“Çocuk hakları konusunda sosyal normların değişmesi için çalışmalar yapılmalı”

“Çocuk hakları konusunda sosyal normların değişmesi için çalışmalar yapılmalı”

YÖRET Vakfı’nın Online Merak Ediyordum Öğrendim Dizisi’nin 25 Kasım’daki söyleşisinin konusu “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Dünyadan Uygulama Örnekleri” oldu. Söyleşide Çocuk Hakları ve Çocuk Koruma Uzmanı Şiyma Barkın Kuzmin; Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin işleyişini ve yarattığı değişimleri, UNICEF’in çocuk hakları konusundaki rolünü ve çocukların korunaklı bir ortamda yetişmesi için yapılması gereken çalışmaları anlattı.

Çocuk kavramıyla ilgili algılarımıza değinerek sözlerine başlayan Çocuk Hakları ve Çocuk Koruma Uzmanı Şiyma Barkın Kuzmin, “Çocuk dediğimizde masumiyet, neşe gibi tanımlar aklımıza geliyor. Oysa mülteci çocuk, engelli çocuk, sokakta yaşayan çocuk dediğimizde onun çocukluğunu görmemeye, farklı bir kapıdan bakmaya başlıyoruz. Ancak, hepsi aslında çocuk. Dolayısıyla çocuk konusunu ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ele aldığımızda bütün çocuklar aynı derecede haklara sahip. Bu haklar bölünemez. Bir hak ötekinden daha üstün değildir” açıklamasında bulundu.

“Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bir raporlama süreci var”

Birleşmiş Milletler’e bağlı 197 ülkenin 196’sının Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış olduğunu belirten Kuzmin, “197’nci ülke ise imzalamış olmasına rağmen henüz onaylamadığı için hayata geçirme yükümlülüğü yok. Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1990’dan beri en hızlı ve en geniş onaylanmış uluslararası belge. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bir raporlama süreci var. Bu hayata geçirilmesinde çok önemli bir nokta. Ülkeler, sözleşmeyi onaylandıktan iki yıl sonra ve onu takiben her beş yılda bir sözleşmeyle ilgili rapor sunmak durumunda. Cenevre’de merkezi olan 18 kişilik Çocuk Hakları Komitesi, ülkelerin raporlarını inceleyip geribildirimde bulunuyor. Komite aynı zamanda UNICEF’ten ve STK’lardan da bilgi alıyor. Burada sivil toplumun rolü çok önemli çünkü bazen ülkeler sorunlarını saklamak istiyor ve bu sorunları resmi raporda bildirmiyor. Aynı zamanda, bazı ülkelerin küresel boyutta çok negatif bir imajı olabiliyor. O ülkelerin içinde canla başla çalışan ve değişiklik yapmak isteyen insanların desteğe ihtiyaçları olabiliyor. Bu iki noktada STK’ların raporları önem kazanıyor” şeklinde konuştu.

“Sözleşmeyle, çocuklara katılım ortamı sunulmaya başlandı”

Çocuk Hakları Sözleşmesi’yle birlikte nelerin değiştiğine değinen Kuzmin, “Sözleşmenin ilkelerinin ülke yasalarına ve hayata geçirilmesi gerekiyor. Mesela 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Bu çocuk işçiliği, çocukların evlenmesi, zorunlu ilköğretimle ilgili yasalarda önemli bir yer tutuyor. Bunlar birçok ülkede 30 yıl öncesinden daha iyi duruma geldi. Sözleşmeyle çocuklarla ilgili bütçelerin ayrılması sağlandı. Birçok meslek alanı, meslek uzmanı, eğitimci, polis, sağlık çalışanı, sosyal hizmet uzmanı tek tek çalışıyor, multisektörel çalışma yapılmıyordu. Sözleşmeyle bu anlayış gelişti. Ülkeler çocuk hakları konusunda politika geliştirmeye başladılar. 30 yıl önce kamu denetçiliği diye bir alan çok az ülkede vardı. Şu anda Türkiye dahil birçok ülkede bu kurum oluşturuldu. Bu kurum çocuklarla ilgili bağımsız çalışıyor ve meclise rapor sunuyor. Çocuk katılımıyla ilgili anlayış değişimi oldu, hala yeterli düzeyde olmasa da çocuklara katılım ortamı sunulmaya başlandı. Ortaklıklar geliştirildi. Yapılan çalışmaların çocuklar üzerindeki etkisinin araştırılması, bilimsel olarak incelenmesi konusunda da bilinç gelişmeye başladı” dedi.

“Yasaların çıkması yeterli değil”

UNICEF’in çocuk hakları konusundaki rolüne de değinen Kuzmin, “UNICEF genelde hükümetlerin davetiyle ülkelerde yer alıyor. Yaptığı çalışmalarda hükümetin politikalarını belirlemesine ve uluslararası arenada verdiği sözleri tutmasına yardım etmeyi amaçlıyor. Hükümetlerin belirlediği beş yıllık programlar doğrultusunda bilgi paylaşımıyla onları destekliyor. Birçok ülkede Çocuk Hakları Komitesi’ne sunulacak olan STK’ların hazırladığı alternatif raporların yazılmasına destek oluyor. Bu STK’ların bir araya gelmesini ve değişik alanlarda araştırma yapmasını destekliyor. STK’ların çocuk haklarının hayata geçmesi konusundaki en büyük rolü kendi alanlarını iyi belirleyip bu alanda çalışmaları. Yapılan çalışmalar uzun soluklu olmalı. Yasaların çıkması yeterli değil, bazı alanlarda sosyal normların, değişmesi uzun zaman istiyor. Bunlar üzerine de çalışmak gerekiyor” ifadesinde bulundu.

“Çocukları koruyan yasalar lazım”

Çocukların korunaklı bir ortamda yetişebilmesi için eşzamanlı olarak yapılması gerekenler olduğunu belirten Kuzmin, “Öncelikle yasaların değişmesi ve çocukları koruyan yasalar lazım. Sosyal normların ve bu konulara karşı görüşün değişmesi için yapılan çalışmalar hepsinden daha önemli çünkü bir şeyin yapılabilmesi için insanların ona inanması gerekir. İnsanlarda bilinç oluşturulması ve buna inandırılmaları gerekir. Bunun için açık konuşmaların yapılması, bu konuların konuşulması lazım. Bütün bunlar olurken, çocukların kendilerini koruyabilmeleri için çocukların yaşam becerilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı. Ailelerin ve çocuğun etrafında olan insanların kapasiteleri geliştirilmeli. Çocukların sığınabilecekleri ve hizmet alabilecekleri kurumlar geliştirilmeli. İzleme ve raporlama çok önemli. Hükümetin desteğinin ve bu konulara olan bağlılığının da güçlendirilmesi gerek” dedi.

YÖRET Vakfı’nın bir sonraki etkinliği 2 Aralık günü “Origamili Masallar” hakkında gerçekleşecek.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar