Türkiye’de ve dünya genelinde yapılan araştırmalar, toplumsal cinsiyet eşitliği için harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan ‘’Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2024’’, bu alandaki iyileştirmelere yönelik ilerlemenin son derece yavaş olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre, mevcut durum devam ettiği takdirde, dünya genelinde cinsiyet eşitliğine ulaşılması 134 yıl alacak. 2024 yılının küresel cinsiyet eşitliği puanı yüzde
Türkiye’de ve dünya genelinde yapılan araştırmalar, toplumsal cinsiyet eşitliği için harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan ‘’Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2024’’, bu alandaki iyileştirmelere yönelik ilerlemenin son derece yavaş olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre, mevcut durum devam ettiği takdirde, dünya genelinde cinsiyet eşitliğine ulaşılması 134 yıl alacak.
2024 yılının küresel cinsiyet eşitliği puanı yüzde 68,5 olarak hesaplandı. 2023 yılına kıyasla yalnızca yüzde 0,1’lik bir iyileşme kaydedildi.
İzlanda yüzde 93,5 puan ile üst üste 15. kez dünyanın en eşitlikçi ülkesi olarak öne çıktı. İzlanda’yı takip eden ülkeler sırasıyla Finlandiya, Norveç, Yeni Zelanda ve İsveç oldu.
Kadınların iş gücüne katılımında küresel ortalama yüzde 60.6 seviyesinde kaldı. Bu alanda önde gelen ülkeler arasında Liberya, Botsvana ve Moldova yer aldı.
Üst düzey pozisyonlarda hala erkek egemen bir görünüm var. Kadın yöneticilerin oranı yalnızca yüzde 37 ile sınırlı kaldı.
Kadınların siyasi katılımı ise en büyük eşitsizlik alanı olmaya devam ediyor.
WEF raporunda, cinsiyet eşitliğine ulaşmanın ekonomik büyümeye sağlayacağı katkılar vurgulanıyor. Ancak mevcut şartlar altında, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmanın 2158 yılını bulacağı öngörülüyor.
Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü’nün (EIGE) yayımladığı ‘’Cinsiyet Eşitliği Endeksi 2024’’ raporu ise Avrupa Birliği’nde toplumsal cinsiyet eşitliği alanında ilerlemenin yavaş olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre, kadınların siyasette, iş dünyasında ve toplumsal yaşamda daha fazla yer alması değişimin temel itici gücü olsa da, özellikle istihdam ve ekonomik alanlarda eşitsizlikler devam ediyor.
Raporda, İsveç 82 puanla AB ülkeleri arasında en yüksek cinsiyet eşitliği skoruna sahip ülke olurken, Romanya 57.5 puanla en geride kalan ülke konumunda. AB’nin en büyük ekonomilerinden Almanya’nın 72, Fransa’nın 76.1 ve İtalya’nın 69.2 puan aldığı görülüyor.
Kadınların iş gücüne katılım oranı artsa da, sektörlerdeki cinsiyet ayrımı sürüyor. Ayrıca rapor, kadınların iş yerlerinde daha fazla taciz ve şiddete maruz kaldığını gösteriyor.
Kadınların siyasi karar alma mekanizmalarındaki temsiliyeti artmış olmasına rağmen, AB Parlamentosu’ndaki kadın milletvekili oranı yüzde 39’a gerileyerek önceki yıla göre düştü.
Sağlık alanında ise cinsiyet eşitliğinde ilerleme kaydedilemediği görülüyor. Özellikle yaşlı, engelli ve düşük gelirli kadınlar sağlık hizmetlerine erişimde ciddi zorluklar yaşıyor.
Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı ve istihdam oranı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ‘’İstatistiklerle Kadın 2024’’ başlığıyla yayımlanan çalışma, Türkiye’deki kadın nüfusunun demografisini ve eğitim, istihdam ve toplumsal hayattaki durumunu ortaya koyuyor.
Türkiye nüfusunun yüzde 49,98’ini kadınlar, yüzde 50,02’sini erkekler oluşturuyor.
Kadınların eğitim seviyesinde son yıllarda önemli bir artış yaşanıyor. En az bir eğitim düzeyini tamamlayan kadınların oranı 2023 itibarıyla yüzde 87,8’e ulaşıyor. Eğitimdeki bu ilerlemeye rağmen, erkeklerin eğitim süresi ve yükseköğretim mezunu olma oranı hala kadınların önünde yer alıyor.
Eğitim seviyesindeki artışa rağmen, kadınların iş hayatına katılımı istenen seviyeye ulaşmadı. 2023 verilerine göre, Türkiye’de işgücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 71,2 iken, kadınlarda bu oran yüzde 35,8’de kaldı.
Bölgesel olarak bakıldığında, kadın istihdamının en yüksek olduğu yerler yüzde 38,9 ile Antalya, Isparta ve Burdur olurken, en düşük oran yüzde 19,8 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’te kaydedildi.
Kadınların üst düzey yönetici pozisyonlarındaki temsili, yıllar içinde artış gösterse de erkeklere kıyasla hala oldukça düşük seviyede kalıyor. 2023’te Türkiye’de üst ve orta düzey yönetici pozisyonundaki kadın oranı yüzde 20,6 olarak hesaplandı.
Siyasette de benzer bir tablo söz konusu. 2024 itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın milletvekili oranı yüzde 19,9 oldu. Kadın büyükelçi oranı ise 2011’de yüzde 11,9 iken 2024’te yüzde 26,9’a yükseldi.
TÜİK verileri kadınların erkeklerden daha düşük maaş aldıklarını da ortaya koyuyor. Cinsiyetler arası ücret farkı, eğitim seviyesine paralel olarak artıyor.
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, kadınların yüzde 35,9’u gece yalnız yürürken kendini güvensiz hissettiğini belirtiyor. Erkeklerde ise bu oran yüzde 15,2 seviyesinde kalıyor.
Öte yandan Türkiye’de son yıllarda yaşlı nüfusun oranı hızla artıyor. Bu değişim iş gücü, sağlık hizmetleri ve toplumsal yapı üzerinde önemli etkiler yaratıyor.
Türkiye’de 65 yaş ve üzerindeki nüfusun oranı 2024 itibarıyla yüzde 10,6 seviyesine ulaşmış durumda. TÜİK verilerine göre bu oran 2030’da yüzde 13,5’e, 2050’de yüzde 23,1’e ve 2075’te yüzde 31,7’ye çıkacak. Bu kapsamda yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak politikaların ve yatırımların hayata geçirilmesi kritik önem taşıyor.
Kadınların iş hayatına katılımını kısıtlayan en büyük etkenlerden biri ise ücretsiz bakım işleri. Türkiye’de çalışma çağındaki kadınların yüzde 58,8’i ev içi bakım yükü nedeniyle iş gücüne katılamıyor. Bu oran, dünyadaki birçok ülkeye kıyasla oldukça yüksek. Ücretsiz bakım işleri yalnızca çocuklarla sınırlı kalmıyor, yaşlanan nüfusun da artmasıyla kadınlar üzerindeki yük daha da büyüyor. Kadın istihdamının artırılması için özellikle bakım hizmetleri konusunda ciddi reformlar yapılması gerekiyor.
Diğer yandan, kayıt dışı çalışma da kadınların iş hayatında karşılaştığı önemli bir sorun. Türkiye’de 2023 yılı itibarıyla çalışanların yüzde 27,3’ü kayıt dışı istihdam edilirken, bu oran kadınlarda yüzde 34,4’e kadar çıkıyor.
Kadınların iş gücüne katılımının artırılması, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için çok önemli bir kriter.
Rapora göre, kadınların iş gücüne katılımının desteklenmesi, yaşlı bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve dijital becerilerin artırılması gibi adımlar atılırsa, Türkiye bu süreci fırsata çevirebilir.