İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi dünyayı nasıl şekillendirdi?

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi dünyayı nasıl şekillendirdi?

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 75 yaşında. Bu anlaşma neden bu kadar önemli ve ilkeler risk altında mı?

Dünya tarihinde önemli bir dönüm noktasına işaret eden beyanname, 10 Aralık 1948 tarihinde Paris’te düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edildi. 

İnsan haklarına ilişkin en temel uluslararası anlaşma olarak görülen bildirge, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden üç yıl sonra kabul edildi. Söz konusu belge ile savaş sonrası dünyada insan hakları standartlarının temelleri atılmış oldu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Avrupa ve Orta Asya Departmanı Direktörü Hugh Williamson, ‘’Bildirge’nin özü, herkesin eşit doğduğu ve doğuştan insan haklarına sahip olduğudur. Bu haklar tartışmasızdır ve evrenseldir. Bu nedenle birçok insan hakları anlaşmasının da temelini oluşturmuştur’’ dedi.

Bildirgenin onaylandığı tarihte Birleşmiş Milletler’in sadece 58 üyesi bulunuyordu ve 48 ülke lehte oy kullanmıştı.

Bugün ise 190 üyeli BM’nin çoğu üyesi, Bildirge ilkelerine dayanan yasal olarak bağlayıcı anlaşmaları onaylamış durumda. Eşitlik ve sembolik önemden çok daha fazlasını içeren anlaşma, toplumların insan haklarına dayanan ve belirli bir zaman aralığına bağlı olmaksızın ilkeler sunan temel bir ‘’rehber’’ niteliğinde.

Cenevre Uluslararası İnsani Hukuk ve İnsan Hakları Akademisi Araştırma Çalışmaları Başkanı Erica Harper, ‘’Beyanname, çocuk haklarından cinsiyet ayrımcılığına ve işyerinde engellilik sorunlarına kadar çok çeşitli insan hakları konularını kapsayan anlaşmalara öncülük etti’’ diyor.

‘’Bu Bildirge, dünyada meydana gelen felaketlere cevaben hazırlandı. Ancak günümüzün parçalanmış ve kutuplaşmış siyasi atmosferinde, Evrensel Beyannamenin sembolik niteliğinin bile hayati önemi var, çünkü bu semboller birlikte neler kabul edebildiğimizi hatırlatıyor.’’

‘’İnsan hakları alanında zorluklar devam ediyor’’ diyen Williamson’ın dikkat çektiği gibi, ifade özgürlüğü, gösteri hakkı, örgütlenme özgürlüğü gibi birçok temel ilke, dünya genelinde ihlal ediliyor.

Williamson, ‘’Mülteciler durumunu ve ayrımcılığı düşünürsek, Avrupa mükemmel olmaktan çok uzak. Evrensel Beyanname’nin önemli bir maddesine göre, cinsiyeti veya etnik kökeni ne olursa olsun herkesin temel insan haklarına sahip olduğudur. Ancak Avrupa’da ırkçılık büyük bir sorun’’ dedi.

BM İnsan Hakları ve Uluslararası Dayanışma Bağımsız Uzmanı Cecilia Marcela Bailliet, ‘’AB, Evrensel Beyannamede belirtilen ilkelere saygı gösterme konusunda mükemmel bir örnek olmaktan uzak’’ şeklinde düşüncelerini aktardı.

‘’Avrupa’nın demokrasi ve insan haklarına saygı konusunda belli bir seviyeye ulaştığı düşünülüyor. Ancak gerçek şu ki mükemmel bir sistem yok. Örneğin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sığınma hakkı ve ülkeyi terk etme ve kendi ülkesine dönme hakkını düzenler. Avrupa’da ise insanların dolaşımına yönelik birçok kısıtlama söz konusu. Bu kısıtlamalar sadece usul ihlallerine değil, aynı zamanda yaşam hakkı ihlallerine ve hatta gözaltı durumlarında işkenceye kadar varan muamelelere yol açmıştır’’ eleştirileriyle konuya dikkat çekti.

Kaynak:

https://www.euronews.com/2023/12/10/how-has-the-universal-declaration-of-human-rights-shaped-the-world?utm_source=newsletter&utm_campaign=today_newsletter&utm_medium=referral&insEmail=1&insNltCmpId=209&insNltSldt=10080&insPnName=euronewsfr&isIns=1&isInsNltCmp=1

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar