Kullanılmayan Eşyalar İçin İleri Dönüşüm Hareketi

Kullanılmayan Eşyalar İçin İleri Dönüşüm Hareketi

Üç arkadaşın kurduğu Çöpçüler topluluğu, kullanılmayan eşyalardan yepyeni bir işlevi olan, farklı ve kullanılabilir eşyalar ortaya çıkarıyor. Onlar için şimdi “ileri dönüşüm” zamanı. Topluluğun üyeleri Berk Barutçu, Burak Ersöz ve Ozan Bekdikli’den Çöpçülerin hikayesini ve sosyal medyadaki yolculuğunu dinledik. 

Çöpçüler nasıl ortaya çıktı? Hikayesini dinleyebilir miyiz?

Berk Barutçu:Benim birkaç senedir aklımda olan bir şeydi. Ben video yaratıcısıyım, çok fazla YouTuberla çalıştım. Henüz YouTuber diye bir kavram ve bunun üzerinden para kazanma modeli bile yokken Youtuberlarla çalışmalarımız oluyordu. Burada tatlı bir kaynak, eğlenceli bir şey var, yapsak güzel olur diye kafamdan hep geçiriyordum. Ama ne olur, ne yapılır hiçbir fikrim yoktu. Sonrasında üçümüzde de bu düşüncenin olduğunu gördük. Biz çocukken de sokakta bulduğumuz şeyleri, çer çöpleri eve getirip “Ben bundan oyuncak yapacağım” diye düşünüyormuşuz. Ben de böyle şeyleri çok severdim. Bunun üzerine bir kanal olsa diye düşünürken, Ozan ve Burak da grafik üzerine bir Youtube kanalı mı açsak diye konuşuyorlardı. Ben de onlara bu fikrimden bahsettim. Ben kamera önüne geçemem, hayatta yapamam. Bu işi yapsa yapsa bu iki insan yapar dedim. Hem üniversiteden beri yakın arkadaşlar hem diyalogları da güzel. Onlara bahsettim ve öyle başladık. 

Burak Ersöz:Aslında yaptığımız işin ilk zamanlar “ileri dönüşüm” olduğunu bilmiyorduk. Daha sonrasında bunu araştırdık, geliştirdik ve üzerine konuştuk. 

Berk Barutçu:Bu aslında “Upcycle” denen bir kavrammış. 

Kanalın adı neden Çöpçüler?

Ozan Bekdikli:Biraz duygusal bir tarafı var benim için. Küçükken annem hep kızardı bana eve çer çöp topluyorum diye. “Çöpçü müsün sen?” diye çıkışırdı. İsim buradan geliyor. Kanala yakıştığını düşünüyorum.

Yurtdışında benzer örnekleri var mıdır? 

Berk Barutçu:Tabii, aslında yapılan şeyleri görünce bizim kafamız daha çok açıldı. 

Ozan Bekdikli:Globalde “upcycle” diye geçiyor, Türkçede de “ileri dönüşüm” demişler.Farkı da şöyle; geri dönüşümde cam, plastik, metal hammaddeye dönüştürülüyor. Mesela plastikten tekrar kullanılabilir ama daha kalitesiz bir plastik yapılıyor. İleri dönüşümde ise hiçbir şeyi atmıyorsunuz ve yeni, kullanılabilir bir ürün ortaya çıkartıyorsunuz. Tek kuralı var, farklı bir işlevi ve farklı bir tasarımı olacak. Her şey olabiliyor. Mesela Starbucks’tan bir kahve aldınız. Bardağın etrafına makrome ipi sarıp çok şık bir kalemliğe dönüştürebilirsiniz. Her şeyi değerlendirmenin sürdürebilirliğe etkisi oldukça yüksek. Çünkü tüketim toplumunda yaşıyoruz. Gerçekten çok çabuk tüketiliyor her şey. Her şeyden çabuk sıkılıyoruz. Bir sene içinde evinize aldığınız masadan sıkılıp atıyor ya da birine verebiliyorsunuz. Ama işte biz diyoruz ki atılmasın, alalım ve onu başka bir şey yapalım. O masayı parçalayalım bir kitaplık yapalım, kapı yapalım. Her şeye dönüştürülebiliyor. Biraz da bunu anlatmak istiyoruz aslında insanlara. İlk başta bir YouTube projesi olarak başladık. Çünkü en hızlı, en çabuk buradan ulaşabiliyoruz insanlara. Artık YouTube yeni nesil televizyon. YouTube’un izleyici kitlesinin yaş ortalaması küçük ve beslenmeye ihtiyaçları var. Şu an YouTube’da açıkçası aşırı kalitesiz içerikler var. YouTuber diye örnek alınan insanların verimli içerik ürettiğini düşünmüyoruz. Biz de dedik faydalı bir şey olsun. İleri dönüşümü anlatalım, yararlı şeyler öğrensin arkadaşlar. Farkındalık yaratalım istedik açıkçası.

Markaların dikkatini çektiniz mi hiç şimdiye kadar?

Ozan Bekdikli:Biraz çekmeye başladık galiba. Resmi olarak bir sponsorluk değil de, bir boya markası tüm boyalarımızı karşıladı. Bize reklam teklif etmediler. 

Berk Barutçu:Bizimle iletişime geçtiler ve boya yolladılar. Markalar açısından bayağı görünebilir oluyorsunuz. 

Ozan Bekdikli:Marka tarafından da fark edilmek istiyoruz aslında. Çünkü biz şu an her şeyi kendi imkanlarımızla yapıyoruz. Kullandığımız atölye bir arkadaşımızın atölyesi. Onun kirasına destek olarak biz de o atölyede çalışmaya başlayacağız. Ama istiyoruz ki kendimize ait bir atölyemiz olsun, deposu olsun. Çünkü mesela bulduğumuz her şeyi alamıyoruz, çok büyük parçalar oluyor, alıp götüremiyoruz. 

Bulduğunuz eşyaları “bununla şunu yaparım” diye düşünüp mü seçiyorsunuz, yoksa “bu aralar şöyle bir şey yapsak” diye düşünüp ona göre bir arayışa mı geçiyorsunuz? 

Ozan Bekdikli:İkisi de var aslında. Gördüğümüz anda bunu bir masaya, sehpaya dönüştürebiliriz diye düşüyoruz. Ya da bundan muhakkak bir şey yaparız diye düşünüp alabiliyoruz. 

Berk Barutçu:Bazen de sabah buluşuyoruz hep beraber. İlham gelmiş gibi herkes “bugün bunu yapacağız” diyor buluşmada. Birden bütün program değişiyor. 

İnsanlar sizi arayıp eşyalarını almanızı teklif ediyor mu?

Ozan Bekdikli:Bir takipçimiz ulaştı bize ve ekmek dolabını atacağını söyledi. Biz de aldık. Ne yaparız, ne ederiz diye düşündük. Bir minibar yaptık. YouTube kanalımızda yayınladık birkaç bölüm önce. Bayağı da güzel oldu.

Burak Ersöz:Etkileşimi de var yani. Bir takipçimizin bakkallardaki gibi bir ekmek dolabı varmış. Bunu şaraplığa çevirmek istediği için fikir alışverişi amacıyla bize ulaştı. 

Ozan Bekdikli:Onun dışında Instagram’dan fotoğraf atıp bunu neye dönüştürebilirim diye yazan insanlar da var. 

Berk Barutçu:Bu da keyifli bir şey; çünkü bizim de istediğimiz oydu. Biz bu işe başlarken müthiş YouTuberlar olalım, müthiş paralar kazanalım gibi bir düşünceyle başlamadık. Biz dedik ki belki bu vesileyle bir topluluk kurulur. Mesela o takipçimiz ekmek dolabı için fikir danıştı bize. Kendimizce bir fikir verdik ama belki iki gün sonra bizim atölyemize gelir, birlikte yaparız gibi bir şey hayal etmiştik. 

Var mı böyle planlarınız?

Berk Barutçu:Kendi atölyemizi açtığımız an tamamen halka açık bir atölye olacak. Normal çalışma saatlerinde herhangi bir şey yapmak istiyorsanız, malzemelerinizle gelip, bizdeki matkapları, tornavidaları, spiralleri kullanabilirsiniz. Evde atmak istediğiniz bir kitaplık var ama Ahmet’in de yapmak istediği bir fikir var. İkisi bir araya gelip atölyede birlikte de çalışabilirler. Hem malzeme hem alet ve edevattan anlayan birisini arayana kadar herkesi bir araya getirerek tatlı bir grup kurmak istiyoruz.

Kadıköy Belediyesi’ni nasıl haberdar ettiniz?

Ozan Bekdikli:Kedi evi yapmıştık. Bu kedi evini de Kadıköy’de bir yere koyalım dedik. Instagram’dan kedi evini paylaştık ve Kadıköy Belediyesi’ni etiketledik. “Böyle bir ev yaptık. Nerede ihtiyaç var, nereye koyabiliriz?” diye sorduk. Sonra yorumlar başladı. Kedi evini Kadıköy Belediyesi de ayrıca paylaştı. Herkes yazmaya başladı buraya getirin, burada yok, buraya lazım diye. Sonra Sahrayıcedit’te bir eve karar verdik. Orada bir kedi varmış, tedavi görüyormuş. O kedi gelince kalacak yeri yokmuş. Biz de gittik oraya verdik kedi evini. Bayağı mutlu oldular. Belediye ile ilk etkileşimimiz o zaman oldu. 

Berk Barutçu:Sonra Kadıköy gazetesinden Erhan Demirtaş bize ulaştı ve haber yapmak istedi. 

Ozan Bekdikli:Farkındalık açısından çok iyi oldu. 

Yeni yaptığınız ürünleri ne yapıyorsunuz?

Berk Barutçu:Ya hediye ediyoruz ya da bize kalıyor. 

Derneklerle konuşup bağışlamayı düşünüyor musunuz?

Berk Barutçu:Yaptığımız işler sonucu genelde dekoratif eşyalar çıkıyor. Bunların kime ne faydası olacak diye düşündüğümüz için böyle bir şeye kalkışmadık. Ama şöyle bir planımız var: Kediler için mama kabı, suluğu olan banklar hazırlayıp belediyeyle görüşüp şehre bunlardan koymak istiyoruz. 

Yapacağınız eşyaları nasıl buluyorsunuz? İnternetten mi bakıyorsunuz, yoksa tasarım kitaplarından mı?

Ozan Bekdikli:Baktığımız oluyor. Pinterest’ten bakıyoruz. Gördüğümüz şeyi birebir olarak yapmıyoruz fakat bize başka fikirler veriyor. Oradan ilham alıyoruz. Dışarı çıktığımızda da gördüğümüz birçok şeyden ilham alabiliyoruz. Cumartesi eskiciler çok oluyor Kadıköy’de. Biz de çıkıyoruz dışarı, onların sattıklarına da bakıyoruz. 

Sosyal medyada takipçilerinizle interaktif bir canlı yayın planlıyor musunuz? 
Ozan Bekdikli:
Biz normalde çalışıyoruz. Çöpçüler’e ayırabildiğimiz tek vakit hafta sonları. Bazen o iki günü de ayıramayabiliyoruz. Sosyal medyada aktif olma süremizi de etkiliyor bu ama dediğiniz gibi böyle bir şey istiyoruz. 

Burak Ersöz:Mini barı “ne olacak” diye paylaşmıştık. İnsanlardan çok fazla yorum gelmişti. 

Videolarda eşyaları kesip biçiyorsunuz. Daha önceden böyle el becerileriniz var mıydı?

Ozan Bekdikli: Güzel sanatlar mezunuyuz. Heykel okuyan bir arkadaşımız vardı. İlk onun atölyesinde çalışıyorduk ve teknik konuda ondan destek alıyorduk. Çünkü bazı konularda yetersiz kalabiliyoruz. Çok sıkıştığımız yerlerde ondan destek alıyoruz. 

Burak Ersöz:Yeni bölümlerde kaynak nasıl yapılır, matkap nasıl kullanılır gibi bölümler de olacak. Eğer insanları böyle bir şeye özendiriyorsak, işin teknik kısmını da göstermemiz lazım. Matkabı, spirali, tornavidayı, neyle neyi delebileceklerini konu alan bölümler de çekmek istiyoruz. 

Takip ettiğiniz hesaplar var mı?

Ozan Bekdikli: Onaranlar Kulübü diye bir oluşum var. Onlarla Instagram’dan takipleşiyoruz. Onların yaptığı şey biraz daha sanatsal bir olay. Örneğin, bir binanın ucu kırık olan su borusuna bir karakter kafası takarak ortaya bir sanat çıkartıyorlar. 

Berk Barutçu:Karşılıklı etkileşim halindeyiz fakat irtibat halinde değiliz. 

https://www.youtube.com/channel/UC28da8ZTK3luEq74-rQd3Yg

EDİTÖR: Merve Aydın

3 yorumlar
Kerem Efendioğlu
ADMINISTRATOR
PROFİL

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar