Avrupa Birliği tarafından Haziran ayında kabul edilen Doğa Yenileme Kanunu (Nature Restoration Law – NRL), tahrip olmuş ekosistemlerin en az beşte birini önümüzdeki altı ay içinde onarmayı hedefliyor. Halihazırda AB’deki doğal alanların yüzde 80’den fazlasının zarar görmüş olduğu hesaplanıyor. Avrupa Birliği’nin ekosistemlerinin 2030 yılına kadar yüzde 20’sinin, 2050 yılına kadar ise tamamının restore edilmesi hedeflenen
Avrupa Birliği tarafından Haziran ayında kabul edilen Doğa Yenileme Kanunu (Nature Restoration Law – NRL), tahrip olmuş ekosistemlerin en az beşte birini önümüzdeki altı ay içinde onarmayı hedefliyor. Halihazırda AB’deki doğal alanların yüzde 80’den fazlasının zarar görmüş olduğu hesaplanıyor.
Avrupa Birliği’nin ekosistemlerinin 2030 yılına kadar yüzde 20’sinin, 2050 yılına kadar ise tamamının restore edilmesi hedeflenen bu süreçte, belirli ekosistemler, habitatlar ve türler için zamana bağlı hedefler de yer alıyor.
Bu kanun kapsamında doğanın restore edilmesi aynı zamanda AB’nin iklim taahhütlerine katkıda bulunacak, gıda güvenliğini artıracak, ekosistem hizmetlerini teşvik edecek ve Birliğin uluslararası taahhütlerini karşılayacak.
Kanun kapsamında 2030 yılına kadar nehirlerin 25 bin kilometre boyunca özgür, engelsiz akması ve en az üç milyar ağaç dikilmesi de planlanıyor.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve AB Biyoçeşitlilik Stratejisi kapsamında hazırlanan kanun, biyoçeşitliliği artırmayı hedeflerken aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadelede doğadan destek almayı hedefliyor. Bu nedenle kıtanın sulak alanlarını, ormanlarını, nehirlerini ve denizlerini onarmak, doğayı restore etmek önem taşıyor.
İklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı konularında birçok can sıkıcı gelişmenin yaşandığı dünyamızda, yasanın kabul edilmiş olması iyi bir gelişme olarak dikkat çekiyor.
Avrupa’da doğal alanlar azalıyor. Özellikle turbalıklar, pek çok nedenle hayati önem taşıyor. Yalnızca biyoçeşitlilik için değil, iklim değişikliği ile mücadelede de kritik rol oynuyor. Ormanlardan çok daha fazla karbon depolayabilme kapasitesine sahipler ve gerçekten verimliler. Öte yandan kuruduklarında veya tarım gibi nedenlerle bozulduklarında ciddi miktarlarda karbon salımına neden oluyorlar. Bu yüzden turbalık alanları korumak oldukça önemli.
Bundan sonraki süreçte üye devletlerin, doğayı eski haline getirmek için plan yapmaları gerekiyor.
Bu uygulama sürecinde de Komisyon’un üye devletleri desteklemesi gerekiyor.
Ülkelerin, NRL kapsamında neler yapacaklarını planlamak için 2026 ortasına kadar zamanları var. Ardından bu planları Komisyon’a sunmaları gerekecek.
Doğa Yenileme Kanunu’nun en önemli yönü ise ilk defa olarak bu kadar çok bilim insanının katılımıyla hazırlanmış olması.
Kaynak: