Yeşil Mutabakat çerçevesinde Afrika’nın yeri

Yeşil Mutabakat çerçevesinde Afrika’nın yeri

Avrupa Birliği, yeşil geçiş için Afrika kıtasına büyük önem verirken, anlaşma kapsamında Afrika ülkelerinin geleceği hakkındaki soru işaretleri varlığını sürdürüyor.

Avrupa Komisyonu, iklim değişikliği ve çevresel bozulmayla mücadele için hedeflerini ortaya koyduğunda, Afrika kıtası için de ekonomik iyileşme yolunu açmış oldu.

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (EDG), Afrika ülkelerine yönelik hedef uygulamaları, tarım, biyoçeşitlilik, enerji, kritik hammaddeler, döngüsel ekonomi, yeni teknolojiler ve finans gibi alanlarda çeşitlilik gösteriyor.

Mineral bakımından zengin Afrika ülkeleri etkiye yaratacak

Bunlar arasında en önemli faktör enerji. Avrupa’nın fosil yakıt talebindeki düşüş, enerji geçişi için kobalt, nikel ve diğer minerallere olan talebin artmasıyla birleştiğinde, küresel pazarların yanı sıra petrole bağımlı ve mineral bakımından zengin Afrika ülkeleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olacak.

AB ülkeleri özellikle pandemi sonrası daha da artan ciddi bir enerji arz sorunu yaşıyor. Doğal gaz fiyatlarındaki hızlı artış da göz önüne alındığında Afrika, bu tür enerji arzı için öne çıkan bir alternatif oluyor.

Afrika ülkeleri küresel karbon emisyonlarının yüzde 3’ünden sorumlu

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen’in Nisan 2021’de Afrika’da Yeşil Yatırım konulu AB-Afrika Forumu’nda belirttiği gibi anlaşma sadece iklim değişikliğiyle mücadele değil, aynı zamanda Avrupa ve Afrika için karşılıklı kazanç sağlayan ekonomik toparlanma ile ilgilidir.

Afrika ülkeleri küresel karbon emisyonlarının yüzde 3’ünden sorumludur. Ancak kıta, çekirge istilasından milyonlarca Afrikalının su, yiyecek ve geçim kaynağı bulmak için evlerini terk etmeye zorlayan yıkıcı kuraklık ve sellere kadar küresel iklim değişikliğinin zorluklarından daha büyük ölçekte etkilendi.

Ekonomik kalkınma ve istihdam, çoğu Afrika ülkesinin ana gündem maddesi. Ancak birçok Afrikalı lider, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın yürürlüğe girmesinin Afrika’nın yapısal dönüşüm sürecine zarar verebileceğinden endişe duyuyor. 

Sonuç olarak, bu anlaşmanın Afrika için ne gibi beklentiler ve riskler sunacağı sorusu gündeme geliyor.

Potansiyel beklentiler

Enerjiye erişim: Uluslararası Enerji Ajansı’nın Afrika Enerji Görünümü raporu, Afrika’da yaklaşık 580 milyon insanın enerjiye erişimi olmadığını belirtiyor.

Covid-19’un neden olduğu sağlık krizi ve ekonomik zorluk, ülkeleri evrensel enerji erişiminden uzaklaşmaya zorluyor. Afrika, yenilenebilir enerji özellikle güneş enerjisi için muazzam bir potansiyele sahip olduğundan, anlaşmayla birlikte ucuz yenilenebilir enerjiye geçiş kıta genelinde daha fazla enerji erişimi sağlayabilir. 

Üretimin genişletilmesi: Küresel gıda talebinin 2050 yılına kadar yüzde 60’a kadar artacağı düşünüldüğünde, sadece bazı AB ülkeleri bu talebi karşılamak için yeterli arazi sağlayabilir. Böylece AB giderek daha fazla gıda ithalatına bel bağlayacak.

Özellikle Güney Afrika, sürdürülebilir üretime hizmet edebilecek en az 1,3 milyon hektar ek ekili alana sahip. 

Güney Afrika, AB’nin gıda taleplerinin giderek daha önemli bir bölümünü karşılamak için üretimini genişletebilir. Bu, yerel gıda sistemlerinin yeni teknoloji ile özellikle tarım sektörü olmak üzere yeni düzenleyici standartlara uyumlu hale getirilirse gerçekleşebilir.

Yeni teknolojilerin benimsenmesi: Avrupa Birliği yeşil geçiş eylemi kapsamında yeni teknolojilerin gelişimini sürdürmek adına hammadde ithalatını genişletmesi gerekecek. Bu nedenle, AB muhtemelen temiz teknolojiler, dijital, uzay ve savunma uygulamaları için hayati önem taşıyan kritik hammaddelerin tedarikini iyileştirmeye çalışacak.

Bu malzemelere olan ihtiyaç artacağından, hammadde açısından zengin olan Afrika kıtası için bu durum muhtemelen yeni ticaret fırsatları yaratacak.

Tarım sektörüne gelince, bu süreç muhtemelen yüksek verimli, kuraklığa ve haşerelere karşı toleranslı genetiği değiştirilmiş mahsullerin benimsenmesini artıracak. Dolayısıyla çiftçilerin daha az arazide daha fazla ürün yetiştirmesi sağlanarak, korunan arazi miktarı genişleyecek ve AB Yeşil Mutabakatı için öncelik olan karbon tutma olasılığını artıracak.

Riskler

İşsizliğin arttırılması: Avrupa Birliği, Afrika’nın petrole bağımlı ülkelerinden yapılan fosil yakıt ihracatında en büyük ticaret ortağı. Yeşil Mutabakat sonrası yenilenebilir enerjiye daha fazla odaklanmanın ardından, Afrika’dan yapılan ihracatlar maliyetli ve tüketiciler için çekiciliğini kaybederken, ihracatçıların da geri adım atmasını sağlayabilir.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi umut vadeden maden zengini ekonomiler, dünyanın en büyük ticaret ortağının aldığı kararlardan büyük olasılıkla ciddi şekilde etkilenecekler.

Bu durum, Nijerya ve Angola gibi fosil yakıtlara ve kömüre bağımlı olan ülkeler için iş kayıpları ve atıl varlıklar nedeniyle yaygın işsizlik gibi büyük zorluklar sunabilir.

Bu anlamda, Afrika’nın düşük karbonlu ekonomiler üzerindeki yolu, kıtayı kısa vadede iklim hedefleri ile istihdam yaratma arasında seçim yapmaya zorlayabilir.

Adaletsizliği ve eşitsizliği iyileştirmek: AB Yeşil Mutabakatı, karbon sızıntısı tehdidini önlemek ve 2050 hedeflerine ulaşmak için karbon kurulu ayarlama mekanizması ve emisyon vergilendirmesi uygulamayı planlıyor. Vergi cezaları Afrika kıtasını ve ekonomilerini ciddi şekilde etkileyebilir. Ayrıca zengin ülkeler, küresel ısınmayla mücadele etmelerine yardımcı olmak için 2020’den itibaren beş yıl boyunca yoksul ülkelere yılda 100 milyar dolar ödeme sözü vermişti. Ancak, pandemi ve diğer nedenlerden dolayı gerçekleşemeyen finansmanın üç yıl daha ertelenmesi planlanıyor.

Bu anlaşmanın işlevini tam olarak yerine getirebilmesi için Avrupa Birliği’nin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını artırması, Afrika ile bağlantısını çok daha ciddi ve nitelikli hale getirmesi gerekiyor.

Kaynak:

https://www.trtworld.com/magazine/eu-green-deal-a-double-edged-sword-for-africa-53249

Posts Carousel

En Son Makaleler

Videolar