Agroekoloji Çalıştayı’nın ikincisi 4-5-6 Nisan’da ‘’Doğaya, çiftçiye ve topluma dost bir gıda sistemi için bir araya geliyoruz’’ sloganıyla İzmir’de, Mimarlar Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Zehirsiz Sofralar Platformu’nun organize ettiği etkinlikte doğa dostu ve sürdürülebilir tarım ve gıda sistemleri konusunda Türkiye’den ve dünyadan uzmanlar, akademisyenler, öğrenciler, çiftçiler, gıda toplulukları ve konuya ilgi duyan tüketiciler bir araya
Agroekoloji Çalıştayı’nın ikincisi 4-5-6 Nisan’da ‘’Doğaya, çiftçiye ve topluma dost bir gıda sistemi için bir araya geliyoruz’’ sloganıyla İzmir’de, Mimarlar Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Zehirsiz Sofralar Platformu’nun organize ettiği etkinlikte doğa dostu ve sürdürülebilir tarım ve gıda sistemleri konusunda Türkiye’den ve dünyadan uzmanlar, akademisyenler, öğrenciler, çiftçiler, gıda toplulukları ve konuya ilgi duyan tüketiciler bir araya geldi.
Çalıştayda doğa dostu, adil ve dayanışma temelli bir gıda sisteminin imkanları konuşuldu.
Tarım ekonomisi Derneği Başkanı İpek Suer Topuzoğlu’nun açılış konuşmasıyla başlayan çalıştay kapsamında, Aydın Kuşadası Kirazlı köyünde agroekolojik üretim yapan Nihat Fidan’ın kiraz bahçesine bir gezi düzenlendi.
Çalıştayın amacına ilişkin açıklamalarda bulunan Topuzoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Gıda enflasyonu, hayat pahalılığı, tarım sektöründeki yapısal sorunlar ve ekolojik kriz, toplum olarak hepimizi derinden etkiliyor. Çiftçiler üretim maliyetleri altında ezilirken, tüketiciler sağlıklı gıdaya erişmekte giderek daha fazla zorlanıyor. Kuraklık, orman yangınları ve su krizleri, tarımın geleceğini tehdit ederken, büyük gıda şirketleri ve uluslararası tarım tekelleri yerel üreticiyi daha da zor duruma düşürüyor. Böylesi bir ortamda agroekoloji, sadece teknik bir tarım yaklaşımı değil; aynı zamanda bir direniş, bir alternatif ve adil bir gıda sistemi inşa etmenin yolu olarak karşımıza çıkıyor. Bugün burada sadece akademik tartışmalar yapmak için değil, aynı zamanda gıda egemenliğimizi savunmak, üretici ve tüketiciler olarak hakkımız olanı geri almak için de bulunuyoruz.’’
İlki 2019 yılında düzenlenen çalıştayda, agroekoloji hareketi ve politik vurgusu ön plandaydı. Bu yıl agroekoloji hareketinin bilimsel araştırmalar ve uygulama örneklerine yer verildi.
Agroekolojinin bir zorunluluk olmasının, çalıştayın en önemli ana fikri olduğunun altını çizen Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, ‘’Tarım zehirleri, suni gübreler gibi girdi ve zararlı uygulamaların yol açtığı sosyal, sağlık, çevre ve biyolojik çeşitlilik etkileri gibi dışsal olarak ifade edilen maliyetleri de dahil ettiğimizde uzmanlara göre, bugün yediğimiz konvansiyel bir gıdanın gerçek maliyeti görünen maliyetinin yaklaşık üç katı. Bu durumda çevresel ve sosyal etkilerle birlikte sağlık ve biyolojik çeşitliliği gözeten bütüncül bir hareket olan agroekoloji bir alternatif tarım sistemi olmanın ötesine geçerek zorunluluk halini almıştır’’ dedi.
Zehirsiz Sofralar Platformu koordinatörlerinden ÇEKÜL Vakfı İletişim Sorumlusu Alper Can Kılıç, ise organik tarım, agroekoloji ve doğal tarım yöntemleriyle toplumun tamamını beslemenin mümkün olmadığı yönündeki yaygın kanaatin gerçeği yansıtmadığını vurguladı.
“Türkiye’de agroekoloji alanında çalışmalar 2000’li yıllarda başladı. Ancak bilimsel çalışmalar ve uygulamalarla birlikte bu yöntemlerle üretimin mümkün ve sürdürülebilir olduğuna dair bilincin güçlenmesine ihtiyaç var. Çalıştay bu bilincin yaygınlaşmasına katkı sundu.
Gıda güvenliğimiz ve gıda egemenliğimiz için 2. Agroekoloji Çalıştayı gibi organizasyonlar ile daha çok bir araya gelmeliyiz; tartışmaları, paylaşımları sürdürmeliyiz; birbirimizden öğrenmeliyiz’’ sözleriyle konuşmasını tamamladı.