“Flört şiddeti, ilerleyen süreçlerde aile içi şiddete dönüşebiliyor”

“Flört şiddeti, ilerleyen süreçlerde aile içi şiddete dönüşebiliyor”

“Herkes İçin Adil Bir Dünya” sloganıyla faaliyet gösteren Uçan Süpürge Vakfı’nın Genel Koordinatörü Psikolojik Danışman Cemre Öztoprak ve Proje Koordinatörü Avukat Ceren Kurt, 28 Ocak tarihinde Radyo Gedik’te yayınlanan İyilik Elçileri’nin konuğu oldu. Öztoprak ve Kurt; toplumsal cinsiyet eşitliğinden, feminizmden, flört şiddetinden, Kader Değil Karar projelerinden ve 24. Kadın Filmleri Festivali’nden bahsetti.

Her ortam ve durumda şiddetsizliği savunan Uçan Süpürge Vakfı, 1996 yılında kâr amacı gütmeyen bir şirket olarak kurulmasının ardından 2009 yılında dernek statüsünü kazandı. 2017 yılından beri vakıf olarak faaliyetlerini sürdüren Uçan Süpürge Vakfı’nın Genel Koordinatörü Psikolojik Danışman Cemre Öztoprak, “Toplumsal cinsiyet eşitliği; haklara ve imkânlara eşit bir şekilde sahip olmayı, bunların eşit derecede erişilebilir olmasını ve bunlardan yararlanabilmeyi ifade ediyor. Hakların sadece hukuki ve siyasi boyutunun değil, toplumsal boyutunun da her alanda ve her yerde sürdürülebilir olmasını hedefliyor. ‘Farklı’ olan kişinin ötekileştirilmediği, ayrımcılıkla karşılaşmadığı bir ortamdan bahsediliyor. Bu; şeffaf, adil, demokratik ilkelere dayanan ve hak savunuculuğu bazında toplumsal yararlanma düzeyinin herkes için eşit olduğu bir düzen. Toplumsal cinsiyet kişilerin kendilerine atfettikleri cinsiyeti dünyaya nasıl sunduğuyla alakalıyken, toplumsal cinsiyet eşitliği de bunun ne derece sunulup sunulmadığıyla alakalı bir konu” açıklamalarında bulundu.

“Toplumda feminizmle ilgili çeşitli mitler var”

Feminizmin cinsiyetçi sömürüyü, baskıyı, ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi sona erdirmeyi amaçlayan bir hareket olduğuna değinen Öztoprak, “Bu noktada çok fazla yorumlama biçimi, feminist ekol ve yaklaşım mevcut. Ancak topluma yansıması çeşitli önyargıları barındırdığı için çeşitli mitler ve doğru zannedilen yanlışlar var. Başlıca karşılaştığımız mit, feministlerin kadınlardan oluşan bir erkek düşmanlığı ortamı ve topluluğu olarak görülmesi. Dünyada genel olarak hâkim feminist görüş tam tersine eşitlikçi bir yaklaşımla toplumsal haklardan yararlanabilme ve erişilebilirlik düzeyini artırma yaklaşımını benimsiyor. Bir başka mit, feministlerin anneliğe, evlilik gibi ilişki kurumlarına karşı çıkması konusu. Aslında burada karşı çıkılan evlilikte ve annelik sonrasında kadınlara atfedilen rollere ve kurallara karşı çıkılıyor. Ev içi emek olan ev içi işlerin paylaşılması gerektiğini ve çocukla ilgilenmenin ebeveynlerin sorumluluğu olduğunu dile getiriliyor. Yani evliliğin temelde bir kurum olarak değil, ilişki olarak görülmesi gerektiğine inanıyor. Bir başka mit de lezbiyenlikle feministliğin eş değer görülmesi. Feminist olan kadınların lezbiyen olduğuna dair tümevarımsal bir yaklaşım var. Oysa cinsel yönelimden bağımsız bir şeyden bahsediyoruz. Hem vegan hem lezbiyen hem feminist gibi bir prototip oluşturulmuş insanların zihinlerinde. Böyle bir profil olabileceği gibi olmayacağını da bilmeliyiz” dedi.

“Toplumsal roller ve aile ilişkileri flört şiddetini besliyor”

Flört şiddetine de değinen Öztoprak, “2017’den beri flört şiddeti üzerine çalışmalarımız devam ediyor. Üniversite gençleri ve topluluklarıyla çalışıyoruz. Flört şiddeti, yaş aralığı değişebileceği gibi özellikle 12-25 yaş arasında herhangi bir kişinin sürdürmekte olduğu romantik ilişkisinde fiziksel, cinsel, dijital, sözlü, psikolojik olarak bir şekilde şiddetle karşı karşıya gelmesi hali. Buna neden başvurduğumuz ya da bunlarla karşılaştığımız ilişkileri neden sürdürdüğümüz çok derinliği olan bir soru. Doğduğumuz ortam, bakım verenimizle ilişkimiz, bağlanma örtülerinin ne yönde geliştiği, kişilerin umut ve güven duygusunun 0-2 yaş döneminde ne kadar beslendiği bu sorunun cevabını etkiliyor. Umut ve güven duygusu yeterince alınmadığı takdirde sırf başkası bizi kabul etsin, sevsin diye otoriter ya da otoriteye boyun eğen kişilik yapılarına bürünme eğiliminde olabiliyor, onun istediklerini yapma eğiliminde olabiliyoruz. Aynı zamanda ilerleyen yaşlarda sosyalleştikçe, akran ilişkileri, medya ve sosyal medyayla olan iletişimimiz, diziler ve filmlerle kurduğumuz ilişkiler de önemli bir yer tutuyor. Toplumsal roller ve aile ilişkileri de bunu besliyor. Hatta akran ilişkileri bunu biraz normalleştirebiliyor. Flört şiddeti, ilerleyen süreçlerde aile içi şiddete dönüşebiliyor” şeklinde konuştu.

“Okula gidemeyen öğrencilerin 743 milyonu kız çocuğu”

Kader Değil Karar stajyer avukatlar atölyesinden bahseden Proje Koordinatörü Avukat Ceren Kurt, “Salgın sebebinin etkileri göz ardı edilmemeli. Şu anda okula gidemeyen öğrencilerin 743 milyonu kız çocuğu. Bu kız çocukları evde eğitim görüyor ama örgün eğitime geçildiğinde okula dönüp dönemeyecekleri, evde gördükleri ayrımcılık, baskı, şiddet ne boyutta bilinmiyor. Bu durumun çocuk yaşta erken ve zorla evliliklere olumsuz yönde sirayet edeceğini düşünüyoruz. Bunun önüne geçmek için stajyer avukatlara eğitimler veriyoruz.  Hakimlerin verdikleri kararların nasıl ihlaller doğurduğunu, avukatların doğru veya yeterli savunma yapamadıklarını ya da yasa koyucuların doğru yasalar koyamadıklarını görüyoruz. Bu bilinçle stajyer avukatlara eğitimler verilirse meslek hayatlarında ihmaller olmaz, sıfır tolerans politikası gösterilir. Bu sebeple, stajyer avukatlara 6284 sayılı kanun, İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eğimi, insan hakları, küçük yaşta erken ve zorla evliliklere dair farkındalık eğitimleri veriyoruz” dedi.

“Yaptırımlar ve caydırmalar olmadığı sürece cinayetler devam ediyor”

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun sadece kadına yönelik şiddet durumunda nasıl yaptırımlar uygulanacağını değil, bu şiddetlerin karşısında nasıl koruma ve önleme tedbirlerinin alınacağına dair yol göstermesi sebebiyle çok önemli olduğuna dikkat çeken Kurt, “Sözleşmenin uluslararası olması da ülkelere sorumluluk yüklüyor. Halihazırda ülkelere yüklenen sorumluluklar sayesinde bütüncül politikalar izlenebiliyor. Yaptırımlar ve caydırmalar olmadığı sürece cinayetler devam ediyor. Birçok kişinin cinayet işlemeden önce ne kadar yıl hapis cezası alabileceğine, ne kadar indirim alabileceğine dair internet araştırmaları yaptığını görüyoruz. Bunun sonucunda da cinayetler işlenmeye devam ettiği için bu yaptırımların yeterli değil olmadığını düşünüyoruz. Israrla her yerde sözleşmenin ve kanunun ne olduğunu ve kadınların şiddete maruz kaldıklarında neler yapabileceklerine ilişkin bilgileri anlatmalıyız” ifadesinde bulundu.

“Festivalin başvuru süreci 26 Şubat’a kadar devam ediyor”

24. Kadın Filmleri Festivali’ne de değinen Kurt, “Kamera arkasında yer alan kadınların emeğini görünür kılmayı, çalışmalarını ve seslerini daha fazla duyurmayı amaçlıyoruz. Geçen sene pandeminin de dijitalleşmeye olan etkisiyle 109 ülkeye ulaştık. Hem evde kalmanın önemine hem de toplumda kadınlara yöneltilen olumsuz söyleme dikkat çekmek için Evde Kaldık temasını belirlemiştik. Bu sene ise temamız, daha pozitif bakabilmeye ihtiyaç duyduğumuz bir süreçten geçtiğimiz için Araftan Çıkmak. Festivalin başvuru süreci 26 Şubat’a kadar devam ediyor” dedi.

“Daha iyi bir dünyayı birlikte yaratmak dileğiyle” sloganıyla Serpil Güzel Ün’ün gönüllü olarak hazırlayıp sunduğu Radyo Gedik’te yayımlanan “İyilik Elçileri” programının, Uçan Süpürge Vakfı ile gerçekleşen yayınının podcastine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar