Miami merkezli iklim teknolojisi şirketi CoreZero’nun atık yönetiminde 12 yıldan fazla deneyime sahip olan kurucusu ve CEO’su Jean Pierre Azanedo, sorumlu atık yaklaşımını hem iklim hem de açlık kriziyle mücadele etmenin bir yolu olarak görüyor. Sürdürülebilir bir gıda tedarik zinciri elde etmenin önemini paylaşıyor. Tarladan sofraya yolculuk, kayıp ve israfla karakterize edilir. Aşırı üretimden kaynaklanan
Miami merkezli iklim teknolojisi şirketi CoreZero’nun atık yönetiminde 12 yıldan fazla deneyime sahip olan kurucusu ve CEO’su Jean Pierre Azanedo, sorumlu atık yaklaşımını hem iklim hem de açlık kriziyle mücadele etmenin bir yolu olarak görüyor. Sürdürülebilir bir gıda tedarik zinciri elde etmenin önemini paylaşıyor.
Tarladan sofraya yolculuk, kayıp ve israfla karakterize edilir. Aşırı üretimden kaynaklanan kazaen oluşan hasar ve karşılanmamış kalite standartları gibi olumsuzluklar tarladan sofraya süreçte karşılaşılan atık oluşumuna elverişli durum yaratır.
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde gıdaların neredeyse yüzde 40’ı israf ediliyor. Gıda israfı sera gazı emisyonlarına ve çevresel hasara neden olmakla birlikte, gıda güvensizliğini de tetikler.
Küresel emisyonların yüzde 10’unu oluşturan gıda israfı ve gıda güvensizliğini şiddetlendiren temel faktörlerden biri olan iklim krizi birbirini besleyen bir kısır bir döngü oluşturuyor.
Atılan yiyeceklerin çöp depolama sahalarında birikmesiyle ortaya çıkan metan gazı, karbondioksitten seksen kat daha fazla sera gazı emisyonuna neden olduğundan, tedarik zinciri boyunca gıda kaybını en aza indirmenin bir seçenek olarak değil, bir öncelik olarak ele alınmasını zorunlu kılıyor.
Tedarik zinciri boyunca gıda israfı
Yiyecekler çöpe gittiğinde, bunların üretimi, işlenmesi, nakliyesi, hazırlanması, paketlenmesi ve depolanması için kullanılan kaynakların tamamı çöpe gider.
Amerika Birleşik Devletleri’nde var olan gıda israfının, 50 milyondan fazla evin inşa edilmesine eşdeğer su ve enerji kaybına neden olması bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Sonuç olarak, gıda israfının çevresel etkilerine dikkat çekmekle birlikte, özellikle tedarik zinciri boyunca gıdanın hangi aşamalarda israf edildiğini ve kaybolduğunu değerlendirmek önemlidir.
Gıda israfının yüzde 15’inden fazlası tarla sürecinde oluşuyor. Örneğin, işleme ve nakliye maliyetleri gibi fiyat değişkenlerinin etkisi altında, ürünlerini piyasaya sürmek çiftçilere cazip gelmiyor. Ayrıca çevresel ve biyolojik faktörler nedeniyle zarar görmüş mahsuller ve kozmetik piyasa standartlarını karşılamayan ürünler, üretim aşamasında gıda kaybına ve israfa yol açan sebeplerden bazılarını oluşturuyor.
Daha sonraki işleme ve depolama aşamalarında, hatalı ambalajlama, yükleme ve depolama gibi farklı nedenlerle gıda israfı ve kaybı meydana geliyor.
Sebzeler söz konusu olduğunda, kayıpların çoğu yükleme ve boşaltma sırasında dökülme, bozulma, hatalı taşıma ve depolama gibi nedenlerden kaynaklanır. Et ürünlerinde ise, genellikle mezbaha aşamasında uygunluğu kınama nedeniyle kayıp meydana gelirken, su ürünleri için buzlanma, depolama ve paketleme süreçlerinde israf oluşur.
Depolama aşamasında yaşanan teknik arızalar, aşırı stoklama veya uygun olmayan sıcaklık derecesi gibi nedenlerle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar, yeterli depolama tesislerine sahip olan yüksek gelirli ülkelerde de gıda kaybı yaşanmasına yol açar. Tedarik zincirindeki kayıpların çoğu teknik sorunlardan kaynaklanır.
Benzer şekilde, ürünlerin tazeliğini koruyacak şekilde tasarlanmayan ambalaj malzemeleri gıda kaybına katkıda bulunabilir.
Son olarak, evlerde veya yiyecek-içecek hizmeti veren kuruluşlarda tüketim aşamasında ortaya çıkan israf önemlidir. En büyük israfın ise evlerde meydana geldiği bilinmektedir.
Bu aşamada israf edilen gıdalar, depolanma ve tüketime hazır duruma getirilme süreçlerindeki kaynak kullanımı nedeniyle gıda tedarik zincirinde en büyük kaynak ayak izine sahiptir.
Sürdürülebilir gıda tedarik zinciri
Gıda israfının önlenmesinde inovasyon gereklidir.
Sürdürülebilir, dirençli ve kapsayıcı bir gıda sistemi oluşturmak için çalışan ReFED sivil toplum kuruluşunun 2030 yol haritasına göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde doğru politika değişiklikleri ve yatırımların uygulanması halinde yılda 45 milyon ton gıda israfı önlenebilir, 75 milyon metrik ton sera gazı emisyonu azaltılabilir ve ihtiyaç sahipleri için dört milyar öğüne eşdeğer gıda tasarrufu sağlanabilir.
Gıda israfının toplumsal ve çevresel etkileri göz önüne alındığında, gıdaların çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir şekilde üretim ve dağıtımının sağlanması için tedarik zincirinin sürdürülebilir olması gerekir.
Sürdürülebilir gıda tedarik zinciri, tüm kaynakların verimli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve israfın en aza indirilmesi anlamına gelir. Örneğin, üretim aşamasında israf edilen gıdalar, anaerobik arıtma yoluyla biyogaz veya gübre üretiminde kullanılabilir. Benzer şekilde, kozmetik standartlarını karşılamayan ürünler, ileri dönüşüme tabi tutularak çöp sahalarından uzaklaştırılabilir.
Hassas tarım ve ürün rotasyonu gibi iyileştirilmiş tarımsal uygulamalar yoluyla üretim aşamasındaki gıda kaybı azaltılabilir. Hassas tarım teknolojisinin hayata geçirilmesi, sürdürülebilir tarım uygulamaları ve teknolojilerine yönelik eğitimle sağlanabilir. Ayrıca, hasarlı ürünlerle ilgilenebilecek alternatif pazar belirlemek atığın yeniden kullanımını mümkün kılar. Benzer şekilde, kozmetik standartlarını karşılamayan sebze ve meyveler besleyici özelliklerini kaybetmedikleri sürece gıda güvenliği olmayan topluluklara bağışlanabilir.
Gıda zincirinin son halkası olan tüketim aşamasında gıda israfını azaltmanın anahtarı farkındalıktır. Yerel olarak ve daha sorumlu bir şekilde alışveriş yapmak, atıkları yeniden kullanmak ve gıda atıklarını gübreye dönüştürmek gibi eylemler, tüketici grubun israf azaltma yöntemlerine örnek olarak gösterilebilir.
Sonuç olarak, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin karşılanması için kişi başına düşen gıda israfının ve kaybının yarıya indirilmesi gerekiyor. Bu nedenle, gıda tedarik zincirinde uygulanacak yöntemlerin öncelikli olarak ele alınması gerekiyor.
Gıda israfı, çevresel olduğu kadar ekonomik ve toplumsal etkilere sahiptir. Adil ve sürdürülebilir gıda sistemi, sera gazı emisyonlarını azaltmanın ve biyoçeşitliliği artırmanın yanı sıra gelişmiş gıda güvenliğini destekler ve ekonomik alanda önemli tasarrufa yol açar.
Kaynak:
https://sustainabilitymag.com/articles/the-journey-from-harvest-to-table-cutting-out-food-waste