“Yaşanılan süreç çocuğa kaygı verici şekilde anlatılmamalı”

“Yaşanılan süreç çocuğa kaygı verici şekilde anlatılmamalı”

Koruyucu aile sistemini tanıtarak yaygınlaştırmak, bu kapsamdaki çocuklara ve ailelere de psikososyal destek sağlamak amacıyla faaliyet gösteren İzmir Koruyucu Aile Derneği’nin Başkanı Gülsün Erdinç ile koruyucu aile sisteminin evlat edinmeden ve gönüllü ailelikten farkını, kimlerin koruyucu veya gönüllü aile olabileceğini ve koronavirüs salgının çocukları nasıl etkilediğini konuştuk.

Öncelikle, İzmir Koruyucu Aile Derneği’ni tanıyabilir miyiz?

İzmir Koruyucu Aile Derneği, çocukluğun çok önemli bir süreç olduğuna inanan, bu özel süreçte onların yanlarında olmayı değerli bulan koruyucu aile ve çocuk gönüllülerinden oluşuyor. Derneğimiz devlet koruması altındaki çocukların kurum bakımı yerine destekleyici bir aile ortamında yaşayabilmeleri amacıyla toplumda koruyucu ailelik konusunda farkındalık yaratmak ve koruyucu aileliğin yaygınlaşmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirmek üzere 21 Haziran 2016 yılında kuruldu.

Koruyucu ailenin; gönüllü ailenin ve evlat edinmenin birbirinden farkı nedir?

Evlat edinme;biyolojik ailesiyle yaşama ihtimalini yasal olarak tamamıyla yitirmiş çocuklar için uzun süreli ve kalıcı bir bakım modelidir. Hukuksal bir sürecin sonunda mahkeme kararıyla çocuğun velayet hakkı alınır ve çocuk evlat edinen ailenin soyadını taşımaya başlar. Koruyucu aile bakım modelinde ise çocuğun bakım, yetiştirme ve eğitim sorumluluğu devlet ile paylaşılır. Çocuğun velayeti biyolojik ailesinde kalmakta ve çocuk biyolojik ailesinin soyadını taşımaktadır. Ancak, çocuk kurum bakımı yerine koruyucu ailenin evinde yaşar. Bu sistemde, şartlar elverişli olduğu takdirde çocuğun biyolojik ailesine döndürülmesi temel alınır. Bu kapsamda, kurum uygun gördüğü takdirde, çocuk biyolojik ailesiyle ilişkisini sürdürebilmek amacıyla belirli aralıklarla görüşebilir. Şartların elverişli olduğu durumda da çocuğun biyolojik ailesine dönüşü gerçekleştirilir. Gönüllü ailelikte ise çocuk kurum bakımında yaşar. Kurum tarafından uygun görüldüğü takdirde gönüllü kişiler ilgi, yetenek ve eğitimleri doğrultusunda katkı vermek amacıyla kurumu ziyaret ederek çocuklarla görüşür. Yapılan ziyaretlerin yanı sıra uygun görüldüğü durumlarda çocuklar hafta sonu, resmî tatil ya da özel günlerde gönüllü ailelerinin evlerinde yatılı olarak misafir edilebilirler.

Kimler koruyucu ya da gönüllü aile olabilir?

Hoşgörülü, sabırlı, esneklik gösterebilen, çocuk için güvenli ve şefkatli bir ortam sağlayabilen, sevgisiyle bir çocuğun hayatında fark yaratmak isteyen, kurumla işbirliği içinde çocuk yararına hizmet vermeye kendini hazır hisseden ve mevzuatta belirtilen koruyucu aile olma şartları taşıyan herkes koruyucu aile olabilir. Koruyucu aile olmak için mevzuatta belirtilen şartlar arasında TC vatandaşı olmak, sürekli Türkiye’de ikamet etmek, 25-65 yaş arasında olmak, en az ilkokul mezunu olmak ve düzenli bir gelire sahip olmak gerekliliği yer alır. Çocuğun biyolojik anne-babası ya da yasal vasisi olmayan akrabaları haricindeki koruyucu ailelik şartlarını taşıyan evli ya da bekâr, çocuklu ya da çocuksuz herkes koruyucu aile olmak üzere ikamet ettiği ilde bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne başvuruda bulunabilir.

Gönüllü ailelik için ise yaşanan yere en yakın Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) dilekçeyle bizzat başvurarak gönüllülük talebini bildirmek gerekir. Gönüllülerle yapılan görüşme ve değerlendirme sonucunda 2-3 haftalık deneme süreci gerçekleştirilir. Kurum tarafından istenen resmi evraklar onaylanıp sözleşme imzalandıktan sonra çıkan ve gönüllü kimlik kartıyla gönüllüler kuruluş tarafından belirlenen gün ve saatlerde ziyaretlerini gerçekleştirerek “gönüllü anne, gönüllü baba, gönüllü ağabey-abla” olabilirler.

Türkiye’de ne kadar koruyucu ve gönüllü aile bulunuyor? Buna karşılık, kaç korunma ihtiyacı olan çocuk var?

Türkiye’de 2020 Nisan itibarıyla toplam koruyucu aile sayısı 7 bin 454 iken koruyucu aile bakım hizmetinden yararlanan çocuk sayısı 6 bin 140’tır. 2019 yıl sonu verilerine göre kurum bakımı altında olan çocuk sayısı ise 13 bin 867’dir. İzmir özelinde ise Nisan 2020 verilerine göre, koruyucu aile sayısı 368 iken, koruyucu aile bakım hizmetinden yararlanan çocuk sayısı 412’dir

Koronavirüs salgını çocukları nasıl etkiledi? Ne olduğunun tam olarak farkındalar mı? Bu süreci psikolojik olarak rahat atlatabilmeleri için nasıl destek oluyorsunuz?

Bu dönemde öncelikli olarak çocuğa virüs hakkındaki bilginin nasıl verildiği ve izolasyon sürecinin ne şekilde anlatıldığı önemli. İçinde bulunulan durumu kaygı ve korku verici bir şekilde anlatılan, sürekli olumsuz haberlerin izlendiği, konuya ilişkin olumsuz söylemlerin dile getirildiği ortamlara maruz kalan çocuklar için süreç kaygı verici olur. Ancak, çocuğun yaşına uygun olarak bu süreçte neden okula gitmediği, evde kalmanın kendisi ve arkadaşlarının sağlığı için neden önemli olduğu, virüsten ne şekilde korunabileceği gibi konuların net bir şekilde anlatılması çocuktaki belirsizlik durumunun önüne geçilmesini ve çocuğun süreci daha iyi anlamlandırabilmesini sağlar.

Koruyucu aile sisteminde bulunan çocuklar, koronavirüs salgını sebebiyle şu anda biyolojik aileleriyle görüşemiyor ve bu durum, düzenli aile görüşmeleri olan çocuklar ve biyolojik aileleri için kaygı verici olabiliyor. İzmir Koruyucu Aile Derneği olarak, derneğimize üye olan koruyucu ailelerimize bu döneme ilişkin herhangi bir desteğe ihtiyaç duyup duymadıklarını soruyoruz. Süreçten olumsuz etkilenen ve desteğe ihtiyaç duyan koruyucu ailelerimizi gönüllü psikolog ve psikiyatristlerimize yönlendirerek danışmanlık hizmeti almaları konusunda aracılık ediyoruz. Bunun yanı sıra, sosyal medya hesaplarımızdan aile ve çocukların evde birlikte gerçekleştirebileceği oyun ve etkinlik öneriler ile virüs hakkında yaşlarına uygun bilgilendirmelerin yapılabilmesi amacıyla uzmanlar tarafından hazırlanan yayınların paylaşımlarını gerçekleştiriyoruz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar