“Z kuşağında öne çıkan değerler; aktivizm ve duyarlılık”

“Z kuşağında öne çıkan değerler; aktivizm ve duyarlılık”

Sosyal faydayı sürdürülebilir hale getirmek için dijitalin gücünden faydalanan ve yeni projelerle pandemi döneminde de çocuklara dokunmaya hızla devam eden SosyalBen Vakfı’nın Kurucusu ve Başkanı Ece Çiftçi ile sosyal girişimcikle başlayan yolculuğuna yön veren noktaları, SosyalBen’in bugününü ve yakından tanıdığı Z jenerasyonunu konuştuk.

Yeni neslin sivil toplum kuruluşu olarak, çalışmalarınıza dijital dönüşümde temel aldığınız felsefe nedir?

SosyalBen Vakfı olarak bugün 73 bin çocuğa ulaşmanın sorumluluğu çerçevesinde fiziksel olarak gerçekleştirdiğimiz tüm çalışmalarımızı, pandemi sebebiyle Mart 2020’de e-SosyalBen markası altında dijitale dönüştürdük. Bu çerçevede bizim için en önemli nokta, kurumumuzun dijital operasyona adapte olması ve kurduğumuz altyapılar sayesinde sosyal faydayı sürdürülebilir kılmak. Yaşadığımız dünyanın yeniliklerine, gündemine duyarlı ve açık olmak, sosyal faydayı sürdürülebilir kılma yolunda bizim için mihenk taşı oldu. Pandemi dönemindeki olumsuz etkileri fırsata çevirerek başlattığımız e-Gönüllülük hareketiyle gönüllülük demografimizi yüzde 57 oranında genişlettik. Dünyanın 10 farklı ülkesinden, Türkiye’nin ise 61 farklı ilinden aramıza katılan gönüllülerimizle birlikte “yaşadığım dünyadan ben de sorumluyum” diyen bin 200’ü aşkın kişiyle bu felsefeyi yarattık. Fiziki sahalarımızı dijitale entegre ederek yüzlerce çocuğun evine misafir olduk, en önemlisi ise tüm bu yapının sağlam adımlarla ilerlemesi adına kaynak geliştirme çalışmalarımızı dijitale taşıyarak kurduğumuz iki iktisadi işletmeyi de (SosyalBen Akademi & SosyalBen Store) bu dönüşümün önemli bir parçası haline getirdik. Bugün ise sürdürülebilirliği referans alan hibrit bir sistemle kurum kültürümüze özgü, en çok da Z kuşağını referans alarak yarınımıza yatırım yapıyoruz. Kurum kapasite güçlendirmemize destek olan gönüllü, destekçi ve hayal ortaklarımızla yolculuğumuza devam ediyoruz.

Hem ulusal hem de uluslararası alanda çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz. Özellikle bir sosyal girişimci olarak Türkiye’den dünyaya uzanan yolculuğunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?

14 yıllık sosyal girişimcilik yolculuğumda bana en çok ilham veren çocuklar oldu. Onların gözlerindeki ışık, yarınlara daha umutlu ve hevesli adımlar atmamı sağladı. SosyalBen yolculuğumu anlamlı kılan şey ise aslında yalnız olmadığımı hissetmem. Bu yolculukta sağladığım faydayı da, amacı ortak olan sınırları aşan güçlü bağlarla geliştirdiğime inanıyorum.

#HayallerimeDünyaİnandı diyerek her fırsatta tutkumun ve hayallerimin sesini dinledim. Bu noktada kendi hikâyemizin kahramanı olabileceğimiz konusunda ilham vermeye çalıştım. Yolculuğumun bu sürecinde de en çok gençlere ilham oldum. Bugün gençler için “gençlerle el ele” mottosuyla bambaşka bir serüvene başladım. Bu anlamlı serüven gençlerle birlikte gençler için ses olmaya ve gençliğimiz adına üretmeye dayalı. Ben de sosyal girişimci bir genç olarak, gençlere söz hakkının tanınması ve gençlik diplomasi kapsamında gençlerin bugünü ve yarını adına;  12 Devlet Başkanı, 47 Dışişleri Bakanı ve 60 ülkeden gelen katılımcılarla gerçekleştirilen #AntalyaDiplomacyForum  için Antalya’da Yenilikçi diplomasiyi konuşurken 23 milyon genci temsilen #ADFYouth için Antalya’da bulundum. Kendi ülkemizdeki temsiliyetlerimin yanında birçok uluslararası alanda ve platformda Türkiye’yi temsil ettim ama bu tecrübe benim için apayrıydı. Böyle küresel bir platformda gençleri temsilen yer almış olmaktan da gurur duyuyorum.

SosyalBen bugün Türkiye’den dünyaya konuşan bir konumda bulunarak dünya çocukları için, çocukların bugünlerine, hepimizin yarınlarına ve en önemlisi faydayı temel alarak genç gönüllüleriyle adımlarını atıyor. Dünyamızda çocukların sorunları ortak. Bugün o ortak kaygıyı ve rahatsızlığı hissedebilen herkes, gönüllü olarak, yaşadığı toplumdan ve dünyadan sorumlu olarak bu bilinçle hareket etmeli. Unutmamalıyız ki sosyal fayda yaratmada en önemlisi, sivil alandaki güçler birliği. Dirsek temasımız ne kadar güçlü olursa, ne kadar çok paydaşlık yaratırsak, bu ortak etkileşim alanı daha büyük fayda yaratacak.

Sivil alandaki güçler birliğinden bahsettiniz, özel sektörle birlikte neler yapıyorsunuz?

Özel sektör özellikle kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesinde sivil alanın çalışmalarına ortak oluyor. Biz tam da bu çerçevede sürdürebilirliğimizi sağladığımız iki iktisadi işletmeden biri olan SosyalBen Akademi nezdinde özel sektörle diyalog halindeyiz.

SosyalBen Akademi ise 2015 yılında kurduğum SosyalBen Vakfı’nın ikinci iktisadi işletmesidir. Sosyal girişimci bir kuruluş olan SosyalBen Akademi ile Türkiye’deki gönüllülük oranını artırabilmek ve daha yaşanılabilir bir dünya yaratmak için kurumsal firmalara, eğitim kurumlarına ve yurt dışı üniversitelerine hazırlanan bireysel öğrencilere sosyal sorumluluk proje danışmanlığı veriyoruz. Özellikle kurumsal firmalar ve özel sektör nezdinde kurumsal firmanın misyon, vizyon ve dinamiklerini belirleyerek, kurumun çalışmak istediği proje alanı doğrultusunda bir yön çiziyoruz. Firma için toplumsal faydanın en iyi şekilde sağlandığı sosyal sorumluluk projesi oluşturulurken; şirket içi aktif vatandaşlık kavramına dikkat çekerek çalışanların gönüllülük kavramıyla tanışması için fırsatlar yaratıyoruz. Tabii sürecin olmazsa olmazı raporlama. Kurum tarafından hayata geçirilen proje detaylarını, kurumun süreç içerisindeki görünürlüğünü, çalışanların aktifliğini ve kurum içindeki aidiyetlerinin etki ölçümlerini gösteren bilgileri raporlandırarak kurum ile paylaşıyoruz. Özel sektör iş birlikleri sivil alan çalışmalarını güçlendirmek adına kıymetli bir yönde yer alıyor. Bu çerçevede kurmuş olduğum bir diğer iktisadi işletme olan SosyalBen Store ile hayata geçirdiğimiz iş birlikleri ile e-ticarette yeni paydaşlar, ortak iş birlikleri ve en önemlisi dönüşüm ile birlikte yaratmış olduğumuz sosyal faydaya değer kattık.

Z kuşağına özgülenen bazı nitelikler görüyoruz. Yetişkinlerin çocuklara yaklaşımı hakkında neler düşünüyorsunuz? Daha iyi bir geleceğe ulaşma yolunda sivil topluma bakışları nasıl?

Çocukların yeteneklerinin ve potansiyellerinin farkında olduğu, kendi alanında en iyisi olduğu bir ortamda benliklerini inşa edeceklerine inanıyorum. Yetişkinlere düşen görev ise çocuklara bu doğrultuda rehberlik etmek. Rehberlik ederken de “çocuklarla birlikte çocuklar için” felsefesine dikkat etmek gerekiyor. Biz genellikle başkası adına özellikle de yaş ayrımcılığı yaparak gençler ve çocuklar adına karar vermeyi kültürel olarak seviyoruz, artık yeni jenerasyonla bunlara daha da dikkat etmemiz gerekiyor. Matematiği sevmiyorsa, Türkçede en iyisi olması için teşvik edildiği, yapıcı bir diyalog ile yarınlarımızı inşa edebiliriz. İşte bu yüzden SosyalBen ile hayalimiz, yeteneklerinin farkında ve güçlü nesillerden oluşan bir toplum yaratmak.

Tüm bu süreç için ise üçüncü sektöre yani sivil toplum alanındaki uzmanlara, gönüllülere daha çok ihtiyacımız var. Çocuklara potansiyelini fark etmeleri ve dışa vurmalarına rehber olurken, gönüllülüğü de öğretmeyi unutmamalıyız. İşte tam da bu noktada, çocukların da aslında yaşadıkları dünyadan sorumlu olmak için çok hevesli olduğunu düşünüyorum. Z kuşağı nezdinde başlatmış olduğumuz çocuk gönüllülük hareketi ile bugün dünyanın üç farklı ülkesinden, ülkemizin 43 farklı ilden 7-15 yaş aralığındaki 253 başvuruyla çocuklarımız, “ben de gönüllü olmak istiyorum” dedi. Bu verilerle oldukça etkili bir dönüşümün kıyısında olduğumuzu gördük. Çocukların, gözlem yetenekleri kuvvetli olduğu için eyleme geçip çözümü bulmada biz yetişkinlerden çok daha iyiler.

SosyalBen, her platformda dikkat çeken Z jenerasyonuna doğrudan dokunan bir vakıf. Sizin, bu jenerasyon hakkında öne çıkarmak istediğiniz bir özellik var mı?

Çocuklarımızın bugünleri hepimizin yarınları derken, yarınları da inşa edecek kuşakları yetiştirmemiz ama daha çok onlara yetişmemiz gerektiğine inanıyorum. Z kuşağı üzerinde gerçekleştirilen pek çok araştırma aktivist, girişimci, önder ve duyarlı bir neslin dönüşümün kendisi olacağını söylüyor. SosyalBen, yeni neslin sivil toplum kuruluşu olarak dönüşümü yaratacak çocuklarla birlikte çocuklar için hareket ediyor. Pandemiyle birlikte hayatımıza giren yeni normal kavramlarla olduğu gibi, Z kuşağıyla birlikte de aktivizm ve duyarlılık gibi özellikler diğer değerlerden daha fazla ön plana çıkıyor. Z kuşağını farklı kılan etkenlerden ziyade farklı değerler üzerine kendi yarattıkları çözümlerle dönüşümün bir parçası olmaları diğer kuşaklara cevap niteliğinde.

Kerem Efendioğlu
ADMINISTRATOR
PROFİL

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar