Bir zamanlar hafta sonlarının vazgeçilmez ritüeli olan mağaza alışverişi, artık 7/24 süren dijital bir akışa dönüşmüş durumda. TikTok’ta paylaşılan alışveriş videolarından Roblox oyun içi görünümlerine, Amazon’da tek tıkla verilen siparişlere kadar uzanan bu yeni düzende, alışveriş her an her yerde mümkün hale geldi. Ancak keşiften teslimata uzanan bu hızlı dönüşümde, bir şey eksik kaldı: O
Bir zamanlar hafta sonlarının vazgeçilmez ritüeli olan mağaza alışverişi, artık 7/24 süren dijital bir akışa dönüşmüş durumda.
TikTok’ta paylaşılan alışveriş videolarından Roblox oyun içi görünümlerine, Amazon’da tek tıkla verilen siparişlere kadar uzanan bu yeni düzende, alışveriş her an her yerde mümkün hale geldi. Ancak keşiften teslimata uzanan bu hızlı dönüşümde, bir şey eksik kaldı: O ilk heyecan.
Bu dönüşümün izini süren Criteo’nun yeni raporu, Keşfin Kıvılcımı: E-Ticarette duyguyu Yeniden Ateşlemek tam da bu noktaya odaklanıyor. İngiltere, ABD, Fransa, Almanya, Japonya ve Güney Kore’de toplam 6 bin tüketici ve 600 marka yöneticisiyle yapılan araştırma, perakendenin değişen dinamiklerini ortaya koyuyor.
Fiziksel mağazalar hala cazibesini koruyor: Tüketicilerin yüzde 40’ı alışverişte gerçek mekan deneyimini tercih ediyor. Bu tercihin başlıca nedenleri ise duyulara hitap etmesi (%71) ve pratiklik sunması (%64) olarak öne çıkıyor.
E-Ticaret: Hız Var, Kıvılcım Yok: Tüketicilerin yüzde 54’ü çevrimiçi alışverişten keyif almak istiyor, ancak yüzde 76’sı bu deneyimin sürpriz ya da mutluluk sunmadığını belirtiyor. Ayrıca, yüzde 79’u yalnızlık hissettiğini, yüzde 78’i ise alışverişin bunaltıcı olduğunu ifade ediyor. Yüzde 29 ise e-ticareti bir yük olarak tanımlıyor. Buna karşın, verimlilik (%63) ve kolaylık (%61) e-ticaretin hala geçerliliğini korumasını sağlıyor.
Anlık alışveriş hala devrede: Tüketicilerin yüzde 50’si plansız alışveriş yapıyor, bunun yüzde 36’sı ise fiziksel mağazalarda gerçekleşiyor (çevrimiçi alışverişin %13’üne kıyasla). Her halükarda, yüzde 36’sı çevrimiçi alışverişte beklenmedik keşiflerin eksik olduğunu, yüzde 49’u ise plansız yapılan alışverişlerden en yüksek tatmini aldıklarını ifade ediyor. Markaların yüzde 61’i, etkileşimi artırmanın en büyük engelinin keşif olduğunu söylüyor ve bu noktada eksik olan şey ise duygusal bağ.
Wallmart dijital dünyada sınırları zorluyor: Alışveriş devi, müşterilerinin karşısıda sadece mağazalarda değil beklenmedik dijital platformlarda çıkıyor. Örneğin Minecraft Discord sunucularında. Bu, klasik bir mağaza yaklaşımı olan anlık satışla ilgili değil; kültüre entegre olmakla ilgili.
Walmart, yalnızca dijital ortama adım atmıyor; orada kök salıyor. Bu strateji, tüketiciye “satın al” demekten çok, “biz zaten buradayız” mesajı veriyor.
Yapay zeka ile duygusal tasarım: Google’ın yeni yapay zeka araçları, kullanıcıların bir ruh hali tanımlamalarına olanak sağlıyor ve onlara özenle seçilmiş güzellik ve moda ürünleri sunuyor. Bu yenilik, kaydırma yorgunluğunu azaltırken, yaratıcı keşif için yeni bir alan açıyor.
Perakendeyi deneyim olarak yeniden tanımlamak: Dijital ortamda mutluluğu ölçeklendirmek mümkün değilse, o zaman onu fiziksel dünyada canlandırmak gerekiyor. Tıpkı H&M’in Berlin’deki portre pop-up etkinliği gibi, kendini ifade etme özgürlüğünü kutlayan bu yaklaşım, alışverişi bir etkinliğe dönüştürüyor. Benzer şekilde Glossier’in parfüm lansmanı, yapay zeka tarafından üretilmiş şiirler ve içine girilebilen konfeti bulutuyla benzersiz bir deneyim sunuyor.
Kaynak:
