“Hayalimiz Türkiye’nin oyun zenginliğini dünyaya duyurabilmek”

“Hayalimiz Türkiye’nin oyun zenginliğini dünyaya duyurabilmek”

Sabancı Vakfı’nın 14. Sezon Fark Yaratanlar’ını ağırladığımız özel söyleşi serimizin ikinci bölümünde Oyun Atlası’nın kurucusu Gökçen Göksel ile Oyun Atlası’nın kuruluş hikayesi, Fark Yaratanlar Programı ve gelecekte yapmak istedikleri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bir sosyal girişim olan Oyun Atlası, kaybolma ihtimali olan oyunları arşivleyerek yok olmamalarını sağlamak; bu oyunları yeniden üreterek oynanabilir hale getirmek ve oyun vasıtasıyla insana, tarihe, kültüre ve doğaya dokunmak için çalışıyor.

Kısaca Gökçen Göksel’i ve Oyun Atlası’nı tanıyabilir miyiz?

Merhaba, bana ve Oyun Atlası’na yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Sanırım sokakta oyun oynayan ve akşam yemeğine kadar gününü arkadaşlarıyla dışarıda geçiren son nesildenim. Bunun yanında ailem çok seyahat eden bir yapıya sahipti, yeni yerler keşfetmek zamanla bir tutkuya dönüştü benim için. Bu yüzden Seyahat ve Tur İşletmeciliği okumayı seçtim. Bu süreç yıllar içinde şekillenerek Oyun Atlası’na zemin hazırladı. Oyun Atlası geleneksel ve antik oyunların izini süren, yerinde araştırarak arşivleyen, oyunları yeniden tasarlayarak yaşatan, kültürel mirası oyun yoluyla aktaran bir sosyal girişim.

Oyun Atlası’nın kuruluş hikayesi nedir? Oyun Atlası’nı kurarken nereden ilham aldınız ve nasıl bir fark yaratmayı amaçladınız?

Çocukken ailece hafta sonu tatillerinde bile uzun yol yapar, yeni yerler görmek için her fırsatı değerlendirirdik. Çok küçük yaşlardan itibaren müzeler ve antik kentler benim oyun alanım olmuştu, ilk antik kent deneyimimde 5 yaşlarındaydım ve çok etkilenmiştim, “Burada çocuklar var mıydı?”, “Çocuklar oyun oynamış mı?” diye sorular sormaya başlamışım. Sonrasındaki tüm gezilerde bunu merak etmeye devam ettim, kendimce oyunlar geliştirip dönünce arkadaşlarıma uydurduğum oyunları anlattığımı hatırlıyorum. Oyun Atlası; seyahat etme tutkumun profesyonel mesleğime dönüşmesi ve çocukken sorduğum bu soruların peşine düşmemle ortaya çıktı diyebiliriz. Okuldayken “Gerçekten oyun oynamışlar mı?”, “Neler oynamışlar?” diye araştırmaya başladıkça kişisel bir merak olarak bu bilgileri toplamaya başladım, topladıkça hala bu kentlerde oyun kalıntıları olduğunu gördüm ve zamanla bu bölgeleri gezmeye başladım. Kişisel bir arşiv olarak bende birikmeye başladı.

Aynı yıllarda sivil toplumla tanıştım ve gönüllülükten başlayıp profesyonel çalışmaya dönen 20 yıllık bu yolculuk bana tüm birikimlerimi aktarmak için gerekli deneyimi kazandırdı. Üzerine makaleler yazılmış, kitaplarda toplanmış bu bilgiler sadece yazılı kaynak olarak kalmasın, bu bilgileri deneyime dönüştürerek yerinde ziyaret edilebilir, oynanabilir ve yaygınlaştırılabilir bir forma dönüştürmek istedim. Çeşitli atölye programları ile hem yetişkinlere hem de çocuklara eğlenceli ve öğretici birçok uygulama yapıyoruz. Oyunları yeniden tasarlayarak üretiyoruz. Kurumlara özel oyunlaştırılmış içerik hazırlıyoruz. Ülkemizin kültür kaynakları çok zengin. Ben de bu mirasın bir parçası olan oyunları ele alıp kültürel mirasın aktarımında bu şekilde bir fark yaratmak istedim.

Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programı’nda yer almak size ve Oyun Atlası’na nasıl bir fayda sağladı?

Öncelikle süreç çok keyifli ve heyecan vericiydi. Değerlendirme aşamasından, lansman gecesine kadar bol tempolu bir serüvenin içindeydik, en güzel kısmı da bu desteğin ve tatlı temponun bir yıl boyunca devam edecek olması. Görünür olmak ve sesimizi daha çok kişiye ulaştırmak açısından çok büyük bir fırsat, kişisel olarak da yaptığınız işin değer görmüş olması muhteşem bir motivasyon kaynağı oluyor. Hatta seçildiğimiz açıklandıktan sonra yaptığımız ilk Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar tanışma toplantımızda şöyle demiştim “Melike Şahin’in Bedelini Ödedim şarkısı gibi hissediyorum.” Çünkü gerçekten çok fazla “Olmaz bu iş.”, “Boşuna uğraşıyorsun.”, “Hayatını oyun peşinde gezerek mi kazanacaksın?”, “Kim ne yapacak bu bilgileri?”, “Kimse ilgi göstermez çok niş bir alan” gibi hayalinin peşinden koşan herkesin milyon kez duyduğu olmazlar diyarından geçtim. En çok bunun için önemli! Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programı, inandığımız, hayalini kurduğumuz işlerin peşinden gitmemizi destekliyor. Bir şekilde bizi gören, okuyan, izleyen insanlara ilham oluyoruz, vazgeçmeden “O yaptıysa ben de yapabilirim.” gücünü verdiğini düşünüyorum. Oyun alanında çalışma yapan veya yapmak isteyenler için muhteşem bir motivasyon olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde görünür olmak, biri bu alanda sesini duyurduysa “Arkasından ben de gidebilirim, deneyebilirim, nasıl yapmış bir sorayım, danışayım” diyerek harekete geçmesini ve yol alması için bir ivme kazanmasını sağlıyor.

Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programı’nın Oyun Atlası’na en büyük katkısı görünür olmamızla birlikte ilgisi olan, merak eden herkesin bizimle iletişime geçmesi ve oyun yoluyla karşılıklı bir bağ kurmamız. Öğretmenlerimiz ders programlarına nasıl dahil edebileceklerini sorarken ebeveynler çocuklarıyla oynadıkları geleneksel oyunları çekip yolluyor. Antik kent ziyareti yapan takipçilerimiz oyunları bulmaya çalışıyor, öğrenciler gönüllü olmak istiyor, değerli arkeolog hocalarımız kendi katkılarını sunuyor. Muhteşem bir diyalog alanı oluştu. Oyunun herkes için ve her yerde birleştirici bir güç olduğunun en güzel ispatı.

Size destek olmak isteyen bireyler ve kurumlar ne yapabilir?

Yaptığımız tüm faaliyetlerimizin sürdürülebilir olması için en önemli ihtiyaç tabii ki kaynak yaratmak oluyor. Faaliyetlerimizi kurumsal firmalar desteklerse daha çok kişiye ulaşmamıza, araştırmalarımızı devam ettirebilmemize ve ürün geliştirmemize imkan vermiş olur. Bu kapsamda Sabancı Vakfı’na destekleri için teşekkür ediyorum.

Bununla birlikte kurumlar atölye programlarımıza destek olup daha çok öğrenciye ulaşmamızı sağlayabilir. Okullar için geliştirdiğimiz oyunlaştırılmış müfredatı uygulayabilmemiz için kaynak yaratabilirler. Kurumların oryantasyon veya eğitim içeriklerini oyunlaştırılmış içerik olarak geliştirebilir ve uygulayabiliriz. Bireysel destekler için zaman zaman gönüllü çağrısına çıkıyoruz. Örneğin çeşitli uzmanlık alanlarında desteğe ihtiyacımız oluyor. Sosyal medya yönetimi, grafik tasarım, atölyelerde gönüllü eğitmenlik gibi…

Oyun Atlası olarak gelecekte neler yapmayı hayal ediyorsunuz?

Hayalimiz Türkiye’nin oyun zenginliğini dünyaya duyurabilmek. Türkiye, oyunun başkenti olabilecek bir zenginliğe sahip, çalışmalarımızla bu alanda ülkemizi temsil etmek ve yeni kuşaklara bu mirası aktarmak istiyoruz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar