Doğaya zarar vermeyen yenilenebilir enerji dönüşümü amacına ulaşabilir

Doğaya zarar vermeyen yenilenebilir enerji dönüşümü amacına ulaşabilir

Dünya, rüzgar ve güneş enerjisi gibi düşük karbonlu enerji kaynaklarına hızlı bir geçişi gerektiren, insan kaynaklı iklim krizi ile karşı karşıya. 

Bununla birlikte kitlesel bir yok oluş olayına da hep birlikte şahit oluyoruz. İnsanlık tarihinde daha önce hiç bu kadar yüksek oranda tür kaybı ve ekosistem çöküşü yaşanmadı. 

Biyoçeşitlilik krizi endişe verici ve üzücü bir durum olmakla birlikte küresel ekonomi için de büyük bir tehdit. Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYİH) yarısından fazlası doğrudan doğaya bağlı. 

Dünya Ekonomik Forumu, biyoçeşitlilik kaybını, iklim değişikliği ve doğal afetlerden sonra önümüzdeki on yıl içinde küresel ekonomiye yönelik en büyük riskler arasında değerlendiriyor.

İnsan kaynaklı iklim değişimi doğaya zarar veriyor ve doğa kaybı iklim değişikliğini şiddetlendiriyor. Dolayısıyla, iklim değişikliğini hafifletme yolundaki çabalarımız doğaya zarar vermekle sonuçlanırsa, kendi sonumuzu hazırlamış oluruz.

Örneğin, yenilenebilir enerji projelerini, insanlığın bağımlı olduğu türlere ve ekosistemlere zarar veren yerlere yerleştiren Avustralya, rahatsız edici bu gerçekle yüzleşmek zorunda.

Yenilenebilir enerji projeleri giderek ivme kazanıyor

Doğaya ve kültürel açıdan önemli alanlara zarar veren yenilenebilir enerji projeleri geliştiriliyor. Diğerleri ise topluluklar tarafından tepkiyle karşılanıyor veya yasal engeller nedeniyle başarısız oluyor.

Çevreye zarar veren projeler, halihazırda baskı altında olan türlerin ve ekosistemlerin tabutuna bir çivi daha çakıyor. 

Eyalet ve federal hükümetler, daha fazla temiz enerji projesinin inşa edilmesini sağlamak için onay süreçlerini ‘’kolaylaştırma’’ sözü veriyor ve bu faaliyetleri büyük bir telaş içinde yapıyor. Ancak hızlandırılmış onaylar sağlam verilere, dikkatli analizlere ve gerçek toplum katılımına dayandığı zaman net bir sosyal fayda sağlayabilir.

Iyi bir planlama, ortak amaçlara katkıda bulunabilir ve temiz enerji geliştiricilerine ve korumacılara olumlu çevresel ve sosyal sonuçlar sunabilir. Buna karşılık, kötü planlama paydaşları ve toplulukları kutuplaştırarak, planlama kararlarının bütünlüğünü ve kalitesini azaltarak, paydaşlar, geliştiriciler ve hükümet arasındaki güven ortamını zedeler.

Toplum desteğini ve gerekli onayları arkasına almayan projeler, genellikle mali kayıplara ve zaman kayıplarına neden olarak, yenilenebilir enerjiye acil geçişte olumsuz etkiler yaratır.

Sonuç olarak, rüzgar türbinleri doğal bitki örtüsü korunarak, kuşlar ile yarasaların göç yollarından uzakta inşa edilmelidir. Temiz enerji altyapısı doğal bitki örtüsünü ve türlerin yaşam alanlarını etkilemeyecek şekilde geliştirilmelidir.

İklim değişikliğinin kötü sonuçlarından kaçınmak için hızla net sıfıra ulaşmak yolunda, doğaya zarar verici adımlar atmak kendi kendimizi yenilgiye uğratmakla sonuçlanabilir.

Kaynak:

https://theconversation.com/a-renewable-energy-transition-that-doesnt-harm-nature-its-not-just-possible-its-essential-229605?utm_source=linkedin&utm_medium=bylinelinkedinbutton

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar