“Devlet koruması altında 15 bin çocuk varken koruyucu aile sayısı altı bin civarında”

“Devlet koruması altında 15 bin çocuk varken koruyucu aile sayısı altı bin civarında”

Desteğe ihtiyacı olan her çocuğun yardım eline muhtaç olduğu gerçeğinden hareketle, tüm çocuklara maddî, mânevî, sağlık ve eğitim başta olmak üzere tüm alanlarda destek olarak çocukların aile ortamı içinde bedensel, eğitsel, psiko-sosyal yönden sağlıklı bir kişilik ve iyi alışkanlıklar kazanıp, hayata hazırlanmalarını sağlamayı amaçlayan Kırmızı Çocuklar Derneği’nin Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Simay Sarıpınar, 11 Şubat tarihinde Radyo Gedik’te yayınlanan İyilik Elçileri’nin konuğu oldu. Sarıpınar; koruma ihtiyacı olan çocuk konusunun genel çerçevesini, koruyucu ailelik ve evlat edinme modellerinin farklılıklarını, koruyucu ailelerin yaşadıkları süreçleri ve 18 yaşını dolduran koruma altındaki çocukların durumunu dinleyicilerle paylaştı.

Her çocuğun içinde renkler olduğundan yola çıkarak koruma ihtiyacı olan çocuk konusuna dikkat çekmek için kırmızı rengini sahiplenen Kırmızı Çocuklar Derneği’nin Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Simay Sarpınar, “Koruyucu aile modeli, birtakım sebeplerden ötürü çocukların öz ailesi yanında bakımlarının sağlanamaması durumunda uygulanan bir sistem olmakla birlikte birtakım yasal mevzuat hükümlerinde belirtilen şartları taşıyan herkes, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde koruyucu aile olabiliyor. Koruyucu aile sayısı artıyor fakat koruma ihtiyacı olan çocuk sayısı da gün geçtikçe artıyor. Bunun sebebi sadece ekonomik değil. Aslında ekonomik sebepler, çocuklarını bırakan aileler arasında oranı en düşük olanı çünkü ekonomik sebeplerle çocuğunu bırakmak isteyen ailelere devletin uyguladığı bir destek program var. Farklı aile yapıları ve aile olamayan yapılar, genç gelinler, hayat kadınları, belli sağlık sorunları yaşayanlar, uyuşturucu problemleri yaşayanlar gibi farklı sebeplere sahip kişiler çocuklarını bırakabiliyor. Koruyucu aile sayımız beş altı bin civarında ve 15 binin üzerinde çocuğumuz 0-18 yaş arası yuvalarda, devlet bakımında hayatlarını devam ettiriyor. Bu sayı maalesef azalmıyor tam tersine artıyor. Amacımız her ne olursa olsun bu süreçte aile sayımızı artırmak çünkü Türkiye’nin geneline baktığımız zaman altı bin civarındaki koruyucu aile sayısı 80-90 milyonluk bir Türk toplumu içinde çok az” dedi.

“Koruyucu aile modelinde aile, çocuğa devletle beraber bakım veriyor”

Koruyucu ailelikle evlat edinme arasında bakım modeli ve prosedür farklıkları olduğunu belirten Sarıpınar, “Bunlardan en önemlisi evlat edinildiği zaman çocuğun tamamen ailenin nüfusuna geçip, devlet koruma modelinden çıkıyor olması. Koruyucu aile modelinde ise aile çocuğa devletle beraber bakım veriyor. Bu durum 18 yaşına kadar da bu şekilde devam ediyor. Eğer öncesinde herhangi bir mahkeme kararıyla evlat edinme statüsüne geçilmezse, çocuk 18 yaşından itibaren isterse koruyucu ailesinin soyadını alıp, kütüğüne girebiliyor.  Bir diğer önemli fark, evlat edinme programında, çocuğun biyolojik ailesiyle bağının kesilmesi. Koruyucu aile sisteminde ise çocukların biyolojik aileleriyle bağları devam ediyor. Bu görme hakları ayda bir olmak üzere belirli süreçler dahilinde ilerliyor. Çocuk bu modelde biyolojik ailesinin soyadını kullanıyor. Çok düşük bir oran olsa da biyolojik ailenin çoğu geri alma ihtimali bulunuyor. Bu ailenin hakkı olsa da genelde yüzde bir civarında böyle bir durumla karşılaşılıyor. Ancak bunun için devletin, biyolojik ailenin çocuklarına bakabileceğini onaylaması gerekiyor. Modeller arasındaki farklılıklardan bir diğer ise evlat edinme sisteminin iki yılı aşabilen çok daha uzun bir süreç olması. Koruyucu ailelik süreci ise altı ayda tamamlanabiliyor. Devlet koruyucu aile bakım modeline çok ciddi maddi ve manevi destek sağlıyor. Yine koruyucu aile modelinde evlilik şartı aranmıyor; Türk Vatandaşı olmak, belli sağlık koşullarından geçmiş olmak ve düzenli gelire sahip olmak gerekiyor” açıklamasında bulundu.

“Aileler genelde bebek ve 0-3 yaş aralığındaki kız çocuklarını tercih ediyor”

Koruyucu ailelerin tercihlerine de değinen Sarıpınar, “Genelde koruyucu aileler, bebek ve 0-3 yaş aralığındaki kız çocuklarını tercih ediyor. Ancak, yuvalarda her yaşta çocuk var. Daha büyük olanlar maalesef evlat edinilme ya da koruyucu aile yanında kalma şansını 7-8 yaşından sonra neredeyse kaybediyorlar. Bazı aileler ise hiç yaş ve cinsiyet belirtmeyip, ‘Anneliğimde, kaderimde hangi çocuk varsa o olsun’ diyerek kuruma başvurabiliyor. Hatta iki tane görme engelli ve zihinsel engelli kızımıza koruyucu anne-baba olmuş bir ailemiz var” şeklinde konuştu.

“Çocukların okuması gerekiyor ki kendi ayakları üzerinde durabilsinler”

Koruyucu aileliğin farkındalığı konusunu sahiplenerek yola çıktıklarını ifade eden Sarıpınar, “Koruyucu aileliği anlatmamız gerekiyor ki sayıları artsın. Bu sebeple farkındalık konusuna odaklandık. Aynı zamanda çocukların gelişimleri konusunu da dikkate alarak, yuvadayken hayatlarını keyifli hale getirmek, onlara farklı sosyal hayatlar sunabilmek için çalışmalar gerçekleştirdik. Bu vesileyle, pandemiden önce bilim ve tasarım merkezimi açtık. Diğer kardeş derneklerimizle işbirliği yaparken 18 yaş üstü grupla tanışmış olduk. Bu grup devlet koruması devam eden ya da belli nedenlerden dolayı devlet koruması kalkmış, okumuş veya okuyamamış, memur olmuş veya olamamış gençlerimizden oluşuyor. Bu gençler, 18 yaşlarında, üniversiteyi kazanamamışlarsa belli haklarını kaybediyorlar. Bu durum barınma gibi yeni hayat sorunlarına sebep oluyor. Eğitimlerine devam edenlerinse maddi ihtiyaçları devam ediyor. Bu noktada burs, harçlık, ev eşyası gibi ihtiyaçları için çalışmalar yapıyoruz.  Yeri geliyor nakit, yeri geliyor eşya temin etme konusunda destek oluyoruz. Bu çocukların okuması gerekiyor ki kendi ayakları üzerinde durabilsinler” dedi.

“Çocuk çocuğa el veriyor”

Koruyucu aile yanında yaşayan çocukların tasarladığı bir marka olan Kırmızı Karavan’dan da bahseden Sarıpınar, “Bu bir yol hikayesi. Bu hikâyeyi insanlara daha çok anlatıp, daha fazla yol almamız gerekiyor. Bu sebeple markamızın isminde ‘karavan’ kelimesini kullanmak istedik. Kırmızı Karavan’da koruma altındaki çocuklarımızın tasarımlarını, profesyonel üreticilerle üretiyoruz ve bu koleksiyonları satışa sunuyoruz. Buradan gelen gelir direkt derneğe aktarılıyor. Koruma altındaki çocuğun vermiş olduğu emekten gelen gelir yine çocuğa aktarılıyor. Yani çocuk çocuğa el veriyor” ifadesinde bulundu.

“Daha iyi bir dünyayı birlikte yaratmak dileğiyle” sloganıyla Serpil Güzel Ün’ün gönüllü olarak hazırlayıp sunduğu Radyo Gedik’te yayımlanan “İyilik Elçileri” programının, Kırmızı Çocuklar Derneği ile gerçekleşen yayınının podcastine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar