Ülkeler mevcut iklim taahhütlerini yerine getirseler bile 2020 yılında doğan çocuklar iki kat daha fazla orman yangını ve üç kat daha fazla sel felaketi yaşayacak. Araştırmalar, günümüz çocuklarının büyükanne ve büyükbabalarından yedi kat daha fazla sıcaklık değişimleri ile karşı karşıya kalacağına işaret ediyor. Araştırmalar, 1960’ta doğanlara göre 2020 yılında doğan çocukların, ortalama iki kat daha
Ülkeler mevcut iklim taahhütlerini yerine getirseler bile 2020 yılında doğan çocuklar iki kat daha fazla orman yangını ve üç kat daha fazla sel felaketi yaşayacak. Araştırmalar, günümüz çocuklarının büyükanne ve büyükbabalarından yedi kat daha fazla sıcaklık değişimleri ile karşı karşıya kalacağına işaret ediyor.
Araştırmalar, 1960’ta doğanlara göre 2020 yılında doğan çocukların, ortalama iki kat daha fazla orman yangını, 2,6 kat daha fazla kuraklık ve neredeyse üç kat daha fazla sel ve kıtlık yaşayacaklarına işaret ediyor.
Uluslararası iklim araştırmacıları ekibi, bulgularının genç nesillerin güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve geleceklerini korumak için önemli ölçüde emisyon azaltım çağrısını tekrarladıklarını belirtiyor.
Araştırma sonuçları, Kasım ayında Glasgow’da yapılacak Cop26 öncesinde dünyanın dört bir yanındaki gençlerin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında acil eylem talep etmek için sokaklara çıktıkları günün sonrasında açıklandı.
Bugün 40 yaşın altında olan insanların, en iddialı iklim politikaları uygulansa da, sıcaklık dalgalarına, kuraklıklara, kıtlığa ve sel baskınlarına maruz kalma açısından daha önce deneyimlemedikleri bir yaşam süreceklerine işaret ediliyor.
İklim krizi birçok aşırı hava olayının olasılığını ve şiddetini etkiliyor
1960 ile 2020 yılları arasında doğan her nesil için; kuraklık, sıcaklık artışı, kıtlık, sel, tropik kasırgalar ve orman yangınları olmak üzere aşırı doğa olaylarına maruz kalma ihtimallerinin yüksek olduğu vurgulanıyor.
Değişik senaryolar düşünülerek yapılan araştırmalar, iklim krizinin birçok aşırı hava olayı türünün olasılığını ve şiddetini etkilediğini gösteriyor. Örneğin, 2021 yılında Kuzey Amerika’da yaşanan aşırı sıcaklıkların iklim krizi tarafından en az 150 kat daha olası hale geldiği öne sürülüyor.
Benzer şekilde, 2021’de şiddetli yağışlar sonucu Almanya’da meydana gelen sel felaketlerinin küresel ısınma nedeniyle dokuz kat daha fazla olduğu bildiriliyor.
Ülkeler mevcut iklim taahhütlerini yerine getirirlerse, 2020’de doğan neslin büyükannelerinden iki ila yedi kat daha fazla aşırı iklim olayları yaşayacakları belirtiliyor ve nesiller arası yükün gelişmekte olan ülkelerdeki gençler için daha fazla olduğunun altı çiziliyor.
2020 yılında Afrika’da doğan bir çocuk, iklim krizinin olmadığı bir dünyada yaşayan çocuğa göre yaklaşık 50 kat daha fazla sıcaklık dalgası ile karşı karşıya kalacak, orta gelir seviyesi ve altındaki ülkelerde yaşayan çocuklar, artan iklim değişiklikleri söz konusu olduğunda en savunmasız grupta yer alacaklar.
1.5 derece hedefini tutturmak için yaşanacak nesiller arası farkların çoğunu bertaraf edecek
Bulgular aynı zamanda, ülkelerin 1.5 derece hedefini tutturmak için yeterli önlemleri almaları durumunda, iklim değişikliği etkilerinde yaşanacak nesiller arası farkların çoğunun bir ölçüde bertaraf edilebileceğine işaret ediyor.
Önümüzdeki yıllarda emisyonlarımızı önemli ölçüde azaltmayı başardığımız takdirde, gelecek nesillerin yaşayacağı muhtemel kötü sonuçların önüne geçebilir, küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırabilirsek kuşaklar arası yükü en az yüzde 40 oranında azaltabileceğimiz ihtimali üzerinde duruluyor.
Kaynak:
