“Nasıl tepki verdiğimiz hayat kalitemizi belirliyor”

“Nasıl tepki verdiğimiz hayat kalitemizi belirliyor”

YÖRET Vakfı’nın Online Merak Ediyordum Öğrendim Dizisi’nin 27 Ocak’ta gerçekleşen söyleşisinin konusu “Okullarda Akran Arabuluculuk Uygulamaları ve Etkileri” oldu. Söyleşide Mission Eğitim ve Danışmanlık Kurucusu Nihan Karakaş; anlaşmazlıklar karşısında müzakerenin ve akran arabuluculuğun öneminden, arabuluculuğun nasıl uygulandığından ve bu sistemin etkilerinden bahsetti.

Herkesin anlaşmazlık yaşadığını ifade ederek sözlerine başlayan Mission Eğitim ve Danışmanlık Kurucusu Nihan Karakaş, “Anlaşmazlığın bir yaşı veya yeri yok. Hepimizin sevilmek, saygı görmek, anlaşılmak gibi ortak ihtiyaçları var. Bunun yanında hepimiz çok da özgünüz. Kendimize has doğrularımız, iletişim şekillerimiz, karakteristik özelliklerimiz ve kültürümüz var. Dolayısıyla anlaşmazlık yaşamak çok normal. Ancak verilen tepkiler, bu anlaşmazlıkları yapıcı ya da yıkıcı yapabiliyor. Bazı davranışlar çocukken öğrenilip, davranış kalıpları haline gelirse, insanlar hayatlarını çok daha iyi yönlendirebilir. Bu sebeple, anlaşma ve arabuluculuk becerilerini erken yaşta öğrenmek çok önemli” açıklamalarında bulundu.

“Karşıdakini anlamak aynı fikirde olmak demek değil”

Çok başarılı ve çok iyi yerlere gelebilecek öğrencilerin bazen anlaşmazlıklar sebebiyle başarısızlığa uğradığını ifade eden Karakaş, “Bu öğrenciler anlaşmazlık durumlarında kendilerini nasıl ifade edeceklerini bilmedikleri için arkadaşları tarafından dışlanıp, enerjilerini kaybedebiliyor. Oysa anlaşma ve arabuluculuk becerilerini erken yaşta öğretirsek, çok daha fazla yol kat edeceklerdir. Nasıl tepki verdiğimiz hayat kalitemizi belirliyor. Bazen karşıdakini anlamanın onun haklı olduğunu söylemek olduğu anlamına geldiği zannediliyor. Halbuki karşıdaki kişiyi anlayabilir ama aynı fikirde olmayabiliriz. Herkesin ortak bir isteği var, o da anlaşılmak. Okullarda anlaşmazlık çözümü eğitimiyle çocuklara müzakereyi, farklı hedeflere rağmen tartışma ve ikna yoluyla karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşma yollarını öğretiyoruz. Çocuklar çoğu zaman gördükleri şeyi yapıyor. Bu sebeple, bu konularda beceri kazanmadan önce kendilerinin farkında varıp, sonrasında bu davranışları düzeltmeleri gerekiyor” dedi.

“Duygular açığa çıktıkça çözümler de ortaya çıkıyor”

Çocukların müzakereyi öğrenmelerine rağmen konuşamayacak ve dinleyemeyecek kadar kızgın oldukları durumda arabuluculuğun devreye girdiğini belirten Karakaş, “Akran arabuluculuğuyla, çocuklar anlaşamadığı zaman, bir üçüncü akran arkadaşlarının yardımını alıyorlar. Normalde iki arkadaş kavga ettiği zaman bir öğretmen veya yönetici müdahale ediyor ve çocukları dinliyor. ‘Sen öyle yapmamalıydın’, ‘Sen özür dile’ gibi iyi niyetli yönergelerle o an kurtarılıyor. Fakat, duygular açığa çıkmıyor, empati kurulmuyor, çocuklar kendi çözümlerini bulmak için düşünmüyor. Bu nedenle, sonrasında sorunlar devam ediyor. Ancak, akran arabuluculuğunda çocuklar müzakere ederek, birbirlerini dinleyerek ve çözüm üreterek bir anlaşmaya varıyorlar. Arabulucular; yaratıcı düşünme, sorun çözme, liderlik, özsaygı, özgüven gibi becerileri geliştiriyorlar. Arabulucular, asla fikir vermiyor, anlaşmaya varma konusunda baskıcı davranamıyorlar. Sadece kolaylaştırma görevleri var. Tartışan arkadaşlarının konuşmasını sağlıyor, hislerini açığa çıkarıyorlar. Duygular açığa çıktıkça çözümler de ortaya çıkıyor. En sonunda bir anlaşma formuna yapacaklarını yazıp imza atıyorlar” diyerek süreci anlattı.

“Arabuluculara 12 saatlik eğitim verildi”

Okulda böyle bir sistemin kurulması için öğretmenler ve yöneticilerin işbirliğinin şart olduğunu belirten Karakaş, süreci bir örnek üzerinden “Önce çocuklarda heyecan yaratmak için artık büyüdüklerini ve kendi sorunlarını çözebileceklerini söyledik. Her sınıfta bu sorunları çözmede onlara yardımcı olabilecek iki kız, iki erkek arkadaşlarını belirlemelerini istedik. Bu arabuluculara 12 saatlik eğitim verildi. Anlaşmazlıkla ilgili tüm detaylar anlatıldı, kişileri sorundan ayırma gibi teknikler öğretildi. Dinleme ve netleşme eğitimi alarak, etkin dinlemenin ne olduğunu ve yansıtmayı öğrendiler. Empati kurmayı ve öfke kontrolünü de öğrenerek, arabuluculuk uygulamaları yaptılar. Bu arada, onlarla birlikte okulda bir arabuluculuk odası düzenledik. Bir kontrol mekanizması olması için rehberlik odasının yakınında konumlandırdık. Beraber panolar ve afişler hazırladık. 12 saat sonunda çocuklara büyük bir törenle sertifikalarını verdik. Burada arkadaşlarının sorunlarını çözmede yardımcı olacaklarına dair bir yemin ettiler. Böylece, arabulucu olmak bir ayrıcalık haline geldi ve daha çok sahiplenmelerini sağladı. Eğitim sonralarında takipler, kısa çalışmalar yaptık” sözleriyle aktardı.

“Anlaşmazlıkların yüzde 94,9’u anlaşmayla çözümlendi”

Yaptıkları çalışmanın sonuçlarına da değinen Karakaş, “Bu süreç sonunda anlaşmazlıkların yüzde 94,9’u anlaşmayla çözümlendi ve bunların yüzde 92’si tek bir arabulucuyla gerçekleşti. Uygulama sayesinde öğretmenlere daha çok zaman kaldı ve dersleri daha rahat anlatma fırsatı buldular. Çocuklar arkadaş edinme konusunda kendilerini geliştirdi, bu uygulamaları aile ilişkilerine ve mahalle arkadaşlarına taşıdı. Aynı zamanda öğrencilerin akademik başarılarında artış yaşandı ve çocuklar hayata daha olumlu bakmaya başladılar” dedi.

YÖRET Vakfı’nın bir sonraki etkinliği 3 Şubat günü “Türkiye’de Koruyucu Aile ve Evlat Edinme” üzerine gerçekleşecek.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar