Gazze’den Ukrayna’ya, dünyanın dört bir yanındaki çatışmalar yalnızca insanların hayatını tehdit etmiyor aynı zamanda doğayı da darmaduman ediyor. Su kaynakları kuruyor, tarım arazileri terk ediliyor ve ormanlar gibi doğal varlıklar harap oluyor. Çatışmalar sona erse bile etkileri uzun yıllar boyunca hissediliyor. Sierra Leone’de on yıl süren savaşın ardından 2002’de silahlar sustuğunda, ‘’Birincil ormanlarımız ve savanlarımız
Gazze’den Ukrayna’ya, dünyanın dört bir yanındaki çatışmalar yalnızca insanların hayatını tehdit etmiyor aynı zamanda doğayı da darmaduman ediyor. Su kaynakları kuruyor, tarım arazileri terk ediliyor ve ormanlar gibi doğal varlıklar harap oluyor. Çatışmalar sona erse bile etkileri uzun yıllar boyunca hissediliyor.
Sierra Leone’de on yıl süren savaşın ardından 2002’de silahlar sustuğunda, ‘’Birincil ormanlarımız ve savanlarımız da sustu’’ diyor Dişişleri Bakan Yardımcısı Francess Piagie Alghali ve ekliyor: ‘’Biyoçeşitliliğin kaybına, yaban hayatının göçe zorlanmasına ve terk edilen tarım arazileri ile bataklıklara tanık olduk. Bunların hepsi silahlı çatışmanın doğrudan sonuçları.’’
Çatışmaların gerçek maliyeti sadece harabe binalar ve ölümler değil; dünya üzerindeki ekosistemler, geleceğimizi besleyen doğa, sessizce yıkılıyor.
Uzun vadeli etkiler
Dünya, İkinci Dünya Savaşı’dan bu yana en yoğun silahlı çatışmalara sahne olurken, iki milyar insan, yani küresel nüfusun dörtte biri, çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşıyor.
BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen’a göre, çatışmalar insanlığı açlığa, hastalığa ve yerinden edilmeye zorluyor, böylece güvensizlik derinleşiyor.
Çatışmalar yalnızca binaları yıkmıyor; kritik ekosistemleri, su ve gıda kaynaklarını ve sağlık altyapısını hedef alıyor. Üstelik iklim değişikliği, gerilimini tırmandırıyor.
Inger Andersen, Gazze’de iki yıl süren savaşın doğal kaynakları nasıl yerle bir ettiğine dikkat çekiyor: “Ağaç ürünlerinin %97’si, çalılık alanların %95’i ve yıllık tarım ürünlerinin %80’inden fazlası yok oldu.”
Ukrayna’da Haziran 2023’te Kakhova Barajı’nın yıkılması, 600 kilometrekareden fazla alanın sular altında kalmasına yol açtı. Andersen, bunun “ekosistemlerin uzun süreli su baskınıyla doğal habitatlar, bitki toplulukları ve türler üzerinde ağır kayıplara” neden olduğunu belirtiyor.
BM ve uluslararası uzmanlar, savaş ve silahlı çatışmaların çevre üzerindeki yıkıcı etkilerini tartışırken, küresel ölçekte harekete geçilmesi gereğine dikkat çekiyor.
Dünya genelinde çatışmalardan etkilenen ülkelerde, insani yardım, iklime uyum ve barış inşası arasındaki bağların güçlendirilmesi kritik görülüyor; ancak bu sayede dayanıklılık artırılabilir, toplumsal uyum sağlanabilir ve sürdürülebilir kalkınma desteklenebilir.
UNEP yetkilileri, çatışmalardan etkilenen ülkelerde çevresel yönetim kapasitesinin yeniden inşa edilmesi ve iklime uyum yatırımlarının artırılmasının önemine işaret ediyor.
Çatışmaların yol açtığı çevresel yıkım ve iklim krizinin birleşik etkilerini önlemek, ancak uluslararası iş birliği, hukuki çerçevelerin güçlendirilmesi ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen bütüncül stratejilerle mümkün olacak.
Kaynak:
https://news.us15.list-manage.com/track/click?u=372753f560ef60c400f1a4f3f&id=dc871272d0&e=8b42edf312















