“Kültür varlıklarının korunması için çabalıyoruz”

“Kültür varlıklarının korunması için çabalıyoruz”

15 yıldır kültür varlıklarının korunması ve topluma doğru şekilde tanıtılması için çalışan Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nı koordinatörü Ozan Torun’dan dinledik.

Vakfınız hakkında bilgi alabilir miyiz? 

Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı (KBGV), 15 yıldır kültür varlıklarının korunması ve topluma doğru şekilde tanıtılmasına çabalıyor. Bu süre içinde, çocuklarla kültürel miras eğitimlerinden arkeolojik kazılara destek olmaya, kamusal alandaki sanat eserlerinin restorasyonundan arşiv ve envanter çalışmalarına kadar temelinde kültür varlıkları olan pek çok projeyi hayata geçirdik. Bunların bir kısmı hâlâ devam ediyor. kulturbilinci.org’dan projelerimize ulaşabilirsiniz. 

Kaç kişilik bir ekipsiniz? Ekibinizde hangi meslek gruplarından insanlar var?

Vakfımızın aktif çalışan sayısı dört (rehber, antropolog ve restoratör). Bunun yanı sıra çok farklı meslek gruplarından 100’e yakın aktif gönüllümüz var. 144 kişilik Mütevelli Heyetimiz ise farklı alanlarda akademisyenler ve iş insanlarından oluşuyor. Uzmanlık alanlarına göre ağırlıkta olanlar mimarlar, arkeologlar, tarihçiler, turizmciler ve sanat tarihçileri.

Kültür Karıncaları Projesi’nde hedef kitleniz kimlerdir? Bu projeyle bugüne kadar kaç kişiye ulaşıldı?

Projemizin hedef kitlesi, devlet okullarında okuyan ortaokul seviyesindeki öğrenciler ile onların velileri ve öğretmenleri. Diğer bir hedef kitleyi ise projede görev alan farklı yaş ve ilgi gruplarından genç gönüllülerimiz oluşturuyor. Bugüne kadar yaklaşık 10 bin 300 Kültür Karıncası ve 865 Kültür Gönüllüsü bu projeyi deneyimleme olanağı buldu.

Bir proje başlatmadan önce nelere dikkat ediyorsunuz? Bir projenin bir diğerine göre önceliği var mıdır?

Öncelikle o projeye gerçekten ihtiyaç olup olmadığına ve belirlenen hedef kitlenin bundan ne ölçüde yarar sağlayabileceğine bakıyoruz. Zira bir projenin hayata geçmesi için o alanda bir eksiklik, boşluk, ihtiyaç veya talep olmalı. Bir projenin, yürütücüsü ile yararlanıcısının aynı hedefe gitmesi ve entegre çalışması önemli. Yoksa pek çok “yapmış olmak için yapılmış” proje var. Ayrıca proje etkilerinin sürdürülebilirliği ve bir tarafa avantaj yaratırken diğerini olumsuz yönde etkilememesi de dikkat ettiğimiz hususlar arasında.

Çalışmalarınızda, projelerinizde yaşadığınız zorluklar nelerdir?

Beklenenin altında kalan kamuoyu ilgisi ve orta-uzun vadede alınacak sonuçlara karşı         inançsızlık.

Perge’de ne oldu? “Bir Sütun Da Sen Dik” projenizin ardından Antalya’da faaliyet gösteren başka bir vakfın, dikilecek sütun kalmamasına rağmen bu projeyi aynı isimle devam ettirdiğini kamuoyuna duyurmuştunuz. Güncel durum nedir?

2018’in “Perge Yılı” ilan edilmesiyle, Antalya’da faaliyet gösteren ATAV, geçtiğimiz sene vakfımızın 2004-2012 arasında yürüttüğü kampanyaya benzer bir kampanya başlattı. Ancak kampanyayla ilgili hiçbir duyuru, basın bülteni veya yayınlanmış benzer bir metin içinde vakfımızın “PERGE’de Bir Sütun Da Sen Dik” projesine bir atıf yapılmadığı gibi, yeni başlatılan bu kampanyanın isminin de vakfımızın oluşturduğu geçmiş kampanyanın ismiyle bire bir aynı olduğunu gördük. Arkeolojik çalışmalara destek olunması elbette hepimizi memnun eden ve artması gereken bir tutum fakat bu tür faaliyetlerin, kolaya kaçıp geçmişteki bir örneği kopyalayarak değil, aksine benzer işler yapan ve statüde olan sivil toplum kuruluşlarının (STK) iş birliği içinde ve görüş alışverişiyle yapılması gerekiyor. Sürekli dile getirdiğimiz “sivil toplumun gelişimi” ancak bu şekilde gerçekleşebilir. Geçen sene yapılan destekler ve törenlerin ardından, Perge Yılı’nın sona ermesiyle bu konu da, başvurularımıza ve taleplerimize hiçbir somut geri dönüş alamadan ve maalesef arzu ettiğimizin aksine hiçbir iş birliği kurulmadan kapanmış oldu.

Dünyada ve Türkiye’de beğenerek takip ettiğiniz STK’lar hangileridir?

TOG (Toplum Gönüllüleri Vakfı) , ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği), TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) ve Tarih Vakfı’nın çalışmalarını takip ediyor ve destekliyorum.

Düzenli bağış hakkında düşünceleriniz nelerdir?

STK’ların yaşaması için elzem fakat ülkemizde algısal açıdan henüz çok uzağında olduğumuz bir olgu. Sosyal Bağış Hareketi’ne dahil bir kurum olarak umuyoruz ki bu oluşumla birlikte toplumdaki bilinç de değişecek. 

Gönüllülük nasıl olur?

Kendine ve topluma değer vererek, kazanımın çok yönlü olduğuna ve metalarla sınırlı olmadığına inanarak olur. Dayanışmacılığa ve toplumsallaşabilmeye bağlı.

Bir vakıf olarak, Türkiye’nin size nerelerde ihtiyacı var?

Somut/somut olmayan her türlü kültür varlığının nesnel, akılcı ve şovenizmden uzak yöntemlerle korunabilmesi için bizim gibi STK’ların sayılarının artması ve daha fazla destek görerek daha faydacı projelerin hayata geçirilmesi lazım.

2019 takviminizde neler var? Gelecek planlarınızdan bahseder misiniz?

KBGV olarak başta Kültür Karıncaları, Beşiktaş Yerel Tarih Projesi ve Tarih, Arkeoloji ve Sanat Seminerlerimize devam etmeyi, ulaştıkları hedef kitleleri nitel ve nicel açılardan geliştirmeyi hedefliyoruz. Bunları başardığımız takdirde, çok daha fazla ve çeşitli projeyi hayata geçirmek mümkün olacak.

Siz neden sivil toplumdasınız?

Beşeri gelişimin ve özgür düşüncenin ancak sivil toplumun gelişimine bağlı olduğuna inandığım için bu alandayım. Sivil toplumun yalnızca vakıflar, dernekler, meslek odaları gibi kurumlarla tanımlanmaması, aksine ortak ve dayanışmacı bir dünya görüşü olarak toplumda yerleşmesi gerektiğine inanıyorum.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar