Sir David Attenborough, asırlık yolculuğunu doğaya, vahşi yaşama ve insanlığın uyanışına adadı. Benzersiz bir yaşam sürerek gezegenin korunması için yüz milyonlarca insana ilham verdi. BBC için yaptığı Extinction: The Facts, Planet Earth, The Blue Planet, Our Planet belgeselleriyle dünyanın farklı noktalarında yaşanan sorunların görünür hale gelmesini sağladı. Gezegene verdiğimiz zararı tüm açıklığıyla ortaya koyan aktivist
Sir David Attenborough, asırlık yolculuğunu doğaya, vahşi yaşama ve insanlığın uyanışına adadı. Benzersiz bir yaşam sürerek gezegenin korunması için yüz milyonlarca insana ilham verdi.
BBC için yaptığı Extinction: The Facts, Planet Earth, The Blue Planet, Our Planet belgeselleriyle dünyanın farklı noktalarında yaşanan sorunların görünür hale gelmesini sağladı.
Gezegene verdiğimiz zararı tüm açıklığıyla ortaya koyan aktivist -araştırmacı kariyerine en çarpıcı filmiyle devam ediyor.
Gezegenin kaderini değiştirebilecek yeni filmi ‘’Ocean’’ ile hem doğayı hem de insanlığı kurtarmayı hedefliyor.
Filmin verdiği mesaj hakkında çok iddialı konuşan Attenborough, Ocean’ın biyolojik çeşitliliği koruma ve iklim krizine karşı gezegenin savunulmasında belirleyici bir rol oynayabileceğine inanıyor.
8 Mayıs Perşembe günü 99 yaşına giren David Attenborough, ‘’Bu gezegende geçirdiğim neredeyse bir asrın ardından anladım ki, yeryüzündeki en hayati bölge karalar değil, okyanuslar’’ diyor.
Attenborough yalnızca bir belgesel yapımcısı değil, dünyanın çeşitli noktalarında yaşanan sorunların görünür hale gelmesini sağlayan bir aktivist, gezegene verdiğimiz zararı bütün açıklığıyla ortaya koyan bir araştırmacı ve bu zararı geri döndürmeye gayret eden bir çevreci.
Filmde, gezegenin yaşam destek sistemi olan okyanusların, aynı zamanda iklim felaketine karşı en güçlü savunma hattı olduğu ve bu hayati ekosistemin kritik bir eşikte olduğu vurgulanıyor.
Londra’nın Royal Festival Hall salonunda gerçekleştirilen görkemli galada serili olan mavi halı okyanuslara saygı duruşu niteliğindeydi.
Galaya katılan Kral Charles, Attenborough’nun 99 yaşında olduğuna inanamadığını söyledi ve ikili objektifler karşısında samimi bir duruş sergiledi.
Gündüz seansında ise Prens William, ülkenin farklı bölgelerinden gelen yüzlerce öğrenciyle birlikte filmi ‘’özel’’ olarak izledi.
Gecede, şarkıcı Geri Halliwell-Horner, astronot Tim Peake, şarkıcı James Blunt ve model Cara Delevingne gibi pek çok ünlü isim yer aldı.
Filmin yapımcısı Toby Nowlan, bu belgeselin sıradan bir Attenborough yapımı olmadığını belirtti: ‘’Bu film, doğanın yeni davranışlarını sergilemekten çok daha fazlası ve Attenborough’nın bugüne kadar verdiği en güçlü mesaj.’’
99 yıllık yaşamı boyunca araştırmaya, çalışmaya ve üretmeye devam eden yapımcı, son belgeselinde de bu gayretini gösteriyor.
Sir David, 1957 yılında Büyük Set Resifi’nde gerçekleştirdiği ilk tüplü dalışı şu sözlerle anıyor: “Karşımda beliren manzara karşısında öylesine şaşkına döndüm ki, bir anlığına nefes almayı unuttum.”
Ancak aradan geçen onlarca yıl içinde, dünya okyanuslarında yaşam felaket düzeyinde geriledi. Sir David bu durumu şöyle özetliyor: “Zamanımız neredeyse doldu.”
Belgesel, dip trol avcılığı gibi yaygın balıkçılık yöntemlerinin deniz tabanında yarattığı yıkımı çarpıcı görüntülerle ortaya koyuyor. Attenborough’ya göre bu uygulamalar, endüstriyel balıkçılığın okyanuslardan yaşamı nasıl çekip aldığına dair en net örneklerden biri.
“Balık tutmanın daha israfçı bir yolunu hayal etmek zor” diyen Sir David, trol avcılığının ne kadar zarar verici olduğunu gözler önüne seriyor.
Yapımcı, okyanusların durumu nedeniyle gezegenimizdeki yaşamın geleceği konusunda neredeyse umudunu kaybettiğini, ancak onu umutsuzluktan kurtaran şeyin, okyanusların “hayal ettiğimizden çok daha hızlı iyileşebileceği” gerçeği olduğunu söylüyor. Balinaların hikayesinin kendisi için büyük bir umut kaynağı olduğunu belirtiyor.
20. yüzyılda balina avcılığı endüstrisi tarafından 2.9 milyon balinanın öldüğü tahmin ediliyor. Bilim insanları, bu rakamın toplam biyokütle açısından tarihteki en büyük hayvan katliamı olduğunu belirtiyor. Bu kitlesel avlanma, neredeyse tüm balina türlerini soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya getirdi.
Sir David, Mavi Balinaların nüfusunun sadece yüzde birinin kaldığını hatırlayarak, “O an bu durumun geri dönüşü olmayan bir son olduğunu düşündüm. Büyük balinaları kaybetmiştik” diyor.
Ancak 1986 yılında yasama organları, kamu baskısı neticesinde dünya çapında ticari balina avcılığını yasakladı. O zamandan sonra balina popülasyonu hızla yeniden arttı.
99 yaşında hala büyük bir inançla mesaj vermeye, farkındalık yaratmaya devam eden Attenborough gerçekten bir istisna.
Gezegenin, insanlığın, vahşi yaşamın iyiliğini mesele edinen ve bu değerlerle ilgili verimli işler-projeler üreten Attenborough gibi insanlar hepimiz için bir umut.