COVID-19 STK’ları nasıl dönüştürebilir?

COVID-19 STK’ları nasıl dönüştürebilir?

COVID-19 salgını, sivil toplum kuruluşlarının nasıl faaliyet gösterdiğine ve nasıl finanse edildiğine ışık tuttu. Gönüllülük sektörünün, artan sosyal açığı kapatma konusunda yeterli olup olmayacağı ise henüz belli değil. Kanada’nın McMaster Üniversitesi’nde eğitim görevlisi olan Brent Mcknight ve Julie Gouweloos’un gönüllülük ve sivil toplum kuruluşları üzerine yaptığı araştırma sonuçlarını inceledik.

COVID-19 salgını, finansal durumları iyi olmayan sivil toplum kuruluşları (STK) için son derecede beklenmedik ve kırıcı etkileri doğuran bir gelişme oldu. COVID-19 virüsünün beraberinde getirdiği kısıtlamalara rağmen konuşmaya katılan birçok STK, alanlarındaki toplumsal sorunlarını çözmek için yenilikçi ve yaratıcı yöntemler geliştirdi. STK’ların içine girdiği dönüşümle topluma hizmet sunmaya devam edebilmesindeki en büyük neden ise gönüllülüğe hayatını adamış çalışanların tutkusu oldu.

STK’ların gönüllüleriyle güçlendirdiği görev bilinci, tutku, istek ve kararlılık gibi duygusal kaslar, pandemi sürecinde hizmetlerinin devam etmesini sağlayan bütünleyici değerler olarak ön plana çıktı. Araştırma kapsamında görüşülen STK’ların liderleri, kendilerinin ve ekiplerinin yaptıkları kişisel fedakarlıklardan bahsederken, uzun çalışma saatlerinin, zihinsel dirençlerinin, belirsiz ve değişken koşullara uygun esnek bakış açılarının öneminin özellikle altını çizdi.

STK’ların ön safhalarda yer alan çalışanları, pandemi koşullarında insanlara yardım götürürken sağlıkları açısından da fedakarlıklar ortaya koydu. Her gün destek verdikleri kitle ile temasa geçme ve COVID-19’a maruz kalabilme nedenlerinden dolayı gönüllü ve çalışanlar kişisel risklerle yüzleşti. Söz konusu risk sadece virüs odaklı değil; pandemi sürecinde akıl almaz bir fedakarlık gösteren sağlık çalışanlarının yaşantısı maalesef bazılarının akıl sağlığının olumsuz yönde etkilenmesine yol açtı.

Yaşanan zorlu süreçte finansman sağlayan ortakların da ciddi adımlar attığı gözlemlendi. Fon kurumları geleneksel finansman sağlama metodlarının değiştirilmesi gerektiğinin farkına vardı ve birçok fon sağlayan organizasyon harcama kısıtlamalarını kaldırdı.

Alınan kısıtlamasız fonlara geçiş kararı, hem karşılıklı güvenin arttığını hem de fon destekçilerinin paralarını nasıl kullanmaları gerektiğini bilmediklerini su üstüne çıkardı.

Oluşan karşılıklı güven ortamının STK’lara sağladığı fayda oldukça kritikti. Sahada çalışan bir STK lideri:” Daha önce hiç sahip olmadığımız operasyon fonlarına erişimimiz sağlandı. Bu kesinlikle harikaydı.”

Bazı durumlarda, kuruluşun en önemli öncelikleri için kullanılabilecek kısıtlamasız finansmana erişim, topluluğun ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmekle etmemek arasındaki farktı.

Belirsizlik ve stresin her gün arttığı ortamda birçok fon ortağının zaten destekledikleri STK’lara güvendiklerine karar vermesi ile oluşan geleneksel ataerkil fon ilişkisi ilginç bir durumdu.

Bu değişikliklerin geçici olup olmadığı, ya da finansman ilişkilerinin yeniden düşünülmesine yol açıp açmayacakları önümüzdeki süreçte görülecek.

Geleceğe ilerlerken oluşan yeni yollar

Hayata çeşitli zorluklar getiren COVID-19 salgını, gönüllülük sektörü için kritik bir dönüm noktası oluşturabilir. STK’lar için zorlu geçmesi beklenen 2021 yılında, gönüllülük sektörün bugüne kadar olan tepkileri göz önüne alındığında, sektörün daha iyi şekillenebilmesi için iki önemli ve bağlantılı yolu gösteriyor.

İlk olarak salgın, fon verenleri finansman sağladıkları STK’lar ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeye teşvik etti. Bunun sektör için uzun vadeli etkileri olabilir. Birçok finansman kuruluşu şu anda COVID-19 yayılımının yavaşlamasını bekliyor ve bu da yeniden inşa etme zamanının geldiğine işaret ediyor.

STK’lar COVID-19 ile yaşamaya devam ederken, fon ortakları yeni bir denge bulmalıdır. Bunu, kontrol dengesini değiştirerek ve projeler için belirlenmiş kısa vadeli fonlardan STK’ların kapasitesini yükseltmeyi amaçlayan uzun vadeli sınırsız fonlamaya geçerek yapabilirler.

İkincisi salgın, insan kaynaklar ve bilgi teknolojisi, geleneksel olarak fon veren kuruluşlar tarafından genel olarak göz ardı edilen tüm harcamaların önemini gözler önüne serdi. Yine de dayanıklılık adına kapasite oluşturmak için STK’lara izin verilmeli ve bu kapasiteyi oluşturmaları teşvik edilmelidir.

COVID-19 salgını, STK’ların nasıl faaliyet gösterdiğine ve nasıl finanse edildiğini aydınlattı. Gönüllü sektörün artan sosyal açığı gidermesine yardım etmenin yeterli olup olmayacağı ise belirsiz.

Kaynak:

https://theconversation.com/how-covid-19-could-transform-non-profit-organizations-153254

Barış Güven
CONTRIBUTOR
PROFİL

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar