BM İklim Paneli Raporu: Üç milyar insan kronik su kıtlığı yaşayacak

BM İklim Paneli Raporu: Üç milyar insan kronik su kıtlığı yaşayacak

Birleşmiş Milletler iklim panelinin yeni raporu iklim değişikliği tehdidini ve eylemin aciliyetini ortaya koyuyor.

İklim değişikliği gezegendeki yaşamı dönüştürme yolunda ilerlerken, küresel ısınma önemli ölçüde yavaşlatılmadığı takdirde, milyarlarca insanla birlikte diğer canlıların yeni normale uyum sağlamakta zorlanacaklarına işaret ediliyor.

Yüzlerce bilim insanının uzun yıllardır yaptığı araştırmalara dayanan BM destekli raporda, iklim krizinin gezegenin sağlığı ve insanlığın refahı için büyük bir tehdit olduğu vurgulanıyor. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin etkilerinin düşünüldüğünden daha büyük olduğuna dikkat çekilen raporun yazarları, bu etkilerin çok daha hızlı gerçekleştiğini ve bilim insanlarının 20 yıl önce beklediğinden daha yıkıcı ve yaygın olduğunu söylüyor. 

BM Genel Sekreteri Antonio Guterras; raporu, insanların çektiği acıların ve zorlukların bir atlası ve iklim liderliği başarısızlığının suçlaması olarak değerlendiriyor.

Raporun önemli bulguları

1,5 derecenin üzerindeki ısınma geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir.

BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) yeni raporu, bu sınırın aşılması durumunda oluşacak değişikliklerin binlerce yıl boyunca geri döndürülemez etkilere sahne olacağına işaret ediyor.

Sera gazı emisyonları ısınmayı 1,5 santigrat dereceye çıkaracak

Rapora göre, yaşanan her aşırı olayla birlikte ekosistemler, geri dönüşü olmayan değişikliklerin meydana gelebileceği devrilme noktasına doğru itiliyor. 2 derecelik ısınma senaryosuna göre karada yaşayan canlı türlerinin yüzde 18’i, 4 derecelik ısınma senaryosuna göre yüzde 50’si yok olma riskiyle karşı karşıya kalacak. Mevcut şartlarda birçok mercan resifi için devrilme noktasının çoktan aşıldığı söylenebilir.

Yazarlar, Kuzey Kutbu, dağlar ve kıyılardaki savunmasız ekosistemlerin büyük risk altında olduğunu öne sürüyor. Buz tabakası ve buzulların erimesi, deniz seviyesinin yüzyıllar boyunca geri döndürülemeyecek seviyede yükselmesine neden olacak.

Uyum sağlamanın yolları tükeniyor

Adaptasyon, deniz seviyesinin yükselmesine karşı duvarlar, bariyerler inşa etmek veya evlerin aşırı hava koşullarına dayanabilmesini sağlamak için yeni bina yönetmelikleri uygulamak gibi değişimle yaşamanın yollarını bulmak olarak biliniyor. Bilim insanları, bazı uygulamaların iklim krizinin etkisini baskıladığını, ancak uzun vadade bu önlemlerin yeterli olmayacağını belirtiyor. 1,5 derecede uyum sağlama seçeneklerimizin daha sınırlı hale geleceği öne sürülüyor.

Dünya milyonlarca yıldır değişen iklimlere uyum sağlamış olsa da, insan kaynaklı küresel ısınmanın hızı, yağmur ormanları, mercan resifleri ve Kuzey Kutbu gibi gezegenin en kritik sistemlerinin çoğunu uçurumun kenarına getiriyor.

Uzun dönem adaptasyon düşünülerek planlanmayan nüfus artışı ve kalkınması insanları tehlikeye atıyor. İklim tehditlerine karşı savunmasız bölgelerde yaşayan 3,6 milyar insanın, 1,5 dereceye ulaşan sıcaklık şartlarına uyum sağlama yeteneklerinin kalmayacağı açıklanıyor.

Üç milyar insan kronik su kıtlığı yaşayacak

Rapora göre, dünya nüfusunun yaklaşık yarısı, kısmen iklimle ilgili faktörler nedeniyle her yıl ciddi su kıtlığı yaşıyor. Daha yüksek sıcaklıklarda su kıtlığı daha da artacak. Bilim insanlarına göre, yüzyılın ortasına kadar ulaşılması tahmin edilen 2 derecelik ısınma dünya genelinde 3 milyar insanın kronik su kıtlığı yaşamasına neden olacak.

Su kıtlığı gıda üretimi üzerinde ciddi bir baskı yaratırken, gıda güvenliği sorunlarının daha da artmasını sağlayacak.

Orta Doğu’nun büyük bölümü, Dünya’nın ısınmasıyla birlikte ciddi boyutta su stresi yaşıyor ve ne kadar süreyle bu bölgelerin yaşanabilir kalacağına dair soruları gündeme getiriyor. Afrika’nın geniş kesimleri de son yıllarda uzun süreli kuraklıkla mücadele ediyor.

Rapor, iklim krizinin su kaynaklarını nasıl değiştirdiği de dahil olmak üzere, Dünya’nın ekosistemleri ve insanlar arasında olan bağlantıya odaklanıyor.

En az sorumlu olanlar en çok etkilenenler

Raporda, gezegeni en az ısıtan gazları yayan ülkelerin, iklim tehlikelerinden orantısız şekilde zarar gören ülkeler oldukları belirtiliyor.

Yeni rapora göre, şimdiye kadar uyum konusunda sağlanan ilerleme eşit değil ve alınan önlemler ile artan risklerle başa çıkmak için gereken eylemler arasında büyüyen bir uçurum var. Bu uçurum, düşük gelirli nüfuslar arasında en derin noktaya ulaşıyor. Yazarlar, eşit olmayan bir dünyada yaşandığını ve iklim değişikliği kritik boyutlara ulaştığında daha fazla yerli insanın bağımlı oldukları toprağı, suyu ve biyolojik çeşitliliği kaybedeceğini belirtiyor.

İklim krizi ilerledikçe, daha fazla insan başka bölgelere taşınmaya mecbur kalacak ve bunun sonucunda göç edilen bölgelerde stres ve kırılganlık başlayacak.

En kötüsünden kaçınmak için geç değil

Gelişmekte olan dünyadaki birçok bölge finansman ve kapasite eksikliği nedeniyle uyum sağlayamazken, IPCC, Kuzey Amerika’yı yanlış bilgi ve siyasallaşmanın engel teşkil ettiği bölge olarak diğerlerinden ayırıyor. Bu durum riskin ne kadar büyük olduğuna dair yanlış anlaşılmaya yol açarken, krize verilen yanıtı kutuplaştırarak, acil uyum planlaması ve uygulamasını geciktiriyor.

Avrupa’da, üstesinden gelinmesi gereken engeller arasında siyasal liderlik eksikliğine ve düşük aciliyet duygusuna dikkat çekiliyor.

Bunların aşılabilecek engeller olduğuna vurgu yapan yazarlar, değişen iklime uyum sağlamak için seçenekler olduğunu ve yalnızca iklim risklerini azaltmak için değil, aynı zamanda insanların yaşamlarını iyileştirmek için de doğanın potansiyeline ilişkin yeni bilgiler olduğunu savunuyorlar.

Kaynak:

https://www.cnn.com/2022/02/28/world/un-ipcc-climate-report-adaptation-impacts/index.html

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar