Amerika Birleşik Devletleri (ABD), dünyanın ikinci en büyük kirleticisi olarak ülkeler sıralamasında öne çıkıyor. Küresel emisyonların yaklaşık yüzde 12’sinden sorumlu olan ülkenin iklim değişikliği üzerindeki etkisi aşikar. ABD, 1751 yılından bu yana tarihteki toplam emisyonların neredeyse yüzde 25’ini oluşturarak, diğer tüm ülkelerden daha fazla karbondioksit salımına neden oldu. Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, 2050 yılına kadar
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), dünyanın ikinci en büyük kirleticisi olarak ülkeler sıralamasında öne çıkıyor. Küresel emisyonların yaklaşık yüzde 12’sinden sorumlu olan ülkenin iklim değişikliği üzerindeki etkisi aşikar.
ABD, 1751 yılından bu yana tarihteki toplam emisyonların neredeyse yüzde 25’ini oluşturarak, diğer tüm ülkelerden daha fazla karbondioksit salımına neden oldu.
Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, 2050 yılına kadar ekonomide sıfır net emisyona ulaşma hedefi belirledi. Ancak Birleşmiş Milletler, bu hedefe ulaşmak için dünyanın doğru yolda olmadığı konusundaki uyarılarını tekrarlıyor.
79’uncu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun açılışında konuşma yapan BM Genel Sekreteri António Guterres, “2024, insanlığın yarısının sandığa gideceği yıl olacak ve tüm insanlık bundan etkilenecek’’ dedi.
‘’Bu fırtanın ortasında, karşınızda dururken iki önemli gerçeğe kesin olarak inanıyorum’’ diyen Guterres, ‘’İlk olarak, dünyamızın durumu sürdürülebilir değil. Böyle devam edemeyiz. İkinci olarak, karşılaştığımız zorluklar çözülebilir. Fakat bu, uluslararası sorun çözme mekanizmalarının gerçekten işlevsel hale gelmesini sağlamamızı gerektiriyor’’ şeklinde düşüncelerini ifade etti.
İş dünyası ABD seçimleri bağlamında sürdürülebilirliği nasıl değerlendiriyor?
PwC’nin Ekim 2024 tarihli Pulse anketine göre, 709 ABD’li üst düzey yönetici arasından yapılan araştırmada, katılımcıların yüzde 55’i Kamala Harris yönetiminde şirketlerinin sürdürülebilirlik alanına daha fazla yatırım yapacağını belirtirken, yalnızca yüzde 46’sı Donald Trump yönetiminde bu yatırımların artacağını ifade etti.
PwC’ye göre, katılımcıların yüzde 60’ından fazlası iklim değişikliğini bir risk olarak değerlendiriyor. Ancak yönetici düzeyindeki kişiler, Harris yönetiminde daha yüksek vergiler ve iklim politikalarının da politika riskleri yaratacağını öngörüyor.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans İnisiyatifi (UNEP FI) Risk Başkanı David Carlin açıklamasında, ‘’ABD seçimi, Amerika’da ve dünya genelinde iklim eylemi için belirleyici bir dönüm noktası olacak’’ dedi.
Donald Trump ve Kamala Harris’in iklim değişikliği konusundaki politikalarının, planlarının ve hatta inançlarının birbirinden tamamen farklı olduğunu vurguladı.
Cumhuriyetçi Parti’nin ESG planı
Pennsylvania, Erie’deki bir kampanya etkinliğinde konuşan Trump, iklim krizini “tüm zamanların en büyük dolandırıcılıklarından biri” olarak nitelendirmişti.
Cumhuriyetçi Parti ‘nin 2024 Platform belgesi, ABD’yi ‘’dünyanın bir numaralı petrol ve doğalgaz üreticisi” yapmayı hedeflediğini ve bunu “Sosyalist Yeşil Anlaşma’yı sona erdirerek” başaracaklarını belirtiyor.
Parti, yabancı menşeli ürünlere yönelik gümrük tarifelerini destekleyerek üretimi ülkeye geri getirmeyi amaçlıyor.
Trump, Haziran 2017’de başkanlık döneminde verdiği bir demeçte, ABD’nin Paris Anlaşması’na tüm katılımını sonlandıracağını çünkü bu anlaşmanın ülkeyi ‘’kalıcı bir dezavataja’’ soktuğunu duyurdu.
Ocak 2021’de Biden, ülkeyi anlaşmaya yeniden dahil etmek için gerekli belgeleri imzaladı. Ancak Cumhuriyetçi Parti, Trump’ın tekrar seçilmesi durumunda ülkeyi anlaşmadan çıkaracağını söyledi.
Kolombiya’nın Cali şehrinde düzenlenen COP16 zirvesinde BM Genel Sekreteri Guterres, “Amerika Birleşik Devletleri’nin Paris Anlaşması’nda kalması çok önemli ve 1,5 dereceyi hâlâ gerçekçi bir hedef haline getirmek için gereken politikaları benimsemesi de bir o kadar hayati’’ ifadelerini kullandı.
Demokrat Parti’nin ESG planı
Ağustos 2024 tarihinde düzenlenen Demokratik Kongre’de Harris, Amerikalıların “iklim krizini körükleyen kirlilikten uzak bir şekilde yaşamaları gerektiğini” ifade etti.
Demokrat Parti’nin 2024 Platform belgesi, “iklim değişikliğiyle mücadele, kirliliğin azaltılması ve temiz enerji devrimini desteklediğini” belirtiyor.
Platform belgesinde ayrıca şu ifadelere yer veriliyor: “Biz Demokratlar olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin iklim krizini çözmede hayati bir rolü olduğuna ve diğer ülkelere bu çabaları yürütmelerinde yardımcı olma sorumluluğumuz bulunduğuna inanıyoruz.”
Harris, çevre politikalarına destek verme konusunda güçlü bir deneyime sahip. 2022 yılında Enflasyon Azaltma Yasası’nın kabul edilmesi için başkanlık oyunu kullanarak yasaya onay verdi.
Yasa, Amerika Birleşik Devletleri’nde yenilenebilir enerji ve yeşil teknolojiler için finansman sağlanmasını destekliyor.
Parti ayrıca, yerli ulusları ve renkli toplulukları desteklemeye ve LGBTQI+ haklarını savunmaya kararlı olduğunu vurguluyor.
Seçim sonuçları açıklandı ve Trumph bir kez daha başkan oldu. Bundan sonraki gelişmeleri ve sürdürülebilirlik adına atılacak adımların yönünü zamanla hep birlikte göreceğiz.