Yapay zeka karbon emisyonları alarm verici seviyelere ulaştı. Yalnızca ChatGPT, her ay 260.000 kg CO2 üretiyor. Bu durum, yapay zekanın çevresel sürdürülebilirliği konusunda acil soruları gündeme getiriyor. Yapılan yeni bir araştırmayla, yapay zeka karbon emisyonlarının büyüklüğü daha da netleşti. Son veriler, ChatGPT’nin çevresel etkisinin uluslararası hava yolculuğuyla yarıştığını ortaya koyuyor. KnownHost tarafından yapılan kapsamlı bir araştırmaya
Yapay zeka karbon emisyonları alarm verici seviyelere ulaştı. Yalnızca ChatGPT, her ay 260.000 kg CO2 üretiyor. Bu durum, yapay zekanın çevresel sürdürülebilirliği konusunda acil soruları gündeme getiriyor.
Yapılan yeni bir araştırmayla, yapay zeka karbon emisyonlarının büyüklüğü daha da netleşti. Son veriler, ChatGPT’nin çevresel etkisinin uluslararası hava yolculuğuyla yarıştığını ortaya koyuyor.
KnownHost tarafından yapılan kapsamlı bir araştırmaya göre, popüler yapay zeka hizmeti her ay 260.930 kilogram karbondioksit üretiyor. Bu da New York ile Londra arasında yapılan 260 uçuşa eşdeğer.
ChatGPT, sayfa görüntüleme başına yalnızca 1,59 gram CO2 üretiyor. Bireysel etkileşimler mütevazi gibi görünmesine rağmen, aylık 164 milyon kullanıcısı düşünüldüğünde önemli bir kümülatif etkiye yol açıyor.
Teknoloji endüstrisi, artan karbon ayak izini ele alma konusunda artan baskıyla karşı karşıya olduğu için bu açıklama dikkat çekici gözüküyor.
Yapay zekanın çevresel maliyeti, yalnızca ChatGPT ile sınırlı değil. Diğer yapay zeka platformlarının toplam aylık emisyonları daha düşük olsa da, her etkileşim başına daha fazla CO2 üretiyor. Örneğin, Rytr, sayfa başına 10,1 gram CO2 üretirken, Spellbook 6,5 gram CO2 üretiyor. Bu rakamlar ChatGPT’nin etkileşim başına etkisinden oldukça yüksek.
Yapay zekanın karbon emisyonlarının arkasında, giderek artan miktarda enerjiye ihtiyaç duyan veri merkezi altyapısı bulunuyor.
Güç kullanımındaki artış, sürekli olarak optimal işletme koşullarını sağlama ihtiyacından kaynaklanıyor ve buna, 24 saat çalışan soğutma sistemleri ve sunucu operasyonları da dahil. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2024 Elektrik Raporu, geleceğe dair daha endişe verici bir tablo çiziyor.
Yapay zeka gelişimi ile çevresel sürdürülebilirlik arasındaki kesişim, teknoloji endüstrisi için oldukça zorlayıcı bir konu.
ChatGPT gibi yapay zeka araçları belirli yetenekler sunsa da, bu araçların karbon emisyonları, uzun vadeli sürdürülebilirlik konusunda ciddi soruları gündeme getiriyor. Sektör, teknolojik ilerlemeyi çevresel sorumlulukla nasıl dengeleyeceğini bulmak zorunda.
Mevcut yapay zeka karbon emisyonları gidişatının, teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte çevresel etkiyi artacağını gösteriyor.
Bu etki ile mücadele etmek, teknoloji şirketleri ve politika yapıcıların koordineli bir şekilde hareket etmesini ve kullanıcıların daha sürdürülebilir uygulama ve teknolojilerin hayata geçirilmesi için baskı yapmalarını gerektirecek.
Başarı, enerji verimli bilişim teknolojileri, sürdürülebilir veri merkezi tasarımları ve yenilenebilir enerji kaynaklarının daha yaygın bir şekilde kullanılmasına bağlı olacak.