Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 2050’ye kadar iklim kaynaklı olaylar nedeniyle 1,2 milyara kadar insanın yerinden olabileceğini kaydetti. Yeni yayımlanan bir rapor, iklim krizi ve hızlı nüfus artışının, önümüzdeki 30 yıl içinde 1 milyardan fazla insanın yerinden edilmesine yol açabielceğini savunuyor. Bu durumun, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler üzerinde
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 2050’ye kadar iklim kaynaklı olaylar nedeniyle 1,2 milyara kadar insanın yerinden olabileceğini kaydetti.
Yeni yayımlanan bir rapor, iklim krizi ve hızlı nüfus artışının, önümüzdeki 30 yıl içinde 1 milyardan fazla insanın yerinden edilmesine yol açabielceğini savunuyor. Bu durumun, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler üzerinde büyük etkiler yaratacağı belirtiyor.
Düşünce kuruluşu Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP), 1,2 milyar insanın, ekolojik tehditlere karşı dayanıklı olmayan 31 ülkede yaşadığını açıkladı.
IEP’nin ilk Ekolojik Tehdit Kaydı’na göre, su ve gıda kıtlıkları ile doğal afetlere daha fazla maruz kalma gibi en büyük tehditlerle karşılaşan 19 ülke, aynı zamanda dünyanın en az barışçıl 40 ülkesi arasında yer alıyor.
Rapor, Nijerya, Angola, Burkina Faso ve Uganda gibi ciddi ekolojik tehditlerle karşı karşıya olan ülkelerin, aynı zamanda önemli nüfus artışları yaşayacağını ve bunun da kitlesel yerinden edilmelere yol açacağını öngörüyor.
Enstitünün kurucusu Steve Killelea, ‘’Bu, sadece gelişmekte olan dünyada değil, aynı zamanda gelişmiş dünyada da büyük sosyal ve siyasi etkiler yaratacak, çünkü kitlesel yerinden edilme, en gelişmiş ülkelere daha büyük mülteci akışına sahne olacak’’ diyor.
“Ekolojik tehditler, küresel barış için ciddi zorluk teşkil ediyor. Önümüzdeki 30 yıl içinde, acil küresel iş birliği olmadan gıda ve suya erişim eksikliği artacak. Eylemsizlik durumunda, sivil huzursuzluk, isyanlar ve çatışmaların artması muhtemel’’ diyerek düşüncelerini aktarıyor.
Birleşmiş Milletlerin verileri ve diğer veriler kullanılarak 157 ülkenin sekiz ekolojik tehdide maruz kalma durumunu değerlendiren çalışma, 2050 yılına kadar 141 ülkenin en az bir ekolojik tehdit ile karşılaşacağını, Sahra Altı Afrika, Güney Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın ise en yüksek sayıda tehdide açık olacak bölgeler olduğunu otaya koydu.
Hindistan ve Çin gibi bazı ülkelerin en çok su kıtlığı tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten çalışma, Pakistan, İran, Kenya, Mozambik ve Madagaskar gibi ülkelerin birden fazla tehdit ve bu tehditlerle başa çıkma kapasitesindeki artan zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Zengin ve gelişmiş Avrupa ve Kuzey Amerika bölgeleri, daha az ekolojik tehdit ile karşı karşıya ve bu tehditlerle başa çıkma konusunda daha iyi bir kapasiteye sahip olmalarına rağmen, çoğu “geniş etkilerden kaçamayacak.” Bununla birlikte, İsveç, Norveç, İrlanda ve İzlanda’nın dahil olduğu 16 ülkenin hiçbir tehdit ile karşı karşıya olmadığı aktarılıyor.
Rapor, dünyanın 50 yıl önceye kıyasla yüzde 60 daha az tatlı suya sahip olacağını, gıda talebinin 2050 yılına kadar muhtemelen yüzde 50 artacağını ve iklim krizi nedeniyle doğal afetlerin sıklığının artacağını öngörüyor. 2050 yılına kadar bazı istikrarlı ülkelerin bile savunmasız hale gelebileceğini tahmin ediyor.
Kaynak:
