Stockholm merkezli bir girişim olan SweGreen, çiftlik tazeliği kavramına yeni bir boyut kazandırarak çiftlikleri süpermarketlere taşıdı. Şirket, İsveç ve Almanya’da kurulumlar yaparak sürdürülebilir bir şekilde tarım ürünleri yetiştirmenin yanı sıra gıda israfını ve karbon emisyonlarını azaltmanın bir yolunu sunuyor. Bu model, yerel üretimi teşvik ederek tedarik zincirinde meydana gelen kayıpları en aza indiriyor ve çevresel
Stockholm merkezli bir girişim olan SweGreen, çiftlik tazeliği kavramına yeni bir boyut kazandırarak çiftlikleri süpermarketlere taşıdı.
Şirket, İsveç ve Almanya’da kurulumlar yaparak sürdürülebilir bir şekilde tarım ürünleri yetiştirmenin yanı sıra gıda israfını ve karbon emisyonlarını azaltmanın bir yolunu sunuyor. Bu model, yerel üretimi teşvik ederek tedarik zincirinde meydana gelen kayıpları en aza indiriyor ve çevresel etkileri azaltıyor.
Tahminlere göre, yalnızca Amerika’daki süpermarketlerde her yıl 16 milyar pound gıdanın israf edildiği düşünülüyor. ABD’deki mağazalara ulaşan gıdaların yaklaşık yüzde 30’u, görünümlerinin müşterilere uygun olmayacağı düşüncesiyle çöpe atılıyor.
Küresel nüfusun 2050 yılına kadar yaklaşık 10 milyara ulaşması beklenirken, iklim değişikliği nedeniyle tarım arazilerinin azalması ve jeopolitik gerginlikler nedeniyle küresel ticaretin artan riskleri, ülkelerin gıda güvenliğini sağlamak için şimdiden harekete geçmesi gerektiğini gösteriyor. Bu koşullar, sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimsemek, yerel üretimi artırmak ve gıda tedarik zincirini güçlendirmek için acil önlemler alınmasını gerektiriyor.
İsveçli girişim SweGreen, tüm bu sorunlara yenilikçi bir çözüm sunarak çiftlikleri süpermarketlere getiriyor; böylece insanlar meyve ve sebzelerini doğrudan seçebiliyor.
Bu model, taze ve yerel ürünlere erişimi artırırken, gıda israfını azaltmaya da yardımcı oluyor. Müşteriler, daha sürdürülebilir bir tarım yöntemiyle yetiştirilen ürünleri seçerek, sağlıklı ve taze gıdalara ulaşma imkanına sahip oluyor.
Bu yaklaşım, tüketicilerin ve çevrenin yararına bir çözüm sunuyor: sebzelerin hasat edildikten hemen sonra doğrudan tüketiciye ulaşmasını sağlayarak, nakliye ve depolama süreçlerinde tazeliğin kaybolmasını önlüyor ve sürdürülebilir tarımı destekliyor.
Sistem nasıl çalışıyor?
SweGreen, topraksız tarımın yaygın bir yöntemi olan hidroponi kullanıyor. Bu yöntemde, bitkiler toprak yerine taş yünü pedleri içinde yetiştiriliyor ve sürekli bir su akışı, onların büyümesi için gerekli besin maddelerini sağlıyor. Böylece, bitkiler daha kontrollü ve verimli bir şekilde yetiştirilirken, su ve besin kullanımı optimize ediliyor. Bu yöntem, geleneksel tarıma göre daha az kaynak kullanarak sürdürülebilir tarım çözümü sunuyor.
SweGreen web sitesine göre, su kullanımını yüzde 99 oranında azaltan bu yaklaşım aynı zamanda suyu geri dönüştürülebiliyor. Örneğin, bir kilo marul yetiştirmek için yaklaşık 250 litre su gerekirken, şirket bu miktarı yalnızca 1 litre su ile aynı verimi elde ederek gerçekleştiriyor. Bu sayede, su kaynaklarının daha verimli kullanımı sağlanıyor.
Su tasarrufuna ek olarak, ürünler, steril ve kontrollü bir ortamda yetiştirildiği için zararlılar ve yabani otlarla mücadele edilmesine gerek kalmıyor. Bu da, tehlikeli spreyler ve kimyasalların kullanımını ortadan kaldırıyor.
Yeni çözüm, hem çevreye zarar vermeyen bir üretim süreci sağlıyor hem de sağlıklı ve güvenli gıdalar sunuyor.
Sadece süpermarketler değil, oteller ve restoranlar da taze malzemeler temin etmek için SweGreen’in teknolojisini kullanmaya hevesli.
Bu yenilikçi çözüm, sürdürülebilirlik hedeflerinin yanı sıra, tazelik ve lezzet konusunda da daha önce hiç olmadığı kadar yüksek bir kalite sunuyor.
Kaynak:
https://interestingengineering.com/innovation/swedish-startup-farm-in-store