Kanada’nın Montreal Kentinde 7-19 Aralık tarihleri arasında gerçekleşen 15. Taraflar Konferansı’nın (COP15) odağında biyoçeşitliik kaybının önüne geçilmesi, kara ve okyanus alanlarının korunması yer alıyor. Fillerden bakterilere kadar dünyayı paylaştığımız yaşam formlarının çeşitliliğini oluşturan biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin bozulması neticesinde hızla tükeniyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından en son yayınlanan rapor, 1970 yılından bu yana Dünya
Kanada’nın Montreal Kentinde 7-19 Aralık tarihleri arasında gerçekleşen 15. Taraflar Konferansı’nın (COP15) odağında biyoçeşitliik kaybının önüne geçilmesi, kara ve okyanus alanlarının korunması yer alıyor.
Fillerden bakterilere kadar dünyayı paylaştığımız yaşam formlarının çeşitliliğini oluşturan biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin bozulması neticesinde hızla tükeniyor.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından en son yayınlanan rapor, 1970 yılından bu yana Dünya genelindeki vahşi yaşam popülasyonlarının ortalama yüzde 69 oranında düştüğünü gösteriyor.
Ülkeler, çevreyi iyileştirmek ve korumak için yeni bir küresel anlaşmayı müzakere etmeye hazırlanırken, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterras, kaybedecek zaman kalmadığı konusundaki uyarısını tekrarladı. Zirvenin açılış töreninde konuşma yapan Guterras, “İnsanlığın kitlesel bir yok oluş silahı haline geldiğini’’ ifade etti. Bu yıkım çılgınlığını durdurmak için COP15 Konferansı’nın ülkelere bir şans sunduğunu ifade etti.
Bir milyondan fazla tür, özellikle böcekler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ve 10 milyon yıldır görülmemiş bir hızla yok oluyorlar. 2022 Birleşmiş Milletler Küresel Arazi Görünümü (Global Land Outlook) raporunda, tüketim alışkanlıkları, artan nüfus ve küresel tedarik zincirleri nedeniyle dünyadaki toplam arazinin yüzde 40’ının zarar gördüğü belirtiliyor.
İki hafta sürecek olan BM müzakerelerinde alınacak nihai kararlarla, 2030 yılında şimdikinden daha sağlıklı ve nitelikli doğaya sahip bir dünyanın inşa edilmesi umut ediliyor. Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (UNCBD) kapsamında 196 ülkenin tamamının nihai anlaşmaya taraf olması gerekiyor.
10 binden fazla katılımcı bir arada
Aralarında hükümet yetkilileri, bilim insanları ve aktivistlerin bulunduğu 10 binden fazla katılımcı, doğal kaynakları koruma ve türlerin kaybını durdurma çağrıları eşliğinde zirveye katılıyor.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, ülkelerin 2030 yılına kadar topraklarının ve sularının yüzde 30’unu korumaları gerektiğine vurgu yaptı. Kanada’nın uluslararası biyolojik çeşitlilik finansmanına 350 milyon dolar değerinde destek vereceğini açıkladı.
Ormanlar ve deniz çayırı yatakları gibi sağlıklı ekosistemler, küresel ısınmayı kontrol etme yolunda kilit role sahip olmalarına rağmen, artan küresel sıcaklıklar, birçok ekosistemi ve hızlı uyum sağlayamayan türleri giderek daha fazla tehdit ediyor.
Halihazırda dünyanın kara alanlarının yüzde 17’si bir şekilde koruma altına alınırken, okyanusların yüzde 8’den azı korunuyor.
Konferans kapsamında müzakereler devam ederken, anlaşma taslağının halen belirsiz ibarelerle dolu olduğu belirtiliyor. Bu durum nihai kararlara uzanan yoldaki anlaşma eksikliğine işaret ediyor.
Müzakereciler, dünya liderlerinin çoğunluğunun katılmadığı bir zirvede iddialı bir anlaşmaya varılmasının zorluğuna dikkat çekiyor.
Kaynaklar:
