Earth dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, insanlığın doğa ile bağının ne denli zayıfladığını gözler önüne seriyor. 1800-2020 arası doğayla bağın evrimini inceleyen araştırma, insanlığın doğa ile ilişkisini yeniden kurmanın sadece daha fazla ağaç dikmek veya yeni parklar oluşturmakla mümkün olmadığını gösteriyor. Araştırmada öne çıkan bulgular: · 1800’den bu yana insanlığın doğayla bağı yaklaşık yüzde 60 azaldı.
Earth dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, insanlığın doğa ile bağının ne denli zayıfladığını gözler önüne seriyor.
1800-2020 arası doğayla bağın evrimini inceleyen araştırma, insanlığın doğa ile ilişkisini yeniden kurmanın sadece daha fazla ağaç dikmek veya yeni parklar oluşturmakla mümkün olmadığını gösteriyor.
Araştırmada öne çıkan bulgular:
· 1800’den bu yana insanlığın doğayla bağı yaklaşık yüzde 60 azaldı. Bu gerileme, aynı dönemde nüfusun yüzde 7’den yüzde 83’e yükseldiği kentleşme oranlarıyla paralel ilerledi.
· Kuşaklar arası kopukluk: Araştırma, ebeveynlerin doğa ile ilişkilerinin çocuklarının bağını belirlemede en etkili faktör olduğunu (yüzde 80 etki) ve böylece kendini tekrar eden bir döngü yarattığını ortaya koyuyor.
· Kuşaklar boyu etki: Doğadan kopukluk aileler aracılığıyla nesiller boyunca aktarılırken, erken çocukluk dönemindeki müdahaleler hem bireyleri hem de toplumun gelecek kuşaklarını olumlu yönde etkiliyor.
· İyileşme için köklü değişim şart: 2050 sonrası kendini sürdürebilecek bir toparlanma ancak doğaya erişimin radikal artışıyla ve aile odaklı özel programların eş zamanlı uygulanmasıyla mümkün olacak.
Toplum harekete geçmezse, doğadan kopukluk yüzyıl boyunca hem sürdürülebilirliği hem de ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ancak, kurumsal düzeyde kapsamlı ve sistematik müdahalelere şimdiden yatırım yapılırsa, kendiliğinden devam eden kültürel bir iyileşme başlatılabilir.
Kurumsal programlar kültürel etkiyi çoğaltıcı görev üstlenerek, ebeveynlerin doğayla bağını güçlendiriyor ve çocuklarının da bağ kurmalarına rehberlik etme konusunda onlara güven veriyor.
1.İş yerlerini doğa ile buluşturun
Biyofilik tasarım: Doğal ışık, bitkiler, yeşil duvarlar, açık hava çalışma alanları
Yeşil molalar: Sadece öğle arası değil, kısa günlük dış mekan aktivitelerinin teşvik edilmesi
Şirket politikası: Binalarda çatı bahçeleri ve avlular gibi yeşil alanlar oluşturulması ve mümkünse halk erişimine de açık olması.
2. Doğa etkileşiminin çalışan haklarına dahil edilmesi
Doğa günleri: Açık havada gönüllü faaliyetler veya aile zamanı için ek ücretli izin
Desteklenen üyelikler: Ulusal parklar, kent çiftlikleri, vahşi yaşam dernekleri
Yeşil reçeteler: Yürüyüş-terapi seansları, parkta mindfulness uygulamaları, orman banyosu.
3. Aileler aracılığıyla doğa bağının güçlendirilmesi
Hafta sonu etkinlikleri: Çalışanlar ve çocukları için ‘’Doğa Keşif Günleri’’
Ebeveyn atölyeleri: Çocukların doğayla bağını güçlendirme eğitimleri
Okullarla iş birliği: Açık hava sınıfları veya doğa oyun alanlarının desteklenmesi.
4. Kültürel hikayeler doğa bağının güçlendirilmesi
Şirket içi iletişimde çalışanların doğa deneyimlerini öne çıkararak doğayla etkileşimleri için değerli kılmak
Yıllık ‘Doğa-İş Ödülleri’ aracılığıyla doğayla yaratıcı ve yenilikçi etkileşim gösteren takımların veya çalışanların onurlandırılması.
Şirket değerlerinin doğa koruma ile bütünleştirilmesi gibi adımlar unutulmaya yüz tutmuş doğayla bağımızı yeniden hatırlamamıza ve güçlendirmemize katkı sağlayabilir.
Kaynak: