“2100 yılında Türkiye yaşanmaz hale gelecek”

“2100 yılında Türkiye yaşanmaz hale gelecek”

Kısa sürede küresel ölçekli bir iklim hareketine dönüşen İklim Eylemi İçin Liderler (Leaders for Climate Action – LFCA), Türkiye’deki faaliyetlerine 2020 yılında başladı. LFCA Türkiye Elçisi Yvonne Rosenbaum-Afra; LFCA’nın kuruluş hikayesini, iklim krizine karşı verdiği mücadeleyi, iklim krizinin Dünya’ya ve Türkiye’ye etkilerini anlattı.

Küresel iklim girişimi LFCA nasıl kuruldu? Kısaca LFCA ve hedeflerini anlatabilir misiniz?

Leaders for Climate Action; bir buçuk yıl önce Berlin’de, çevresel sorunların ve iklim krizinin yaratacağı negatif etkilerin farkında olan küçük bir girişimci grubu olarak, bir çözüm sunma amacıyla oluşturuldu. Dijital şirketlerin uçtan uca sürdürülebilir bir dönüşümü en iyi ve en hızlı şekilde gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip olduğuna, bu yüzden de iklim kriziyle savaşta çok özgün bir rolü olduğuna inanıyoruz. Glovo ve Cabify gibi dünyanın önde gelen dijital şirketleri ve Project A, Holtzbrinck Ventures ve eVentures’ın da içinde bulunduğu VC fonları, sürdürülebilir ekolojik kalkınmaya katkı sağlamak amacıyla girişimimize katıldı. Kısa sürede küresel ölçekli bir iklim hareketine dönüşen LFCA’nın Türkiye’deki faaliyetlerini 2020 yılında başlattık ve şu an yedi kişilik bir ekiple çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Birincil amacımız, dijital endüstriyi karbon-nötr hale getirmek ve diğer sektörler için iyi bir örnek oluşturmak. Diğer amacımız ise küresel bir karbon fiyatı belirlenmesini desteklemek. Amaçlarımız doğrultusunda üyelerimize basit ve ücretsiz bir global SaaS (Softaware as a Service) hizmeti sunuyoruz.

LFCA, iklimimizi korumak için bu mücadeleye nasıl farklılıklar getirecek? Şu ana kadar LFCA’nın yarattığı etkiden bahseder misiniz?

Üye olan tüm şirketlerin kurucu veya üst düzey yöneticilerinin hem kişisel hem de şirket bazında taahhüt vermelerini şart koşuyoruz. Çünkü inanıyoruz ki değişim her zaman bireyde başlar. Bu taahhütle hem bireysel hem de şirket genelinde karbon ayak izini ölçmek, oluşturulan karbon ayak izini dengeleyecek projeleri desteklemek ve yine oluşturulan karbon ayak izini azaltmak üzere söz vermiş oluyorlar. Üye şirketler, öncelikle Yeşil Taahhüdü imzalamak ve yerine getirmek zorundalar. Üyelerimiz bir yıl kadar kısa bir süre içinde ortalama yüzde 20 karbon azaltım hedefini yerine getirdi. Karbon ayak izlerinin azaltılması ve dengelenmesi için iklim koruma ve sürdürülebilirlik projelerine 5,8 milyon avrodan fazla yatırımla, 325 bin tondan fazla CO2 tasarrufu sağlayarak umut verici bir başlangıç yaptık. Şu an globalde 950 üyemizle yaklaşık 100 bin çalışana ulaşıyoruz. Yeni kurulmuş bir girişim olarak henüz birçok üyemizin ölçüm aşamasında olduğunu da eklemeliyim, yani bu sadece bir başlangıç. Ancak bu noktada durmuyoruz. Günümüzde global yatırım şirketlerinin iklim koruma konusunda aktif rol oynadığını ve fonladıkları şirketlerin bu amaç çerçevesinde aksiyon almasını talep ettiğine tanık oluyoruz. LFCA olarak, oluşturduğumuz “Sürdürülebilirlik İlkesi” sayesinde üyemiz olan VC’lerin hissedar sözleşmelerine “Sürdürülebilirlik İlkesi“ maddesini eklemelerini sağlıyoruz. Bu ilke de, üyelerimiz tarafından finanse edilen şirketlerin karbon ayak izini azaltmak ve sürdürülebilir küresel ekolojik kalkınmaya destek olmak için taahhüt vermesini sağlıyor.

1,5 sene içinde 950 teknoloji şirketini aynı hedef için bir araya getirmek önemli bir başarı. Bunu nasıl başardınız?

İklim krizi şu anda yaşanıyor ve yıkıcı etkilerini tüm dünya hissediyor. Gelinen bu noktada, konuyla ilgili farkındalık artık çok yüksek seviyede. Yine de, insanlığın harekete geçmesi için bir itici güce ihtiyacı var. LFCA’da her lidere kişisel olarak yaklaşıyor ve ağlarına ulaşıyoruz. Böylelikle liderler bizim için referans görevi görüyorlar.

Diğer bir neden de, üyelerimizin harekete geçmesi için çok basit bir başlangıç noktası vererek, amacımıza uygun bir şekilde “şimdi” hareket etmelerini sağlıyoruz. Üyelerimize karbon emisyonlarını hesaplamaları, dengelemeleri ve azaltmaları için ücretsiz bir SaaS aracı sağlıyoruz ve onları iklim eylemine öncülük eden küresel liderler topluluğunun bir parçası olmaya davet ediyoruz. Üyelik için bir ücret talep etmiyoruz, sadece gezegenimize fayda sağlamak için çalışıyoruz.

Şirketler LFCA’ya nasıl katılabiliyor? Katılan şirketlerden beklentileriniz neler?

Öncelikle liderlerin kişisel olarak üye olmalarını istiyoruz. Diğer üye liderlerimizin networkü ve iletişim faaliyetleri de potansiyel üyelere ulaşmamızı sağlıyor. Bir başka yol da üye olmak isteyen şirketler, web sitemizden form doldurup bize ulaşabiliyor. 

LFCA üyesi olabilmek için liderlerin sağlaması gereken tek şart hem kişisel hayatlarında hem de şirket bazında imzaladıkları Yeşil Taahhüdü yerine getirmek ve oluşturdukları karbon ayak izini ölçmek, dengelemek ve azaltacak aksiyonlar almak. Kâr amacı gütmüyor ve üyelik için bir ücret talep etmiyoruz, sadece hep beraber CO2 salımını azaltmak ve dünyaya fayda sağlamak için çalışıyoruz.

Şirketler üzerinde nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsunuz?

Yeşil Taahhüdümüzü imzalayan üyelerimize, şirketlerinde karbon ayak izini azaltma hedefine yönelik bir rehber sunuyoruz. En büyük hayalimiz, oluşturulan karbon ayak izini ölçtükten sonra onu dengelemekle kalmayıp karbon pozitif olarak bir ilki gerçekleştirmek. Üyelerimize basit yollarla bu hayalin gerçekleştirilebilir olduğunu gösteriyoruz ve onların da bu zihniyete sahip olmaları için sürekli olarak yol gösteriyoruz. Üyelerimizin katıldığı etkinlikler düzenleyerek, LFCA altında birleşen ve gittikçe büyüyen bu büyük toplulukla iletişimimizi sürekli hale getiriyoruz. Şirketler LFCA aracılığıyla itibarlarını artırıyor ve aksiyonlarını görünür kılıyor, aynı zamanda da kaliteli yetenekleri kendilerine çekerken, yüksek çalışan bağlılığı oluşturmalarını da sağlıyor.

LFCA’nın Türkiye’deki faaliyetlerinden bahseder misiniz? Bugüne kadar nasıl bir yol alındı?

Türkiye’de şirketlerin sürdürülebilir ekolojik gelişmeye katkı sunmaları için büyük bir potansiyel görüyoruz. Bu nedenle, Türk şirketlerine etki yaratacakları bir alan tanıyarak, bu alanda değişimin öncüsü olacak liderler ağını oluşturmak için Leaders for Climate Action girişimini Türkiye’ye getirmek istedik. 2020 Eylül ayında Türkiye’de faaliyetlerimize başladık ve LFCA’yı ilk defa İklim Zirvesi’nde takdim ettiğimizde C-level katılımcılardan birçok pozitif geri bildirim aldık. Kuruluşumuzdan itibaren her üye ve liderle bire bir ilgileniyoruz. Sene sonuna yaklaşırken görüyoruz ki, artık 75’ten fazla üyemizle birlikte kocaman bir topluluk olduk. Hızla büyüyen yedi kişilik ekibimizle daha büyük etkiler yaratmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. LFCA web sitemiz artık Türkçe de hizmet veriyor ve medyada girişimimiz hakkında olumlu yansımaları gözlemliyoruz.

Türkiye özelindeki hedefleriniz neler?

Türkiye’de amacımız global hedefimizde olduğu gibi olabildiğince çok şirketi üyemiz yapmak ve üyelerimizin karbon-nötr, hatta karbon pozitif olmasını sağlayarak küresel sürdürülebilir ekolojik gelişimi desteklemek. Bu alanda Türkiye’de hızla büyüyen girişim ekosisteminin ve dijital sektörün öncü olacağına gönülden inanıyor ve destekliyoruz.

Son olarak, iklim değişikliğinin en kırıcı etkilerinden bahseder misiniz? Dünya bundan nasıl etkilenecek?

Hindistan, Afrika, Amerika ve Avustralya’da orman yangınlarına, Avrupa’da (örneğin Portekiz ve Almanya’da) sıcak hava dalgalarına tanık oluyoruz, aynı zamanda bu zamana kadar kaydedilmiş en sıcak kasım ayı da 2020 yılında yaşandı. İklim değişikliği nedeniyle beklenen ortalama sıcaklık artışı, son buzul çağını geçti. Gezegenimiz 3,5 derece daha soğukken, Dünya 200 m buzla kaplıydı. Atmosferin son buzul çağından bildiğimiz şekliyle yaşamı mümkün kılan sıcak döneme geçmesi 15 bin yıldan fazla sürdü. Bu yüzyılın sonuna kadar gezegenimizde 4 derece sıcaklık artışına giden bir yoldayız. Bunun bir buz devrinde yaşamak kadar aşırı sonuçları olacak. Sadece yeni çağ, tam tersi olarak yaşama elverişsiz derecede sıcak olacak.

Atmosferde milyonda bir CO2 parçacığı ile sıcaklık arasında açık bir korelasyon ve bunun gezegenimiz için ne anlama geleceğine dair çok net hesaplamalar var.  4 derecelik bir Dünya’da, yaşanabilir tek alan, Sibirya ve Kanada olmak üzere ekvator kuşağının dışında olacak ve bu 10 milyar insanı barındırmaya yetmeyecek. Örneğin, 2100 yılında Türkiye aşırı sıcaklık ve nemli hava, sel, kuraklık gibi nedenlerle yaşanmaz hale gelecek.

Her yıl ne kadar karbon saldığımızı biliyoruz ve net bir zaman çizelgesi belirleyebiliriz; ortalama sıcaklık artışını maksimum 1,5 derecede tutabilmek için sadece yedi yılımız kaldı. Bu hedefe ulaşamazsak, dönüşü olmayan bir felakete sürükleneceğiz. 1.5 ila 2 derece arasında da ölümcül bir fark var; 2 derecelik artış ve sonrasında permafrost (kutuplardaki donmuş toprak) toprağı eriyecek ve metan açığa çıkacak. Daha az CO2 depolamalı asit okyanuslarımız olacak ve kutuplar eriyecek, bu da deniz seviyesinde yükselmeye neden olacak. Ortada 1.5 derece hedefli bir Paris anlaşması var ancak maalesef bu yeterli değil, çünkü hedefler yeterince iddialı değil, CO2 fiyatlandırması içermiyor ve yeterli yaptırım yok. Bu nedenle hepimizin şimdi harekete geçmesi gerekiyor!

Kerem Efendioğlu
ADMINISTRATOR
PROFİL

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar