“Salgın döneminde insanların doğayla bağ kurmaya başlaması olumlu sonuçlanabilir”

“Salgın döneminde insanların doğayla bağ kurmaya başlaması olumlu sonuçlanabilir”

Türkiye’de doğanın yaşatılması amacıyla faaliyet gösteren Doğa Derneği’nin danışmanı Dicle Tuba Kılıç ile derneğin projelerini, koronavirüs salgınıyla değişen alışkanlıkların doğa üzerindeki etkisini ve bu dönemin ardından insanların bakış açılarında oluşabilecek değişimleri konuştuk.

Öncelikle Doğa Derneği’ni tanıyabilir miyiz?

Doğa Derneği 2002 yılında doğayı anlamak, korumak ve doğanın haklarını savunmak için kuruldu. Ana çalışma konularımız kuşlar, biyolojik çeşitlilik, önemli doğa alanları, bozkır ve sulak alan ekosistemleri, Kadim Üretim Havzaları ve doğa kültürü araştırmalarından oluşuyor. Derneğimiz destekçileriyle birlikte 2013 yılında Seferihisar Doğa Okulu’nu kurdu ve burada doğa kültürü araştırmalarını yürütmenin yanı sıra, bu kültürün yaşatılması için kurslar düzenlemeye başladı. Bu yılın başında, okul binamızın içinde Türkiye’nin ilk doğa koruma kütüphanesini açtık.

Doğa Kültürü – Mahmut Koyaş

Derneğin güncel projelerinden bahsedebilir misiniz?

Yüzlerce gönüllümüzle birlikte Anadolu’nun pek çok bölgesinde farklı konularda çalışmalar yürütüyoruz. Küçük akbaba gibi nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan kuş türlerinin korunması ve göç dönemlerinde kuşlar üzerindeki tehditlerin azaltılması için kurulduğumuz günden bu yana çalışıyoruz. İzmir’in Gediz Deltası başta olmak üzere tehdit altındaki Önemli Doğa Alanları’nda izleme ve koruma faaliyetleri yürütüyoruz. İzmir ve Muğla’daki Kadim Üretim Havzaları araştırması ve buradaki doğa dostu üretimlerin desteklenmesi yeni çalışma konularımız arasında yer alıyor.

Kadim Üretim Havzaları – Mahmut Koyaş

Koronavirüs salgınıyla tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kişisel bir karantina dönemi yaşıyoruz. Bu durumun çevre ve doğa üzerinde etkisi oldu mu?

Bu etkiyi ölçmek için biraz zaman geçmesi, insan yaşamında ve doğayla olan ilişkimizde ne gibi değişiklikler olacağını görmek gerekiyor. Evde geçirilen sürenin artması sonucunda bazı tüketimlerde değişiklikler oluşması kaçınılmaz ve elbette bunun olumlu etkileri olacaktır. Bunlara yakıt, çöpe atılan gıda, tekstil gibi tüketimlerde yaşanan azalma gibi örnekler verebiliriz. Ancak doğa üzerinde olumlu ve kalıcı etkiler oluşması için son 50 yılda gerçekleşen yok edişi tersine çevirecek yeni bir yaşam düzeni talep etmemiz gerekiyor. Bu süreçte doğayı yok eden projeler dünyanın her yerinde sürüyor. 

Salgın sonrasında insanların çevre ve doğaya bakış açılarında ne gibi farklılıklar olabileceğini düşünüyorsunuz?

Doğayı anlamaya ve aslında kendimizin de doğa olduğumuzu hatırlamaya başlıyoruz. Sosyal medyadaki paylaşımlar, insanların yıllardır konuşulan konuların aslında bir şaka olmadığını, gezegenimizdeki yaşamın tehlikede olduğunu idrak etmeye başladığını gösteriyor. Bu süreçte evdeki insanların doğayla bağlar kurmaya başlandığını ve bunun olumlu sonuçlanabileceğini düşünüyoruz.

Önemli Doğa Alanları’ndan Gediz Deltası – Mahmut Koyaş

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar