Bilim insanları, Batı Avustralya’nın Goldfields bölgesinde belirli bir vadide yetişen ve nadir bulunan yabani çiçeği incelerken, yüzündeki küçük boynuzlarıyla dikkat çeken yeni bir arı türü de keşfetti. Son 20 yılda bu arı grubunda tanımlanan yeni üyeye, şeytansı bir isim verildi: Megachile lucifer. Dişi arının “son derece belirgin ve sivri” boynuzlara sahip olduğunu belirten Curtin Üniversitesi
Bilim insanları, Batı Avustralya’nın Goldfields bölgesinde belirli bir vadide yetişen ve nadir bulunan yabani çiçeği incelerken, yüzündeki küçük boynuzlarıyla dikkat çeken yeni bir arı türü de keşfetti. Son 20 yılda bu arı grubunda tanımlanan yeni üyeye, şeytansı bir isim verildi: Megachile lucifer.
Dişi arının “son derece belirgin ve sivri” boynuzlara sahip olduğunu belirten Curtin Üniversitesi araştırma ekibi, bu boynuzların savunma, polen toplama veya yuva malzemesi biriktirme amacıyla kullanıldığını düşünüyor.
Netflix ilhamı: Lucifer
Araştırmayı yürüten Dr. Kit Prendergast, türün adını seçerken aynı anda izlediği Netflix dizisi Lucifer’dan ilham aldığını söyledi. Ayrıca boynuzlu arının, bu arı grubunda son 20 yılda tanımlanan ilk yeni tür olduğunu vurguladı.
“Dişi arının yüzünde inanılmaz minik boynuzlar vardı. Yeni türü yazarken Netflix’de ‘Lucifer’ı izliyordum ve isim tam yerine oturdu. Üstelik dizinin karakterinin de büyük hayranıyım, bu yüzden karar vermek zor olmadı’ diye ekledi.
“Lucifer” kelimesinin Latince’de “ışık getiren” anlamına geldiğini hatırlatan bilim insanı, bu adın aynı zamanda yerli arı türlerinin korunması ve tehdit altındaki bitkilerin nasıl tozlaştığının daha iyi anlaşılması gerektiğine dikkat çekmek için bir metafor olduğunu belirtti.
Journal of Hymenoptera Research dergisinde yayımlanan araştırmada, arının ve nadir yabani çiçeğin bulunduğu bölgenin ‘’resmi olarak korunması’’ ve koruma alanı ilan edilmesi çağrısı yapıldı.
Dr. Prendergast, yeni arı türünün ve nesli tehlike altındaki yabani çiçeğin aynı küçük habitatı paylaştığını hatırlatarak, bu bölgenin iklim değişikliği ve yaşam alanı tahribatı gibi tehditlere karşı savunmasız olduğunu vurguladı. Ayrıca birçok madencilik şirketinin çevresel etki değerlendirmelerinde yerli arıları hesaba katmadığını da ekledi.
Kaynak:
