Küresel iklim değişikliği meselesi ve bununla mücadele çabaları, ülkelerin enerji dönüşüm süreçlerinde yeni ve hızlı adımlar atmalarını gerektiriyor. Bu kapsamda Türkiye, 2053 yılı itibarıyla net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedefliyor. Yenilenebilir enerji yatırımları ile desteklenen bu dönüşümde, yenilenebilir hidrojen önemli bir tamamlayıcı unsur olarak öne çıkıyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından, Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan
Küresel iklim değişikliği meselesi ve bununla mücadele çabaları, ülkelerin enerji dönüşüm süreçlerinde yeni ve hızlı adımlar atmalarını gerektiriyor.
Bu kapsamda Türkiye, 2053 yılı itibarıyla net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedefliyor. Yenilenebilir enerji yatırımları ile desteklenen bu dönüşümde, yenilenebilir hidrojen önemli bir tamamlayıcı unsur olarak öne çıkıyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından, Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan ‘’Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Sürecinde Yenilenebilir Hidrojen: Öncelikli Uygulama Alanları ve Politika Önerileri’’ başlıklı rapor, Türkiye’de hidrojenin enerji ve sanayi poltikalarında nasıl etkin bir şekilde kullanılabileceğini analiz ediyor.
Rapora göre, yenilenebilir hidrojenin Türkiye’de en fazla fayda sağlayacağı sektörler arasında demir-çelik, kimya ve petrokimya, çimento, cam, seramik, gübre ile ulaşım sektörü yer alıyor.
Türkiye’de 2053 yılına kadar yenilenebilir hidrojen kullanımının yaratacağı toplam ekonomik faydanın 130 milyar ABD doları olacağı, aynı zamanda hidrojen kullanımıyla 1.025 milyon ton (Mt) CO2 emisyonu azaltımı sağlanabileceği öngörülüyor.
Yenilenebilir hidrojenin geniş çapta kullanılması için aşılması gereken başlıca zorluklar arasında üretim maliyetleri ile birlikte hidrojenin taşınması ve depolanması gibi lojistik ve altyapı yatırımları bulunuyor.
Hidrojenin güvenli ve ekonomik bir şekilde taşınabilmesi için yeni boru hatları ve depolama tesislerinin inşa edilmesi gerekiyor.
SHURA’nın raporuna göre Türkiye, sahip olduğu güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeli sayesinde düşük maliyetli yenilenebilir hidrojen üretebilir ve Avrupa’ya ihraç edebilir.
Güney Marmara’da başlatılan ve Türkiye’nin ilk hidrojen vadisi olma özelliğini taşıyan ‘’Güney Marmara Hidrojen Kıyısı – HYSouthMarmara Projesi’’ bu sürecin önemli bir adımı olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak rapor, Türkiye’nin enerji dönüşümü sürecinde yenilenebilir hidrojenin hayati bir rol oynayacağını ortaya koyuyor.