Denizin unutulmuş devleri: Deniz inekleri

Denizin unutulmuş devleri: Deniz inekleri

Finlandiyalı yazar Iida Turpeinen, kayıp bir türün sessiz yokoluşunu romanlaştırdı. 

Yazar Iida Turpeinen, ilk romanı Denizin Canavarları (Beasts of the Sea) ile yalnızca edebiyat dünyasında değil, okyanusların derinliklerinde yankılanan bir sessizliği de gün yüzüne çıkardı. 

Roman, artık nesli tükenmiş olan deniz ineğinin (Steller’in deniz ineği) trajik hikâyesini anlatıyor:

Turpeinen’in hikayesi 2016 yılında Helsinki Doğa Tarihi Müzesi’ne yaptığı bir ziyaretle başlamış.

Turpeinen, müzenin loş bir köşesinde tanımadığı, garip biçimli bir iskeletle karşılaşmış: “Steller’in deniz ineği. Bilim dünyası tarafından keşfedildikten sadece 27 yıl sonra yok oldu. Bugün dünyada bu canlıya ait yalnızca üç ya da dört iskelet kaldı.”

Bu bilgi onu derinden sarsmış. “O anda düşündüm,” diyor yazar,
“Burada bir hikâye var. Hem de çok ilginç bir hikâye.”

Turpeinen’in araştırmaları, onu 1741 yılında gemi kazası geçiren Alman doğa bilimci Georg Wilhelm Steller’e ve onun keşfine götürmüş. Steller’in tanımladığı bu sevecen deniz canlısı, 1768 yılına gelindiğinde yalnızca 27 yıl içinde insanlar tarafından tamamen yok edilmişti.

İlk yok oluş hikâyesi

Turpeinen’in dikkatini çeken şey yalnızca deniz ineğinin trajik sonu değil; aynı zamanda tarihte ilk kez “insan eliyle yok edilen tür” olarak anılması.

18. yüzyılda bu düşünceye kimse inanmak istememişti. “İnsanlar o dönemde bunun imkânsız olduğunu düşünüyordu, ama bugün biliyoruz ki tam olarak öyle oldu’’ diyor Turpeinen.

Uzun süredir “altıncı büyük yok oluş” üzerine yazmak isteyen yazar, deniz ineğiyle birlikte aradığı hikâyeyi bulmuş.“ Bu hikâye, bugünkü ekolojik krizin nedenini anlamam için bir kapı araladı” diyerek düşüncelerini ifade ediyor.

Denizlerin nazik devi

Deniz ineği, soğuk Bering Denizi sularında yaşayan bir yunus kadar zarif ama bir balina büyüklüğünde, flipper’larında tırnakları olan devasa bir yaratıktı. Yosun ormanlarında gezinir, yavrularını okşar ve diğer arkadaşlarıyla temas kurmayı severdi.

Turpeinen’e göre bu canlıların bir tür “insani yanı” var: “Hem gizemli hem de tanıdık bir şey var onlarda. Bu yüzden dünyanın dört bir yanında deniz inekleriyle ilgili denizkızı efsaneleri var. Belki de mitler, onları unutmamak için anlatıldı.’’

Deniz ineklerinin sonu, insan açgözlülüğü nedeniyle oldu. Keşfedilmelerinin ardından etleri, yağları ve derileri için acımasızca avlandılar.


Yakındaki adalarda su samurları da öldürülünce denge bozuldu.  Deniz kestaneleri çoğaldı, yosunlar tükendi, deniz inekleri hem avlandı hem de açlıktan öldü.

“Onların büyüklüğüyle bir tekneyi devirmek mümkün olabilirdi ama hiçbir zaman saldırmadılar,” diyen Turpeinen, “Bu kadar barışçıl bir türün sessizce yok olması, insanlık için büyük bir derstir.” hatırlatmasını yapıyor.

Romanın ardından gelen etki

Finlandiya’da yayımlandıktan sonra Helsingin Sanomat En İyi İlk Roman Ödülü’nü kazanan Denizin Canavarları, kısa sürede bir fenomene dönüştü.

Romanın başarısı, Helsinki Doğa Tarihi Müzesi’nde beklenmedik bir sonuç doğurdu: Okuyucular, “kitabın başkahramanını” görmek için akın etti

Yazar, kitabının yalnızca geçmişin değil, bugünün sorgulanması için bir davet olduğunu söylüyor:

“Doğayla ilişkimizi yeniden düşünmemiz gerekiyor. Nereden geldiğimizi, şu anda nerede olduğumuzu görmek ve bunu anlamak…”

Kaynak:

https://ablink.editorial.theguardian.com/ss/c/u001.Yw_JkLMEmFuifc_XG18IRyTNtZQ7fIEMgszcCSneHEAhzD0WUI17vwhqJTqDOvEGwmr7pVEvL9SQSTVWxwfmX75fQyLJTmGqb1Zi0T0OCO5x4guz1AiwVAEmdslUt-upOglZh1LRpFQw1I3e_0DGtU0GpN3xJue8W3trAdd7ofdQjD-ka-YSzBUQvkrICCBTL6LBQ7OhbH_8VKRCwA3IMkji368I_Wz6KH8JuINdKKpD_4yS8iXsKZKRQrMpsF7b4MOH9rifvj_TKyi3DGbeLi5BAPPuza6NYja4wDNotwLoszCsMOfbpcF02XTYAhJoRdu-QLN_ZW4HBiEru-YvN3eeZCV4Eb3h2xVzkQrKhBY/4kx/Fh3xASqZQIy4wpOs2F39qw/h37/h001.yr-tT4mtx_bvmfOKHgf2xcgEliOIAQ5TmhILqyBwZqw

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar