“Toplumsal eşitsizliklerin sürekli üretilmesinin ardında mekânsal bir boyut var”

“Toplumsal eşitsizliklerin sürekli üretilmesinin ardında mekânsal bir boyut var”

Daha adil, demokratik, ekolojik kent ve kırsal mekânlarda yaşama hedefiyle faaliyet gösteren Mekânda Adalet Derneği’nin Kentsel Politikalar Programı Sorumlusu Bahar Bayhan ve Çevre Adaleti Programı Sorumlusu Duygu Dağ 19 Kasım’da Radyo Gedik’te yayınlanan İyilik Elçileri’nin konuğu oldu. Bayhan ve Dağ, mekânda adalet, çevre adaleti gibi kavramlardan ve derneğin çalışmalarından bahsetti.

Mekânda adalet kavramını açıklayarak sözlerine başlayan Kentsel Politikalar Programı Sorumlusu Bahar Bayhan, “Mekânda adalet, toplumsal eşitsizliklerin sürekli üretilmesinin ardında mekânsal bir boyut olduğunu vurgulayan ve mekânsal dönüşümlerle toplumsal eşitsizlikler arasında ilişkisel bir okuma sunmaya yarayan bir kavram. Burada kentsel ve kırsal bir ayrıma gitmeden mekân olarak belirtmemizin amacı, kırsal ve kentsel dönüşümlerin etkilerinin aslında birbirleriyle ilişkili olması ve bu şekilde okunması gerekliliği. Kırdaki ve kentteki projelerin ve bunları yürüten aktörlerin tahakküm biçimi, buna karşı verilen mücadeleler birbirine benziyor ve mekân perspektifi daha kapsayıcı bir çerçevede bütüncül bir biçimde bunları anlamamıza yarıyor” ifadelerine yer verdi.

“Disiplinler arası bir bakış açısına sahibiz”

Mekânda Adalet Derneği’nin kuruluşundan da bahseden Bayhan, “Düzce’deki evsiz depremzedeler Türkiye’deki İlk Kiracı Hareketi’ni başlatıyor ve yaşam alanlarını kuruyorlar. Bu çaba aslında gönüllü kolektif bir grubun da sürece katkı koymasıyla gerçekleşiyor. Mekânda Adalet Derneği’nin kurucuları da aslında bu kolektif grubun arasında yer alan gönüllüler. İlişki ağı büyüdükçe uzmanlık alanlarımız da çeşitlendi. Farklı disiplinlerden gazetecilerin, sosyal bilimcilerin, grafik tasarımcıların, plancıların ve mimarların bulunduğu bir dernek halini aldık. Bu hem bakış açımızı disiplinler arası bir noktaya taşıyor hem de üretimimizdeki çeşitliliği sağlıyor” dedi. Derneğin bilgi üretme, arşivleme ve yayma amacı güttüğünü dile getiren Çevre Adaleti Programı Sorumlusu Duygu Dağ ise “Araştırma ve yayıncılık faaliyetleri, haritalama, veri görselleştirme çalışmaları yürütüyoruz, yürüyüş faaliyetleri gerçekleştiriyor, video aktivizmi yapıyoruz. Aynı zamanda belgesel çalışmalarımız var. Yerel sivil toplum örgütleriyle birlikte dayanışma çalışmaları yürütüyoruz. MAD Akademi ve İyi Uygulamalar projelerimizi gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmaları mekânsal dönüşümleri odağa alarak toplumsal adaletsizliklere bakan bir yerden kurmaya çalışıyoruz” eklemelerinde bulundu.

“Pandemi, çevre suçu ihtilaflarını yavaşlatmak için aktivite ve girişimlerde hızlanmaya yol açtı”

Belirli tema ve vakalar özelinde yerel topluluklar, aktivistler, araştırmacılar ve sivil toplum aktörleri arasında ilişkileri güçlendirmeyi hedeflediklerini ifade eden Bayhan, “İBB’nin yeni yönetimi sivil toplumla iş birliğine çok açık. Uzun zamandır hasret kaldığımız iletişim nihayet başlatıldı. Fakat hala yol alınması gereken birtakım noktalar var. Dünden bugüne kurumların dönüşümünün gerçekleşmesi, onların beklentileri gerçekleştirmek kolay değil ve zaman istiyor. Sivil toplumla kurulan iletişim sürdürülebilir olduğu sürece bu çalışmaların ve iş birliklerin yolu açık. Pandeminin etkisiyle planladığımız kamusal etkinliklerimizi gerçekleştiremedik. Umuyorum yakın gelecekte gerçekleştirebiliriz” dedi. Çevre Adaleti Programları kapsamında yerel çevre ihtilaflarıyla ilgili yaptıkları çalışmalarda yerel çevre dernekleriyle bir arada çalışmayı ve onların bilgilerinden, birikimlerinden, mücadele pratiklerinden öğrenmeyi ve beslenmeyi istediklerini belirten Dağ, “Pandemi, yerel çevre mücadeleleri bağlamında iletişimimizi sıklaştırdı çünkü pandemi koşulları çevre suçu tabir edebileceğimiz ihtilafları yavaşlatmak için aktivite ve girişimlerde hızlanmaya yol açtı” eklemesinde bulundu.

“Kalkınma projeleri büyük ölçekli yatırım projeleri”

Kırsal alanlarda kalkınmanın nasıl olmaması gerektiği üzerine çalışmalar yaptıklarını belirten Bayhan, “Kırsal alanda kalkınma yereldeki, insanların geçimini sağlayabileceği faaliyetleri, teşvik etmek, artırmak üzere yapılan çalışmalar olmalı. Oysa izini sürdüğümüz kalkınma projeleri büyük ölçekli yatırım projeleri. Bunlar gerçekleştirildikleri coğrafyanın insanını kalkındırmaya pek de yaramayan, tam tersine insanların mevcut geçim kaynağını elinden alan, yaşadığı alanı istila edip başka bir yere taşınmaya, çoklukla da daha büyük şehirlere göç etmeye yönelten ya da mecbur bırakan uygulamalar oluyor. HES projeleri, büyük ölçekli baraj projeleri, maden projeleri kırsaldaki insanların yaşadığı coğrafyayı kirletip, doğanın dengesini bozarak zarar veren, dolayısıyla insanlar göç etmek istemese bile kaldığı yerde hayatlarının zorlaştığı projeler oluyor” açıklamalarında bulundu.

“Güvenli ve yaşanılabilir bir çevrede yaşamak lüks değil, gereklilik”

Çevre Adaleti Programlarından bahseden Dağ, “Çevre adaleti; herkesin güvenli yaşanılabilir bir çevrede yaşamasını önceliyor. Programımız da böyle bir çevrede yaşamanın bir lüks değil, bir gereklilik olduğunu kabul ederek, çevresel ihtilafları belgelemeyi, görünür kılmayı ve bu alanda çalışanlarla ortaklaşabilmeyi hedefliyor. Odaklandığımız alt başlıklardan en geniş olanı havza çalışmaları. Havzanın suyunun izini başından sonuna sürdüğümüz, çevreye etki eden projeleri haritalandırdığımız, belgelediğimiz, etkilerinin takip ettiğimiz ve hikâye anlatımı yöntemiyle ortaya koymaya çalıştığımız bir çalışma. Her sene yeni bir havzanın izini sürerek Türkiye’nin geneline dair bir resim ortaya koyabilmeyi hedefliyoruz. Çünkü meseleler bir havzadan diğerine farklılaşsa da etkileri ortaklaşıyor” dedi.

“Yerel yönetimler için politika metinleri hazırlıyoruz”

Kentsel Politikalar Programlarının amacının kentsel politikalardan ve uygulamalardan etkilenen farklı topluluklarla çalışmayı, kamu idarelerinin kentteki farklı ihtiyaç ve taleplerini gündeme alabilmeleri için yöntemler geliştirmeyi hedeflediğini ifade eden Bayhan, “Program altında, yerel yönetimler için politika metinleri hazırlıyoruz. Beyond İstanbul adlı basılı ve süreli yayınımız mevcut. Kenti çocukların gözünden görebilmek, onların deneyimlerini algılayabilmek amacıyla bir belgesel çalışması gerçekleştirdik. Beyoğlu ‘Yıkılmadım Ayaktayım’ Haritası ile mekân hafızasına odaklanarak katılımcı bir haritalama çalışması gerçekleştiriyoruz. #BizimMahalle çalışmamızla adaletsiz kentsel dönüşüm projelerine karşı mücadele eden gecekondu mahallelerindeki yaşamı belgeliyoruz. Aynı zamanda kentsel politika raporları hazırlıyoruz” dedi

Daha iyi bir dünyayı birlikte yaratmak dileğiyle” sloganıyla Serpil Güzel Ün’ün gönüllü olarak hazırlayıp sunduğu Radyo Gedik ‘te yayımlanan “İyilik Elçileri” programının, Mekânda Adalet Derneği ile gerçekleşen yayınının podcastine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar