Doğanın korunması ve yerel ekonominin desteklenmesi amacıyla yasal olarak koruma altına alınmış deniz, okyanus, delta veya göl alanlarına Deniz Koruma Alanı (Marine Protected Area – MPA) deniyor. Bu da, bazı bölgelerde balıkçılık, madencilik ve kirtletici atık deşarjı gibi insan faaliyetlerinin kısıtlanması veya yasaklanması anlamına geliyor. MPA’lar, deniz yaşamını sürdürülebilir bir şekilde yönetmek ve ekosistemlerin sağlığını
Doğanın korunması ve yerel ekonominin desteklenmesi amacıyla yasal olarak koruma altına alınmış deniz, okyanus, delta veya göl alanlarına Deniz Koruma Alanı (Marine Protected Area – MPA) deniyor. Bu da, bazı bölgelerde balıkçılık, madencilik ve kirtletici atık deşarjı gibi insan faaliyetlerinin kısıtlanması veya yasaklanması anlamına geliyor.
MPA’lar, deniz yaşamını sürdürülebilir bir şekilde yönetmek ve ekosistemlerin sağlığını korumak için oldukça önemli.
“Yüksek koruma altında” olan alanlarda yalnızca zarara yol açmayan faaliyetlere, örneğin yüzme ve kano gibi aktivitelere izin veriliyor.
Portekiz, Avrupa’daki en büyük Deniz Koruma Alanı (DKA) ağına ev sahipliği yapıyor. Bu ağ, Azor Adaları’nın benzersiz sualtı ekosistemlerine hayati yeni korumalar sunarak derin deniz mercanlarını, balinaları, yunusları, köpekbalıklarını, manta raylarını ve balıkları zararlı faaliyetler koruyor.
Portekiz takımadalarını çevreleyen suların yüzde 15’i artık tamamen koruma altına alınmış durumda, yüzde 15’i de yüksek koruma statüsüne sahip 287.000 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor.
Azorlar Bölgesel Hükümeti Başkanı José Manuel Bolieiro, “Bu, Azorlular için başarı. Bölge, gezegenimizin hayati bir parçası olan denizlerin korunması ve yönetiminde ulusal, Avrupa ve uluslararası düzeyde örnek teşkil ediyor. Kararımızın, gezegenin gelecekteki sağlığını güvence altına almak üzere harekete geçmesi gereken diğer bölgelere de ilham vermesini umuyoruz’’ dedi.
Geçtiğimiz yıl yapılan zirvede, ülkelerin 2030 yılına kadar kara ve okyanusların yüzde 30’unu koruma amacıyla tarihi bir anlaşma imzalandı. Ancak, 30×30 olarak bilinen bu hedefe ulaşılması zor görünüyor.
Deniz Koruma Alanları (DKA’lar) etkili midir?
Araştırmalar, DKA’ların, sınırları içindeki deniz yaşamının bolluğunu ve çeşitliliğini artırmada etkili olabileceğini gösteriyor. Ancak bu durum, etkin bir şekilde uygulandıkları takdirde geçerli.
Birçok DKA’da, dip ağcılığı gibi yıkıcı faaliyetlere hâlâ izin veriliyor. Bu, ağır balıkçı ağlarının okyanus tabanında sürüklenmesi, habitatları tahrip ediyor ve deniz tabanının altında depolanmış karbonun açığa çıkmasına yol açıyor.
Bu yılın başlarında Yunanistan, tüm DKA’larında bu uygulamayı yasaklayan Avrupa’nın ilk ülkesi oldu.
Deniz Koruma Alanları’nın boyutunu ve sayısını artırmak, Avrupa’nın 30×30 hedefine ulaşmasına katkıda bulunabilir.
Avrupa Çevre Ajansı’na göre, 2012 ile 2021 yılları arasında AB, Deniz Koruma Alanı kapsamını iki katına çıkardı.
Dünya genelindeki diğer bölgelerin de Azorlar’ın izinden gitme zamanının geldiği vurgulanıyor.
Kaynak: