“Koronavirüs salgınında 24 Nisan Türkiye için tepe noktasıydı”

“Koronavirüs salgınında 24 Nisan Türkiye için tepe noktasıydı”

UNDP Türkiye’nin Yeni Ufuklar COVID-19 Özel yayınlarının yeni bölümü “Covid-19 ve Ekonomilerde Normalleşme”, 7 Mayıs günü İyi Niyet Elçisi Mert Fırat’ın moderatörlüğünde TEPAV İcra Direktörü Prof. Dr. Güven Sak’ın katılımıyla gerçekleşti.

Dünyanın ara bir döneme girdiğini belirten TEPAV İcra Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, bulaşıcı hastalıklara karşı hem devletlerin hem de sivil toplum kuruluşlarının hazırlıksız yakalandığını ifade etti. 2014’te ortaya çıkan Ebola’nın bir iz bırakmasına rağmen devletlerin bulaşıcı hastalıklarla ilgili bir gündemi olmadığını açıklayan Sak, “Dünyanın her tarafında aynı anda finansal bir duruş yaşadık. Birtakım malları ve hizmetleri artık tüketmemeye başladık. Örneğin Nisan 2019’la Nisan 2020 verileri karşılaştırıldığında, havayoluyla gelen yolcu sayısının yüzde 99, uzak sayısınınsa yüzde 96 olmuş olduğunu görüyoruz. Her sektörü bu derecede etkilemiş olsa tüm sektörlerde ani bir duruş oldu. Bu durum hastalığın ilk aşamasında ortaya konan tedbirlerden kaynaklandı. Sağlık sistemimizin çökmemesi ve Sağlık Bakanlığı’nın uygun politikaları hazırlaması adına veri toplayabilmesi için zamana ihtiyacımız vardı. Şimdi, ilk dönemin sonuna geliyoruz gibi gözüküyor” sözleriyle içinden geçtiğimiz süreci açıkladı.

“Bulduğumuz tedbir ekonomiyi durdurdu”

Epidemi modellerinden de bahseden Sak, “Üç grup olduğu varsayılıyor. Bunlar; enfekte olma olasılığı olanlar, enfekte olanlar ve hastalığa yakalanma oranının biraz yavaşlaması için bir süreliğine eve kapatılanlar. İnsanların bir gruptan diğerine geçmemesi için alınan tek tedbir de ekonomiyi durdurdu. Bu nedenle de, sektörler ekonomik olarak çok fazla zorlandı.

Şu anda ekonomiyi tekrar açma savının temeli de talep oluşturmaya dayanıyor. Bu süreç başladığında hiç kimse bunun iktisadi bir problem olduğunu düşünmüyordu. Bundan bir ay önce olayı sadece bir hastalık olarak algıladık ama aldığımız tedbirlerin sonucunda bunu iktisadi bir problem olarak da algılamaya başladık” dedi.

“Normalleşme sürecine bağışıklık kazanmış olan kişilerin kimliklerinin tespitiyle başlanabilir”

Virologların paylaştıklarından okudukları doğrultusunda 24 Nisan’ın Türkiye için tepe noktası olduğunu ifade eden Sak, “Tepe noktası, aktif vaka sayısının belli bir yüksekliğe erişmesi demek. Bu tür modellerde şimdi beklenen, aktif vaka sayısının azalmasıdır.  Türkiye’nin bu sürecin içerisine girdiğini düşünüyorum. Yapılan projeksiyonlarda, mayıs ortası veya haziran başı gibi hastalığın hızlı yayılmasını önlemek için getirilmiş olan tedbirlerin gevşetilebileceği yönünde bir beklenti var. Ancak, bu hastalığın ortadan kalktığı anlamına gelmiyor çünkü virologlara göre bunun asıl çözümü bir aşının bulunması. Dünyanın farklı ülkelerinde 100’den fazla aşı çalışması yürütülüyor. Aşı bulununcaya kadar, 12 ayla 18 ay arasında, bundan tam olarak kurtulabilme şansımız yok. Dolayısıyla bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmeye başlamalıyız.  Normalleşme süreci için buna bağışıklık kazanmış olan kişilerin kimliklerini tespit etmeye başlayabiliriz” sözleriyle sürece ışık tuttu.

Ekonominin geleceği konusunda iki görüş var

Ekonomiyi tekrar açmak için iki önemli parametreyi optimum noktada birleştirmek gerektiğini açıklayan Sak, “Bunun için negatif ekonomik etkiyi sınırlandırmak ve hastalığın yayılmasını engellemek gerekiyor. Dolayısıyla bütün işleri yaparken yeniden nasıl yapacağımızı düşünmemiz gereken yeni bir sürecin içine gireceğiz. Ekonomi konusunda iki görüş var. Ekonomik durum yukarıya doğru giden bir V de olabilir, Arap alfabesindeki B harfine benzeyen yukarıdan aşağıya inen, çok uzun bir süre düz devam eden ve daha sonra tekrar yukarı çıkan bir süreç de olabilir. İkincisi, ilkine göre daha muhtemel. Normalleşme denilen şey idari bir karar değil. Bizi sokağa saldıkları, yasakları kaldıkları andan itibaren hemen restoranlara gidecek miyiz? Kuaförler önünde sıraya girecek miyiz? Normalleşme, tüketicinin eski tüketici sepetine dönmesiyse gerçekleşebilir ve bunun hemen gerçekleşmesini bekleyemeyiz. Bunun için insanların pandemi yönetim sürecine ve tekrar piyasaya çıktıklarında gelir akımlarının devamlılığının olacağına dair güvenlerinin olması gerekir” diyerek önümüzdeki dönem hakkındaki görüşlerini paylaştı.

“Hem hastalıkla mücadelede hem ekonomik programların koordinasyonunda küresel işbirlikleri önemli”

Bu dönemde küresel işbirliklerinin önemine de değinen Sak, “Bu konuda yetkili kuruluş olan Dünya Sağlık Örgütü pandemi sürecinde yetersiz kaldı. O yüzden onun desteklenmesi, reformların yapılması gerekiyor. Daha operasyonel ve aktif olması lazım. Küresel işbirlikleri bu noktada önemli. Ayrıca, herkesin iktisadi planları altüst oluyor. ABD’nin diğerlerinden bir farkı var. Küresel sistemin kurucusu olarak, sistemin rezerv parasını basıyor. Ancak, öyle bir döneme girdik ki, Türkiye olarak ithalat ve ihracat yapamadığımız için şu anda bir kazancımız yok ama borçlarımız çok. Bu noktada ülkelerin birlikte hareket etmesi sonradan oluşacak sorunları ortadan kaldırır. Eğer küresel işbirliği olmazsa, o zaman süreç uzamış olur. Kimin neye ihtiyacı varsa onu sağlayarak, hem hastalıkla mücadelede hem ekonomik programların koordinasyonunda hızlı bir çözüm gerçekleştirebiliriz” dedi.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar