Birleşmiş Milletler raporuna göre, iklim değişikliği ve aşırı hava olayları, Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde Amazon ormanlarından And Dağları’na ve Patagonya’nın karlı derinliklerine kadar mega kuraklık, aşırı yağış, ormansızlaşma ve buzulların erimesine neden oluyor. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayınlanan ‘’Latin Amerika ve Karayipler’deki İklim Durumu’’ raporunda ekosistemler, gıda ve su güvenliği, insan sağlığı ve
Birleşmiş Milletler raporuna göre, iklim değişikliği ve aşırı hava olayları, Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde Amazon ormanlarından And Dağları’na ve Patagonya’nın karlı derinliklerine kadar mega kuraklık, aşırı yağış, ormansızlaşma ve buzulların erimesine neden oluyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayınlanan ‘’Latin Amerika ve Karayipler’deki İklim Durumu’’ raporunda ekosistemler, gıda ve su güvenliği, insan sağlığı ve yoksulluk hakkında geniş kapsamlı yansımalara yer veriliyor.
WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas raporun, kuraklık, sıcak hava dalgaları, soğuk dalgalar, tropikal siklonlar ve sel gibi hidrometeorolojik tehlikelerin yüzlerce can kaybına, mahsul üretiminde ve altyapıda ciddi hasarlara ve bireylerin yerlerinden edilmesine yol açtığını gösterdiğini söyledi.
İklim değişikliği, kritik koşullara yaklaşan bölgedeki hayati sistemleri tehdit etmekle birlikte potansiyel olarak geri dönüşü olmayan hasarlara neden oluyor.
Buzulların geri çekilmesi ve buna karşılık gelen buz kütlesi kaybı, And Dağları’ndaki insanlar ve ekosistemleri için su kıtlığı riskini artırıyor.
Eriyen buzulların, And Dağları’ndaki birçok şehirde halihazırda ev içinde, sulama ve hidroelektrik güç için kullanılan önemli tatlı su kaynağının kaybını temsil ettiği öne sürülüyor.
Ormansızlaşma ve tehlikeli yağmurlar
Rapora göre, Brezilya Amazon yağmur ormanlarındaki ormansızlaşma 2009-2018 yılları ortalamasının iki katına çıkarak 2009 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Geçtiğimiz yıl, bir öncekine kıyasla yüzde 22’den fazla orman alanı kaybedildi.
WMO yetkilisi, Amazon yağmur ormanlarının bozulmaya devam etmesinin karbon döngüsü açısından bölge için olduğu kadar küresel iklim için de büyük bir endişe olduğunu hatırlattı.
Geçen yıl rekor kıran yağışlar, yüzlerce ölüme, on binlerce evin yıkılmasına veya hasar görmesine ve yüz binlerce insanın yerinden olmasına neden olan sel ve toprak kaymalarını tetikledi.
Brezilya’nın Bahia ve Minas Gerais eyaletlerinde meydana gelen sel ve toprak kaymaları, tahmini 3,1 milyar dolarlık zarara yol açtı.
Deniz seviyesinin yükselmesi
Güney Amerika’nın Atlantik kıyısı ve subtropikal Kuzey Atlantik ve Meksika Körfezi boyunca belirlenen bölgeler, deniz seviyelerindeki yükselmenin en hızlı gerçekleştiği alanlar olarak belirlendi.
Yükselen deniz, yeraltı su tabakalarını kirletirken, kıyı şeritlerini aşındırıyor ve alçak alanların su altında kalmasına neden oluyor. Aynı zamanda kıyılarda yaşayan nüfusu tehdit eden fırtına dalgalanmaları riskini de artırıyor.
Taalas, deniz seviyesindeki yükselmenin ve okyanus ısınmasının, özellikle küçük adalar ve Orta Amerika ülkelerinde kıyılarda yaşayanların geçim kaynaklarını, turizmi, sağlığı ve su güvenliğini etkilemeye devam etmesinin beklendiğini öne sürdü.
Kuraklık
Güney Amerika’da 2020-2021 yılları arasındaki tahıl hasadı esnasında kuraklık koşullarının önceki sezona göre yüzde 2,6’lık bir düşüşe neden olduğu belirtiliyor.
13 yıldan bu yana süregelen Orta Şili Mega Kuraklığı’nın bölgenin son bin yılda yaşanan en uzun süreli kuraklığı olduğu öne sürülüyor.
Parana-La Plata Havzasında gerçekleşen çok yıllı kuraklık, Brezilya’nın orta ve güney bölümleriyle birlikte Paraguay ve Bolivya’nın bazı bölgelerini etkiliyor.
Yoksulluğa karşı ilerleme hız kaybediyor
Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyon (ECLAC) üyesi Mario Cimoli, kötüleşen iklim değişikliğinin yalnızca bölgenin biyolojik çeşitliliğini etkilemekle kalmayarak, aynı zamanda yoksulluk, gıda güvensizliği ve bölgedeki eşitsizliğin azaltılmasına karşı onlarca yıllık ilerlemeyi de durdurduğunu söyledi.
Aşırı hava koşullarının insan sağlığı ve doğal ekosistemleri olumsuz yönde etkilemeye devam edeceğini özetleyen raporun, iklim politikası ve karar alma süreçlerine yön verebileceğine dikkat çekiliyor.
Kaynak: