2040 yılında her dört çocuktan biri su kıtlığı yaşayabilir

2040 yılında her dört çocuktan biri su kıtlığı yaşayabilir

Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan yeni bir rapor, kuraklık riskinin son yirmi yılda yüzde 29 arttığına işaret ederek, iklim krizinin su kıtlığı sorunlarını tetikleyeceğini belirtiyor.

BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) tarafından yapılan araştırma, kuraklığın küresel bir sorun olduğunu hatırlatarak, Sahra altı Afrika, Güney Asya, Doğu Avrupa ve Latin Amerika’nın bazı bölgelerinin savunmasızlığına özellikle dikkat çekiyor.

Rapora göre, iklim krizinin derinleşme tahminleri doğrultusunda 2040 yılına kadar her dört çocuktan birinin dahil olacağı artan oranda nüfusun su kıtlığı yaşayacağı ancak, ısınma ve arazi koruma alanında öngörülen iyileştirmelerin riskleri önlemede yardımcı olabileceği savunuluyor.

“Kuraklığın dünya genelinde herkesin sorunu”

Kuraklığın, insan sağlığını ve toplumu destekleyen sistemleri doğrudan etkileyen çok yönlü bir tehdit olduğunu savunan rapor, UNCCD’nin Fildişi Sahili Abidjan’da yaklaşık 200 ülkeden temsilcilerin katıldığı konferans sırasında yayınlandı.

Rapora göre, kuraklığın olumsuz etkisi 2000 yılından bu yana 1,4 milyardan fazla insan tarafından hissedilirken, dünya genelindeki sonuçları eşit olarak görülmedi.

Su kıtlığının etkisini en çok hisseden kıtanın Afrika olduğu açıklandı. Kıtanın doğusunda Kenya, Etiyopya ve Somali gibi ülkeleri içeren Afrika Boynuzu, halihazırda milyonlarca canlının ölümüne sahne olan ve geçim kaynaklarını riske atan yıkıcı bir kuraklıkla karşı karşıya.

Coğrafi farklılıklara ek olarak, zaman ve emek yoğun bir süreç olan su toplama ve biriktirme çabaları genellikle kadınlara ve kız çocuklarının üzerine düşüyor.

Su kıtlığının, gıda ve ekonomi genelinde önemli yansımaları olan tarımsal krizlere yol açabileceğine işaret ediliyor. UNCCD, 2000’li yılların başında Avustralya’da üst üste yaşanan kuraklık sırasında mahsul verimliliğinin yüzde 18 düştüğünü belirtiyor.

Bu sorunların gelecekte daha da büyüyeceğine dikkat çeken rapor, Angola’daki çiftlik hayvanlarının yüzde 40’ının kuraklık riskiyle karşı karşıya olduğunu ve bu rakamın yüzde 70’e yükseleceğini söylüyor.

Rapor ayrıca, kuraklık ve diğer iklim etkilerinin 2050 yılına kadar yüz milyonlarca insanı yaşamak için yeni yerler aramaya zorlayabileceğini belirtiyor.

1,5 C derecelik ısınmaya ulaşma olasılığı yüzde 50

Su kıtlığı sorununu azaltmanın karmaşık bir konu olduğuna değinen rapor, ısınmanın 1,5 santigrat derece ile sınırlandırılmasının aşırı kuraklık riskini sınırlayacağını öne sürüyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından, 2026 yılına kadar dünyanın geçici olarak en az 1,5 C derecelik ısınmaya ulaşma olasılığının yüzde 50 olduğu konusunda yeni bir uyarı yapıldı.

Rapora göre, orman ve otlakların yenilenmesi, erozyon kontrolü ve tarımsal ormancılık yoluyla arazilerin ağaçlandırılması ve bitki büyümesinin sürdürülmesi kuraklık etkilerinin sınırlandırılmasına yardımcı olabilir.

UNCCD yetkilisi Daniel Tsegai, toprağın sağlığına kavuşturulmasının, toprağın daha fazla su alabilmesiyle doğru orantılı olduğunu söyledi.

Yoğun kimyasal gübre kullanımından kaçınarak ve toprağa daha fazla bitki ekerek sağlıklı toprakların teşvik edilmesi gerektiğine işaret eden Dr. Orr, organik madde içeren bir toprakta su kullanımının çok daha verimli olduğunu belirtti.

Genel olarak kuraklığa hazırlık için farklı gruplar arasında koordinasyon ve işbirliğinin önemine dikkat çeken Dr.Tsegai ve Dr. Orr, felaketin veya kuraklığın gerçekleşmesine seyirci kalınamayacağını ve her zaman hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor.

Kaynak:

https://www.independent.co.uk/climate-change/news/drought-un-water-shortage-rivers-b2076078.html

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar