Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, dünyanın en zengin ülkelerinde var olan aşırı tüketim eğilimi, çocuklar üzerinde sağlıksız, tehlikeli ve toksik koşullar yaratıyor. UNICEF Araştırma Ofisi Direktörü Gunilla Olsson, zengin ülkelerin çoğunda gerçekleşen aşırı tüketim alışkanlıklarının sadece kendi sınırları içindeki çocuklar için sağlıksız ortam yaratmakla kalmayarak, aynı zamanda dünyanın
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, dünyanın en zengin ülkelerinde var olan aşırı tüketim eğilimi, çocuklar üzerinde sağlıksız, tehlikeli ve toksik koşullar yaratıyor.
UNICEF Araştırma Ofisi Direktörü Gunilla Olsson, zengin ülkelerin çoğunda gerçekleşen aşırı tüketim alışkanlıklarının sadece kendi sınırları içindeki çocuklar için sağlıksız ortam yaratmakla kalmayarak, aynı zamanda dünyanın diğer bölgelerindeki çocukların çevreleriyle birlikte zarar görmesine katkıda bulunduklarını belirtti.
Acil politika değişikliği
Rapor, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Avrupa Birliği’ndeki 39 ülkenin, çocukların bulundukları yerler ve çevreleri üzerindeki etkilerini mercek altına alıyor.
Göstergeler arasında hava zehirleyicileri, böcek ilaçları, nem ve kurşun gibi zararlı kirleticilere maruz kalma; gün ışığına, yeşil alanlara ve güvenli yollara erişim ve ülkelerin iklim krizine, kaynak tüketimine ve e-atık boşaltma stratejileri yer alıyor.
Rapora göre Kanada, Lüksemburg ve Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen tüketim küresel boyutta yapılsaydı, en az beş dünyaya daha ihtiyaç duyulacak.
İspanya, İrlanda ve Portekiz genel olarak listenin ön sıralarında yer alırken, OECD ve AB ülkelerinin tümü göstergelerin tamamında çocuklar için sağlıklı ortamlar sağlayamıyor.
Karbondioksit emisyonları, e-atık ve kişi başına düşen kaynak tüketimi baz alındığında, Avustralya, Belçika, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri sınırları içinde ve ötesinde çocuklar için sağlıklı çevre yaratma konusunda geri kalan zengin ülkeler arasında yer alıyor.
Bunun yanında Finlandiya, İzlanda ve Norveç ülkelerinde yaşayan çocuklar için daha sağlıklı ortamlar sağlarken, küresel çevreyi yok etmeye katkıda bulunan ülkeler arasında yer alıyor.
Buna karşılık, Latin Amerika ve Avrupa genelindeki en az varlıklı OECD ve AB ülkeleri, dünya genelinde çok daha düşük bir etkiye sahip.
Zararlı etkiler
Bu ülkelerde yerleşik 20 milyondan fazla çocuğun kanında en tehlikeli çevresel toksik maddelerden biri olan kurşun seviyesinin yüksek olduğu belirtiliyor.
İzlanda, Letonya, Portekiz ve Birleşik Krallık’ta her beş çocuktan biri evde küf ve neme maruz kalırken, Kıbrıs, Macaristan ve Türkiye’de her dört çocuktan biri etkileniyor.
Belçika, Çek Cumhuriyeti, İsrail ve Polonya’da her 12 çocuktan biri, kanserle bağlantılı ve vücut savunma sistemlerine hayati zarar verebilen yüksek pestisit kirliliğine maruz kalıyor.
Olsson, çocukların gelişmesi için daha iyi yerler ve alanlar yaratmayı kendimize ve gelecek nesillere borçlu olduğumuzu hatırlattı.
Çocukların yaşadıkları ortamların iyileştirilmesi
Yoksul ailelerde büyüyen çocukların çevresel zarara maruz kalma riski daha fazladır.
UNICEF yetkilisi, artan atık, zararlı kirleticiler ve tükenen doğal kaynakların çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığına zarar verdiğini ve gezegenin sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini söyledi.
Bu nedenle Birleşmiş Milletler ajansı, ulusal, bölgesel ve yerel yönetimler düzeyinde atık, hava ve su kirliliğinin azaltılarak ve yüksek kaliteli konut ve oturum alanları sağlanarak çocukların çevrelerinin iyileştirilmesi çağrısında bulundu.
Çocukların sesi önemli
Hükümetler ve iş dünyası, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını azaltma taahhütlerini yerine getirmeli ve iklim adaptasyonu stratejileri, eğitimden alt yapıya kadar çeşitli sektörlerin gündeminde öncelikli olarak yer almalıdır.
Çocukları önceliklendiren çevre politikaları, onların ihtiyaçlarının karar verme sürecine dahil edilmesine ve bununla birlikte bakış açılarının dikkate alınmasına olanak sağlar.
UNICEF’in raporu, geleceğin temel paydaşları olan çocukların, günümüzün çevre sorunlarıyla en uzun süre mücadele edecek nesli temsil etmelerine rağmen, olayların gidişatını en az etkileyecek grup olduklarını hatırlatıyor.
Kaynak:
