiğinde mümkün oluyor. Aşırı avlanma ve kıyı ekosistemlerinin bozulması gibi sürdürülebilir olmayan uygulamalar, okyanus ekonomisini küçültmekle birlikte okyanusa bağımlı olan bireylerin sağlığını ve geçim kaynaklarını tehdit ederek sosyal eşitsizliği artırıyor.

Ulusal hükümetlerin, sürdürülebilir okyanus planları geliştirmek ve uygulamak gibi daha adil bir okyanus ekonomisini hayata geçirmek için çalışmaları gerekiyor.

Liderler okyanus sağlığı ve insan sağlığını nasıl koruyabilir?

Okyanusların insan kaynaklı iklim değişikliği ve sürdürülebilir olmayan yönetim yoluyla bozulmaya ve kirlenmeye devam etmesi, bireyler üzerindeki fiziksel ve ruhsal sağlığın yanı sıra gıda güvenliği ve küresel ekonomi içinde ciddi tehditler oluşturuyor. 

Okyanus Paneli tarafından hazırlanan rapor eşitlik, sürdürülebilirlik, biyolojik çeşitlilik ve insan gelişimini teşvik etmek üzere üç temel eylem sunuyor:

·      Deniz biyoçeşitliliğini korumak, restore etmek ve yönetmek

·      İklim değişikliği ile mücadele etmek ve kirliliğin ortadan kaldırmak

·      Eşitliği desteklemek için okyanus ve insan sağlığı ölçümlerini iyileştirmek

Toplumun güvenilir üyeleri olarak sağlık profesyonelleri, değişimi savunarak, eşitliği geliştirerek ve sorumlu okyanus yönetimi konusunda sürekli küresel eylemi teşvik ederek okyanus sağlığının ve aynı zamanda insan sağlığının korunmasında kilit bir rol oynayabilir. Okyanus konusunda daha bilinçli bir sağlık sektörü, sektörün karbon ayak izini azaltabilir ve tıbbi atık ve kirliliğin azaltılmasına yardımcı olabilir.

Kaynak:

https://www.wri.org/insights/how-ocean-health-affects-human-health?apcid=0066162f86c034ca2a119b05&utm_campaign=wridigest&utm_medium=email&utm_source=wridigest-2024-04-22

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar