“Dünya, paylaşım ve kolektif çalışma dünyası”

“Dünya, paylaşım ve kolektif çalışma dünyası”

BM’nin dünyanın dört bir yanından değişime öncülük eden gençleri buluşturduğu “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için 17 Genç Lider Programı”nın yeni dönemi için Türkiye’den seçilen tek genç lider olan Twin Science’ın kurucu ekip üyesi Okan Dursun ile buluştuk ve girişimcilik, sosyal fayda, hayaller ve hedefler üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Twin Science nedir? Bize kuruluş hikâyenizden ve projelerinizden bahseder misiniz?

Bunun için Young Guru Academy (YGA) ile başlamak gerekir. YGA, yaptığı çalışmalarda çift kanatlı olarak tanımlanan, vicdanlı ve donanımlı rol model gençler yetiştirmeyi amaçlayan ve dünyaya pozitif etki yaratacak projeler geliştiren bir gönüllülük ve liderlik programı. Ben YGA ile 2015 yılında Özyeğin Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği okurken tanıştım. Programa seçildikten sonra, 4 bin saatten fazla gönüllü olarak projelerde yer aldım. Suriyeli mülteciler, devlet koruması altındaki yetim çocuklar, görme engelli çocuklar gibi pek çok proje kapsamında Türkiye’nin pek çok bölgesindeki köy okullarını ziyaret etme imkânımız oldu ve şunu fark ettik: Dünyanın en büyük problemleri Birleşmiş Milletlerin belirlediği 17 madde ile sınırlandırılıyor ancak gördük ki eğitim bunun en önemli noktası.

Ziyaretlerimiz sırasında okullarda ekipman eksikliği ve müfredatta da kodlama, robotik ve yapay zekâ gibi konularda eksiklikler olduğunu gördük. Madem biz bu okulları ziyaret ediyoruz, neden çocuklara bilimi, teknolojiyi ve dünyanın geldiği son noktayı aktarmayalım diye düşünerek kendi müfredatımızı yazdık. Hazırladığımız 100 haftalık içerikle sürtünme kuvveti, enerji dönüşümü, potansiyel enerji gibi bilim konularını ele alırken bir yandan da birlikte başarma, empati kurma gibi sosyal ve duygusal becerileri de çocuklara aktarmak istedik. Dünyadan emsal kitleri alarak çocuklar için konuları biraz daha renklendirmeye de çalıştık. Bu noktada içerik bize ait ancak ürün bize ait olmayınca istediğimiz etkiyi yaratamadığımızı fark ettik.  Ardından dünyadaki tüm ürünleri inceledik ve oturup kendi bilim kitimizi hazırladık. 2015 ile 2017 arası bizim için araştırma ve geliştirme fazı oldu.

Twin, 2017’nin Ekim ayından bu yana aslında 70’i aşkın ülkede 1 milyondan fazla çocuğa STEM eğitimi sağlıyor. Bu içerikleri Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu bir şekilde veren dünyadaki tek eğitim şirketiyiz. Çocukları iklim değişikliği, temiz su, dünyadaki fırsat eşitsizliği gibi problemler hakkında bilinçlendiriyoruz. Aynı zamanda teknolojiyi de anlatıyoruz ki çocuklar bu problemleri teknolojiyi kullanarak çözsün. Bu iki vizyonu birleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Bir mobil uygulamamız var. Bu uygulama üzerinden çocuklara animasyon filmleri izletiyoruz, farklı konularda sorular sorarak onların bilinçlenmesini sağlıyoruz ya da oyunlar oynatıyoruz. Bilim kitleri ile de öğrendiklerinden yola çıkarak prototip oluşturabiliyorlar. Bilim kitlerinde, elektronik parçalar bulunuyor. Bu parçalar, mıknatıs aracılığı ile birbirleriyle birleşebiliyor ve legolar ile uyumlu. Böylelikle çocuklar ışık, ses, hareket gibi çıktılar sağlayan basit ama etkili modülleri evdeki malzemelerle bir araya getirerek kendi projelerini ptototipliyorlar. Oluşturacakları projelerle çocukların dünyanın kuraklık, iklim değişikliği gibi problemlerine çözüm sağlamasını istiyoruz. Her yıl düzenlediğimiz yarışmalarla da çocukları motive ediyor, ödüllendiriyor ve diğer çocuklara da ilham olmasını amaçlıyoruz.

Twin, farklı platformlarda birçok ödül de aldı. Bir tanesi Bett Awards olarak adlandırılan ve eğitimin Oscar’ı olarak söz edilen bir ödül. Eğitimde fırsat eşitliği gündeminde 2022 yılında bir ödül daha aldık. World Economic Forum’da dünyanın en akıllı yapay zekâ ürünü seçildik ve bu yıl dünyanın en etkili 100 teknoloji şirketi arasına girdik. Avrupa’da da en faydalı akılcı ürün olarak Play for Change adında bir ödül aldık. Tüm bunlar bizi bir sonraki adıma gitmek için oldukça heyecanlandırıyor. Bu beş yıllık yolculukta İstanbul ve Londra’da iki adet ofis açtık. Bu yıl Amerika’da bir ofis açıyoruz. Seneye de hayalimiz Singapur’da ofis açmak.

Mevcut eğitim sisteminde sizce ne gibi sorunlar var ve Twin Science bu sorunlara nasıl çözümler getiriyor?

Bence öğretmenlerin bilgi seviyesi ve bilinci çok kıymetli. Millî Eğitim Bakanlığı ve birçok kuruluş bu alanda çalışmalar yürütüyor ancak konu bilim, yapay zekâ, kodlama gibi teknolojik başlıklar altında olunca biraz öğretmenin de ilgisinin olması gerekiyor. Bu sebeple öğretmenlerin güncel bilgiye erişimi ve dünyanın nereye gittiği ile ilgili sürekli bilgi sahibi olmaları oldukça değerli. Biz bunu kapalı bir öğretmen platformu kurarak yaptık. Öğretmenler bu platformda yer alan içerikler ve etkileşimler aracılığıyla bilgi akışını sağlayabiliyor.

İkinci sorun da müfredat konusu. Çocukların yaşına ve ilgi seviyesine göre bir müfredat sağlama ve kişiselleştirilmiş eğitim çok önemli. Dördüncü sınıftaki her öğrencinin aynı konuyu aynı ilgiyle dinlemediğini hepimiz biliyoruz. Twin ile yaptığımız şey daha kişiselleştirilmiş, çocukların ilgi ve bilgi seviyesine göre sunduğumuz bir eğitim modeli. Biz çocukların ilgi duyduğu bir şey aracılığı ile daha çok bilgi edineceğini ve o konuyu seveceğini düşünüyoruz. Çocukların ilgi alanına göre konuları biraz daha esnetebilmenin önemli olduğunu biliyoruz. Biz buna ayrıca interdisipliner öğrenim modeli de diyoruz; çünkü aynı anda birçok disiplini görebilmelerini ve ilgilendikleri disiplinde derinleşebilmelerini sağlıyoruz.

Ayrıca okullarda ve müfredatta gördüğümüz diğer eksiklik de öğrencilere bilim ve teknoloji tarafının yeterli derecede verilmemesi. Bizim eğitim modelimiz çift kanatlı bir bakış açısına sahip. Donanım ve vicdanı aynı anda veriyoruz. Dünyada da bunu adlandıran ilk eğitim şirketiyiz. Çift kanatlı eğitim önemli çünkü bugünün çocukları hem dünyanın teknolojisini bilmeli hem de bu teknoloji ile problemleri nasıl çözebilir ve dünyaya nasıl fayda sağlayabilir bunlar üzerine düşünmeli. Çift kanatlı eğitim modeli, eğitim sisteminde eksik olan ve bizim sağladığımız bir diğer kısım.

Twin Science STEM öğrenimini SKA eğitimleriyle birleştiren bir müfredata sahipsiniz. Sizce çocukların bu iki alanı beraber öğrenmesi neden önemli?

Bu konuda birkaç istatistik paylaşmak istiyorum. Bugünün meslek gruplarının yüzde 40’ı önümüzdeki yıllarda kaybolacak. Her yılda da yeni becerilere ait yüzde 13 yeni meslek grubu doğacak. Bu beceriler de İngilizce ismiyle green skills (yeşil beceriler) olarak adlandırılıyor. Sürdürülebilirlik mühendisliği gibi iyilik için beceriler gerektiren meslekler ortaya çıkacak. Dünya değişiyor ve bu değişimin içinde olan günümüz çocuklarının ancak yüzde 50’si bu değişime hazır. İstatistikler bunu gösteriyor. Bu değişim sonucunda nasıl bir dünyayla karşı karşıya kalacağız hiçbirimiz bilmiyoruz. Birçok tahmin var, yaşayıp göreceğiz.

Ancak meslek adları veya unvanlar değişse de bu unvanlara insanları taşıyan bazı beceriler hiç değişmiyor. Biz ise çocuklara bu becerileri, en son teknolojiyle birlikte ve dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu sürdürülebilirlik başlıklarıyla sağlayarak geleceğe tamamen hazır olmalarını amaçlıyoruz. Baktığımızda 2030 gibi çok önemli ve kritik bir son tarihimiz var. Bu 17 problem 2030 yılına kadar çözülürse dünya daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir yer haline gelecek. Birleşmiş Milletler o zaman “Bunu tek başımıza yapamayız, herkesin bu konuda bilinçlenmesi ve bireyden topluma adım atılması gerekir” demişti. Bugün görüyoruz ki 2030’a kadar daha çok yolumuz var. Hatta belki bu amaçlara ulaşmamız 2030’u da geçebilir. Bugün bunları yaşamamızın temel sebebi ise daha büyük jenerasyonun bu konudaki bilinç eksikliği. Erken yaşta çocukları bu konularda eğitebilirsek, yıllar boyunca bu etkiyi taşıyarak yaptıkları projelerle, verdikleri kararlarla dünyayı daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir yer haline getirebilirler.

Twin için çocukların bu değişime hazır olması çok önemli ancak ondan da öte olan şey dönüşümün liderleri olacakları için daha donanımlı ve vicdanlı şekilde sürdürülebilirliği ele alıp bu alanda projeler yapıp dünyayı daha iyi bir noktaya götürmeleri. Özellikle bizim hedef yaş aralığımız olan 5-14 yaş arasındaki öğrenci grubu için Twin’in bu konudaki katkısı çok değerli diye düşünüyorum.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için seçilen 17 gençten biri oldunuz öncelikle tebrik ederiz. Bize bu deneyiminizden bahsedebilir misiniz?

Bu benim için de çok mutluluk verici. Hem Türkiye’den bu konuda çalışan tek genç olmam hem de Twin ile yaptığımız projelerin dünyaya ilham verecek ve öncü olacak noktaya gelmesi beni çok mutlu ediyor.

Her iki yılda bir bu programa 17 ile 29 yaş arasında dünyadan sürdürülebilirlik konularında çalışmalar yürüten ve bu konuyu kendine dert etmiş kişiler seçiliyor. Bu yıl 190 ülkeden 6 binin üzerinde başvuru alındı ve 17 hedef için kişi seçildi. Türkiye’den de ben seçildim. Önümüzdeki süreçte bu 16 arkadaşımla birlikte ve Birleşmiş Milletler çatısı altındaki UNDP, UNICEF gibi birçok farklı kurumla farklı projeler yürütüyor olacağız. Dünyayı pozitif yönde geliştirmek ve değiştirmek adına bu projelerimizi nasıl ileriye taşıyabiliriz, birbirimize nasıl katkıda bulunabiliriz bunu konuşacağız.

Diğer 16 arkadaşımın arasında benim gibi sosyal girişimci olanlar da var. Örneğin astronot olma hayali olan bir genç arkadaşımız var, o da sürdürülebilirlik eğitiminin tüm çocuklar için ve özellikle kız çocukları için erişilebilir olması gerektiğine inanıyor ve bu alanda çalışıyor. Kendisi de yaptığı çalışmalar ile bu alanda bir rol model. Yakın zamanda da uzay yolculuğu ile ilgili bir çalışması olacak diye biliyorum. Paralimpik bir yüzücü arkadaşımız var, kendisi bir şampiyon. Tanzanya’dan bir arkadaşımız atık pilleri dönüştürerek tekrar kullanımını sağlayan bir girişime sahip. Hindistan’dan eğitim modeli üzerine çalışan bir arkadaşımız var. Brezilya’dan ve Fransa’dan cinsiyet eşitliği üzerine çalışan arkadaşlarım var. Ben bu kadar çeşitliliğe ve farklı özgeçmişe sahip insanla bir arada olmaktan dolayı çok mutluyum. Birbirimize nasıl yardımcı olabiliriz onu konuşuyoruz. Birleşmiş Milletler çatısı altında hem Türkiye ofisi ile hem de diğer yerel ve global ofislerle bu 17 maddeyi 2030 hedefine uygun bir şekilde nasıl büyütebiliriz, nasıl daha da geliştirebiliriz, nasıl topluma daha yararlı bir hale getirebiliriz bu konuları çalışacağız.

Paralelde de Birleşmiş Milletlerin davetlisi olarak katıldığımız, konuşmalar yapıp bu alanda gençleri bilinçlendirdiğimiz, hem online hem de fiziksel konferanslar oluyor. Bu konferanslara Birleşmiş Milletlerin Türkiye’den seçilen genç lideri olarak gidip hem ülkemizi temsil edecek hem de projelerimizi anlatacağım.

Gelecekte neler yapmayı istiyorsunuz? Bir hayaliniz veya planladığınız bir projeniz var mı?

Çok var. Çok hayal kuruyoruz. Hayaller rakam olunca da hedefe dönüşüyor. Twin ile hedefe dönüştürdüğümüz bir hayalimiz var. 2023 yılında Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünde 1 milyon çocuğa ulaşmak istiyoruz. Bizim için etkiyi artırmak ve daha fazla çocuğa ulaşmak çok önemli.  Eğitim, yaşadığımız sorunların kökeninde yatan bir problem ve biliyoruz ki onu çözdüğümüz zaman birçok problem çözülecek. Ancak bir yandan da sekiz insandan birinin açlıktan öldüğünü biliyoruz. İklim değişikliği ise diğer bir konu. Her yıl sıcaklıklar artıyor, buzullar eriyor. Aslında bakarsak gelecek ile ilgili çok karamsar bir tabloyla karşı karşıyayız. Biz yaptığımız projeler sayesinde geleceğe daha umutlu bir şekilde bakabiliyoruz ancak daha yapılacak çok şey var. Bu alanda çalışan ve benim destek olmaya çalıştığım çok fazla genç arkadaşım var. Dolayısıyla farklı alanlardaki problemler hakkında çalışmalar yapan arkadaşlarımı desteklemek benim kişisel olarak en büyük hayalim ve motivasyonum; çünkü başka türlü olmayacak.

Dünya, paylaşım ve kolektif çalışma dünyası. Picasso’nun çok sevdiğim bir sözü var: “Hayatın anlamı hediyenizi bulmaktır. Hayatın amacı ise onu başkalarına vermektir (The meaning of life is to find your gift. The purpose of life is to give it away). Hayatın anlamı gerçekten “ben bu dünyada iyi ki varım, bu sebeple bu dünyadayım” diyebileceğiniz o hediyeyi bulmak. Ancak daha anlamlı olan ise bu hediyeyi paylaşıp daha fazla insana ulaştırmak. Ben, birlikte bulunduğum insanlarla ve dünyaya fayda sağlama motivasyonumla o anlamı bulduğumu hissediyorum. Bunu daha fazla insana ulaştırmak, daha fazla insana dokunarak onları bilinçlendirmek ve sorunları çözme noktasında birleşmek ise benim kişisel hayalim. Bunu da lokal değil daha çok global düzeyde gerçekleştirmek istiyorum. Gittiğim her dünya ülkesinde bir telefon açıp yemek yiyip çok yakın arkadaşlık ilişkimizin olduğu insanlarla bunu yapmak istiyorum. Kendimce bu şekilde global bir vizyonum ve hayalim var. Bunu da dünyaya faydalı ve daha sürdürülebilir hayat amacı taşıyan insanlarla yapmak isterim.

Sürdürülebilir kalkınma amaçları için çalışmak isteyen gençlere ve sosyal girişimci adaylarına bir tavsiyeniz olur mu?

Kendi hayatımın dönüm noktalarına dönüp baktığımda, bu noktaların hep çalışacağım ve beraber projeler yapacağım güzel insanlarla tanışmak olduklarını görüyorum. “Etrafındaki beş kişinin ortalamasısın” diye bir söz var, gerçekten de doğru. Kimlerle arkadaşlık ediyorlar, kimlerle vakit geçiriyorlar, kimlerle nasıl hayaller kuruyorlar… Etrafındaki beş kişiye dönüp bakmaları kıymetli.

Ancak bu insanları bulmak çok kolay değil; çünkü gerçekten herkesin hayatı farklı şekilde akıyor, bu vizyonu ve misyonu taşıyan çok az insan oluyor. Bence bir şeyin arayışında olan insanların peşinden gitmek en önemlisi. O insanları da bulmaları için benim gördüğüm birkaç adres var. Bir tanesi benim hâlâ içinde bulunduğum YGA. Her yıl YGA’nın bir zirvesi oluyor. Bu zirveden sonra çok aşamalı mülakatlarla 50 bin üzerinde başvuru alıp her yıl 50 öğrenciyi bu programa seçiyorlar. YGA ve benzeri birçok sivil toplum örgütü ve liderlik programı var. Bu programları araştırmalarını ve dahil olmalarını öneririm. O komünite içerisindeki insanlarla kurdukları ilişkiler, onları bir sonraki adıma ve hayal ettikleri noktaya ulaştıracaktır diye düşünüyorum. İş dünyasında business to business, business to customer denir. Ben günümüz dünyasını ise human to human olarak adlandırıyorum. İnsandan insana olan bir dünyaya doğru gidiyoruz. İnsan faktörünün otomasyonla azalacağını; ancak işin katma değer yaratan kısmında insan faktörünün çok önemli olacağını düşünüyorum. O sebeple networking, kendini anlatabilme, diksiyon, vücut dili, insanlarla doğru iletişim kurma becerisini geliştirme, insan ilişkileri ve psikolojisi gibi alanlarda gençlerin kendini geliştirmesi gerekiyor. Her jenerasyon değişiminde bulunan jenerasyondan çok daha iyi eğitim almış ve çok daha güçlü hayalleri olan insanlar oluyor. Dolayısıyla bir dil bilmek yetmiyor artık. İngilizceyi herkesin bildiği varsayılıyor. “Çince biliyor musun, İspanyolca biliyor musun” gibi sorular ile karşılaşıyoruz. Aynı zamanda “Javascript biliyor musun, C+ biliyor musun” diye de soruluyor.

Sosyal girişimci olmak için de önce sosyal bilincin ve dert ettiğin bir problemin olması gerek. Bunu zaten sokağa çıktığında bulabilirsin. Dünyanın yaşadığı belli başlı problemler var ve bunların hangisini sen dert edeceksin, bu kişinin kendi inisiyatifinde. Girişimci insanı ele almaya başlarsak iş daha hassas bir noktaya geliyor. Liderlik, ekip kurmak gibi daha farklı becerilerle kendini donatman gerekiyor. Ancak dediğim gibi en önemlisi doğru ve iyi insanlarla tanışmak ve onlarla etrafını çevirmek. Ürün, ekip ve bütçe kısmına baktığımızda bence en kıymetli kısım ekip. Ekip doğru ise girişim kurabilir ve kolayca yatırım alabilirsin.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar