Yapay zeka yüksek miktarlardaki enerji tüketimi açısında kötü bir şöhret üstlenmiş olsa da inovasyonu teşvik etmek ve temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için önemli bir rol üstleniyor. Yapay zeka konusundaki küresel deney henüz emekleme aşamasında. Ancak büyük teknoloji şirketlerinin, yapay zekanın makine daireleri olan veri merkezlerinin inşası ve kiralanması için harcama çılgınlığı çoktan aldı başını gidiyor.
Yapay zeka yüksek miktarlardaki enerji tüketimi açısında kötü bir şöhret üstlenmiş olsa da inovasyonu teşvik etmek ve temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için önemli bir rol üstleniyor.
Yapay zeka konusundaki küresel deney henüz emekleme aşamasında. Ancak büyük teknoloji şirketlerinin, yapay zekanın makine daireleri olan veri merkezlerinin inşası ve kiralanması için harcama çılgınlığı çoktan aldı başını gidiyor. Geçtiğimiz yıl bu devasa ve enerjiye aç tesislere 105 milyar dolar harcandığı tahmin ediliyor.
Bu harcama çılgınlığı elektrik talebini artırıyor ve çevresel kaygıları yükseltiyor.
Yapay zeka, birbiri ardına bilimsel keşif ve yeniliklerin hızlanmasına yardımcı olma, ulaşım, tarım ve enerji üretimi gibi sektörlerde verimliliği artırma ve gezegeni ısıtan karbon emisyonlarını azaltma potansiyeline sahip.
Veri merkezleri neden bu derece enerji yoğun?
Üretken yapay zeka çok fazla şey yapabiliyor. Yalnızca verileri analiz etmek ve tahminlerde bulunmakla kalmıyor aynı zamanda şiir ve bilgisayar kodu yazabiliyor, kitapları özetleyebiliyor ve merak edilen soruları yanıtlayabilir.
Dolayısıyla bu düzeyde bir bilgiişlem çok fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor. Yakın zamanda yapılan bir tahmine göre ChatGPT’ye yapılan sorgu, normal bir google aramasından yaklaşık 10 katı daha fazla elektrik gerektiriyor.
Araştırmacılar yıllardır üretken yapay zeka üzerinde çalışıyor. Ancak Kasım 2022’de OpenAI tarafından tanıtılan sohbet robotu ChatGPT büyük bir sansasyon yarattı.
Microsoft OpenAI’ye 13 milyar dolardan fazla yatırım yaptı ve ürünlerine yapay zeka özellikleri eklemek için yarışıyor. Benzer şekilde Amazon, Google ve Meta da bu alanda büyük bir rekabet içinde çalışmalar yürütüyor.
Elektrik talebi ne kadar artacak?
Uzmanlar, genel olarak dünya çapındaki veri merkezlerinin enerji tüketiminin önümüzdeki birkaç yıl içinde en az iki katına çıkacağını tahmin ediyor.
Goldman Sachs, veri merkezlerinin elektrik kullanımının 2030 yılına kadar yüzde 160 artacağını tahmin ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yakın zamanda yapılan bir tahmin, talebin 2026 yılına kadar iki katından fazla artacağını öngörüyor.
Bu tahminlerin hepsi büyük artışları işaret ediyor ve enerjilerini fosil yakıtlardan elde eden veri merkezlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının keskin bir şekilde yükseleceğine gösteriyor.
Veri merkezleri toplam elektrik talebinin yaklaşık %1 ila %2’sini oluşturuyor. Tahminlere göre bu pay 2030 yılına kadar % 3 ila % 4’e yükselecek.
Yeşil bir teknoloji olarak yapay zeka için durum nedir?
Boston Consulting Group tarafından Google’a yaptırılan bir araştırmaya göre, uzmanlar yapay zekanın genel amaçlı bir araç olduğunu ve ekonomi genelinde akıllıca kullanılması halinde sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar %5 ila %10 oranında azaltabileceğini söylüyor.
Yapay zeka, sadece teknoloji endüstrisi için değil iklim değişikliğiyle mücadele için de kritik öneme sahip metalleri bulma yöntemimizi kökten değiştirebilir.
Örneğin, Salt Lake City’de Znaskar adlı bir start-up enerji santralleri için jeotermal enerji aramalarındaki başarı oranını artırmak amacıyla yapay zekayı kullanıyor.
Teorik olarak bu çözüm, küresel ısınmaya karşı mücadelede büyük bir fark yaratabilir. Jeotermal temiz, günün her saati kullanılabilen bir enerji kaynağı, ancak halıhazırda ABD’deki elektrik enerjisinin yüzde 1’inin yarısından azını oluşturuyor.
Araştırmanın temel bulguları
Yapay zeka kaynaklı elektrik talebinin önümüzdeki yıllarda en az iki katına çıkması bekleniyor olsa da, teknolojinin verimliliği daha yüksek bir oranda artabilir. Bunun tarihsel bir örneği var.
Bulut bilişimde neler olduğunu düşünün: 2000’li yılların başında enerji tüketiminde büyük bir artış oldu. Ve bu artışın devam edeceğine dair endişeler söz konusuydu. Ancak, dünyadaki veri merkezlerinin bilgi işlem çıktısı 2010’dan 2018’e altı kat artarken, enerji tüketimi sadece yüzde 6 arttı.
Sektör analistleri benzer bir eğilimin yapay zeka alanında da ortaya çıkabileceğini söylüyor.
Büyük teknoloji şirketleri, veri merkezlerindeki elektrik tüketimini azaltmak için yazılım, donanım ve soğutma sistemlerini düzene sokmanın yolları üzerinde çalışıyor.
Bilgi işlem tesislerini kuzey ülkelerinde konumlandırıyor, elektrik ve su kullanımını azaltmak için soğutucu olarak dış havayı çekiyor ve aynı zamanda alternatif temiz enerji kaynaklarına yatırım yapıyorlar.
Bu çabalar başarılı olursa ve yapay zekayı nasıl kullanacağımız konusunda akıllı davranırsak, eninde sonunda çevresel açıdan büyük fayda sağlayan yeni bir sistem yaratılması mümkün olabilir.
Kaynak: